Hani çıkar ya televizyonlarda her kış doğuda okula gitmeye çalışan çocukların çektikleri eziyetler. İşte öyle bir yolculuk yaşadım dün memleket yolunda.
Efendiler, bir yolculuk süresi 10 saati geçtikten sonra o bilindik felsefeye, "Tecavüz kaçınılmaz ise, zevk almaya bakacaksın!" felsefesine dönüşten başka çare yok onu anladım.
11.30'da Edirne'de ki hastaneden hareket ettim. İstikamet doğruca Tarsus ama ben seyahatin bu kadar dolaylı olacağını gerçekten düşünemedim.
Edirne'den Tarsus'a en az 8 vesait ile gelindiğini anladığım vakit iş işten çoktan geçmiş, defalarca ırzına geçilmiş ve fakat hala hayatta olan, o eski Yeşilçam aktrislerinin yansıttığı kaybetmişlik duygusunu çoktan hazmetmiştim. İşte yol haritası;
1-Edirne Hastane- Edirne Otogar(5 Dakika)
2-Edirne Otogar-İstanbul Otogar(2 Saat 15 Dakika)
3-İstanbul Otogar-Cihangir(30 Dakika)
4-Cihangir-Taksim Havaş(5 Dakika)
5-Taksim Havaş-Sabiha Gökçen Terminal(2 Saat 45 Dakika)
6-Sabiha Gökçen Terminal-Pegasus Uçak(15 Dakika)
7-Sabiha Gökçen-Adana Şakirpaşa(1 Saat 30 Dakika)
8-Adana Şakirpaşa-Tarsus(45 Dakika)
Uğraşmayın, 8 saat 10 dakika kaybettim dün yollarda ve buna ek olarak tahmini 240 TL. Fakat yinede değdi, çünkü Tarsus'ta pişirim fırınından çıkacak olan ıspanaklı böreği beklerken şu postu yazıyor olmanın verdiği zevk; paha biçilemez. Ama gerçekten paha biçilemez! Üstelik böreklerin yaklaşık %70'ini benim yiyecek olmam ise işin diğer bir bonusu.
Havaş ilginç bir müessese dostlar! Karlılığın maksimize edildiği ender birkaç kurumdan bir tanesidir diye tahmin ediyorum. İETT ile Taksim'den Sabiha Gökçen'e çift akbil 4 TL'ye gidebiliyorken, Havaş aynı yol için aynı hizmet kalitesinde 12 TL alıyor. Dünün en önemli tespiti budur benim için.
Ayrıca üç tespitim, bir üzüntüm var yazacağım. Üzüntüyü yeni yeni fark ettim.
Ayrıca olanlardan birinci tespitim;
Havaş şöförlerinin bir dizi seri operasyon ile beyinlerinin gözlem ve analize yarayan bölümleri alınmış ve yerlerine 250'şer gram bok koyulmuş. Bunu çok net şekilde iddia ediyorum. Üstelik maliyetten kaçmak için 500 gram bok bile kullanmamışlar. Saat 5'te Sabiha Gökçen'e gitmek için, üstelik herkesin bayram için yola çıktığı bir zamanda Beşiktaş'tan giderek 1. Köprü'den geçmeye çalışan bir zihniyete başka söylenecek söz bulamıyorum. Dün Taksim'den çıktıktan tam tamına bir buçuk saat sonra, Balmumcu'ya yeni varmıştık ki, neden 1. Köprü'ye çıkmak için Yıldız'daki çıkışı kullanmadığının cevabını ise henüz bulamadım. Bulursam paylaşacağım onu. Neyse ki, bilinçli bir vatandaş olan ben ikna yeteneğimi kullanıp şöförü Levent'den 2. Köprü'ye çıkmaya ikna ettimde en azından 20.30 uçuşlarındakiler uçaklarını kaçırmadılar.
