“Bir blog başlığında dikkat edilmesi gereken tek husus, başlığın saçmalıklardan oluşmuş olmasıdır!" Victor Hugo, 1883, Washington D.C.
"Blog başlığı o kadar gereksiz olmalıdır ki, okuyucular yazarın hangi beyinsizlik örneğini yazdığını merak ettikleri için yazılanları tekrar tekrar okumalı. İşte Savaş Sanatı budur!" Sun Tzu, M.Ö. 383, Tarsus
"Başlık yazarın karakterini yansıtır. Başlık ne kadar karaktersiz ise yazar beş kat daha karaktersizdir." Pierre Loti, 1918, Eyüp
İşte bu büyük yazarların dediği bu büyük sözler ile yola çıktım bugünkü saçmalıklar dizisine.
Kuala Lumpur. Evet. Böyle cevap vermek istiyorum bana memleketimi soranlara. Artık bıktım Tarsus dedikten sonra insanların suratının aldığı garip ifadeden. "Tarsus. Ighhhhh. Mersin, Tarsus!" Başlığı bu saçmalıkla bağlıyabileceğimi düşündüm. Sanırım başarılı oldu.
Ramazanda rakı içilmiyormuş gençler. Onu öğrendim dün. Aslında 25 Ağustos sabahı 6.50 uçağı ile Denizli'ye gelecek, buradaki işlerimi bitirecek bu an itibariyle (övünerek yazıyorum) Cihangir'deki aşk yuvamda chill out müziklerim ile bunları yazamıyor olacaktım. Çünkü henüz internet bağlatmadık eve. İyi ki rakı içmişim aksi takdirde yüreklerinize ulaşamamış olacaktım.
Bugün ilk kez facebookta link verdiğim bir video uygunsuz içerik sebebiyle silindi. Bu kadar komik bir videonun silinmesi gerçekten facebook camiası adına kayıp. Çok güzel bir kadın, ki bu noktada belirtmezsem haksızlık etmiş olurum inanılmaz bir kalçası vardı, gizli kameralar önünde bir sırada iken kıçını kaşıyıp elini kokluyordu. Baya güldüm.
Dün TAC mezunu bir müşterimizde denetimdeydim. 2001 yılına ait bir TAC ajandası vardı. Okuldan resimler ile süslenmişti. Benim bir resmim vardı birde Zeynep, Gizem ve Ruzin triosunun bir resmi vardı. Fon müziği olarak “Queen-These Are The Days Of Our Lives” çalıyordu. Trio’nun çok güzel resmini aşağıda bulabilirsiniz.
Konusu geçen TAC ajandasında bulunan benim resmim ise içerik olarak tam bir şaheser. Hatırladığım kadarıyla science fair veya ona benzer gereksiz bir sosyalleşme aracı dahilinde gerçekleştirdiğimiz “Geçmişten ve Günümüzden Yörük İzleri” isimli bir projenin yanında duruyorum Melih ve Mahsun ile birlikte. Nelerle vakit öldürmüşüm zamanında şimdi şimdi anlıyorum. Yurtdışına gitmek için MUN’e katılmıştım mesela. Azerbaycan delegesi olarak “Global Silahsızlandırma” konulu bir çalışma yapmıştım. Şimdi ise ilk fırsatda ruhsatlı 45 lik Colt’umu alacağım günü iple çekiyorum. İnsan çabuk değişebiliyormuş demek. Yoksa 8 yıl birisinin değişmesi için gerekli olan sürenin üzerinde mi?
Birazda tiyatro kariyerimden bahsetmek istiyorum. Alın size liste;
1- Prep, Prep Night, Big Teddy White(Büyük Beyaz Ayı)
2- Orta Son, Oyunun adını hatırlamıyorum, Geviş Getiren İnek (Bu rolüm ödül almıştı, gerçekten geviş getirmiştim role kendimi kaptırıp)
3- Lise 1, Oyunun adını hatırlamıyorum, Konuşan Ağaç
Sizde hak vereceksiniz ki doğama ve doğa sevgime uygun rolleri gayet iyi üstlenmişim. Bazende ışıkçılık yapıyorduk ama onun sebebi buradan ismini vermeyeceğim birisinin bacaklarını kesmekti. Murat ile Onur’unda bana katıldığı zamanlar olmuştur.
Denizli ilginç biryer. Dün akşam kaldığım otele 75 metre kadar mesafede iken bir genç arkadaşımız köye dönecek olması sebebiyle önce para istedi. Yanımda nakit olmadığını söylediğimde, telefonumu alıp alamayacağını sordu, evi arayıp ailesinden gelip onu almasını isteyeceğini söyledi. Lise 1'de başıma gelen gasp olayının bir kopyası yaşanıyordu adeta. "Tabii bilader