İkinci tespit; insanların çok riyakar olduğudur. 75 kişiye yakın insan vardı otobüste. Bir tanesi "Ya Göbek, sen olmasaydın 2. Köprü'ye girip zamanında hava alanında olamaz, ailemizin o mis kokusunu Bayramda tadamazdık. Allah ne muradın varsa versin!" demedi. İnşallah bir mangalı yakmanız minimum 4 saat sürer hayvan herifler. Biraz vefa ulan çok şey istemiyorum!
Üçüncü tespit; kadınların sinirlenince çok mantıksızlaştıklarıdır. Tamam herkes mantıksızlaşır, yani erkeklerde ama kadınlar sanırım düşündükleri herşeyi dışa vurdukları için çok komik görüntüler ortaya çıkabiliyor bazen. Ne yazık ki istisnada uygulayamayacağım bu noktada! Ben dün içerisinde 75 kişinin bulunduğu otobüs saatte 110 Km hızla giderken, şöföre "Biraz daha hızlı gidebilirmiyiz löğtfeeennnn!" diyen bir kınalı yapıncak-kezban karışımı gördüm ki, inanın hepinizi genellememe yeter o yavrucağımız. Üstelik bu laf sisli bir hava varken söyleniyor. Allahım, bu kezbanı tanıyan herkese bilimum sabır ve dayanma gücü ile gerektiğinde ağzının üzerine çat çat vurmak için gereken kuvveti verir inşallah!
Üzüntüme gelmem gerekirse; Şentut dostum 6 ay yok birçoğunuzun bildiği gibi. Adam alışkanlık yapan cinsten bir adam olduğu için biraz etkiledi bu beni. Dün yla çıkacağımızdan ötürü sadece 15 dakika görüşüp bir sigara ile yetinmemiz ise beni asıl üzen şey oldu. Gönül isterdi ki dostumu güzel bir çilingir ile uğurlayayım ama olmadı! Bir daha ki sefere inşallah!
Yarın R. geliyor. 4 saat rötar yapan uçağının durumunu önceden sezen ve çok bilinçli bir şekilde biletini Cuma gününe erteleten R.'yi, bu sene Nobel İleri Görüşlülük Ödülü'ne aday göstereceğimi ilan ediyorum.
Mezara gittim bugün! Rahmetli aile büyüklerimizi ziyaret ettim. Biraz dua gönderdim. Bir adam yeni vefat etmiş olacak ki, henüz mermeri yapılmamış mezarının üstünde çerçeveli resimlerini koymuşlardı. Yanından geçen bir teyzenin lafı ise bana hiçbir anlam ifade etmedi; "Genç mi acaba?". Ulan genç-yaşlı farkeder mi? Adam ölmüş. Daha neyin hesabını yapıyon? Et duanı siktir git! Etmiyeceksen yine siktir git! Manyak karı. Genç olunca daha mı fazla dua edeceksin? Nedir yani senin mevzun? Siktir git!
Babam dedi ki; "Kömürü ben alayım! Sana tozunu verirler!". Bunun mantığını anlamadım. Acaba tipe göre veriyor olabilirler mi bu kömürü? Düşünsene mesela sarışın, yeşil gözlü, iri gögüslü taş gibi bir hatunsun ama sürekli bayramda kömür almaya sen gidiyorsun! Çünkü senin tipin artık bir makam tarafından onaylanmış, sadece sen kömürün en kalitelisini alabilirsin! Sektör haline bile gelebilir bak bu!
Yarın bir iş ilanı görürseniz şaşırmayın; "Sarışın, yeşil gözlü ve iri göğüslü taş gibi hatun kömür alıcısı aranıyor! Urfalılar Kebap Salonu!". İstihdam gerçekten güzel şey.
Benden şimdilik bu kadar!
Oturan Göbek
P.S.:Boktan bir internet kafede olduğum için günün şarkısını upload edemiyorum. Ama yazabilirim sanırım. Hatta sonrasında link bile atarım. Barıç Manço'dan gelsin.
http://www.youtube.com/watch?v=LmSwWQQe54Y&feature=related
Hakkaten lan! Erken kalkın olum. Namaza falan gidin. Ben gidicem!
🌱🌸 Poema Budista 🌺🌿
5 yıl önce
0 yorum:
Yorum Gönder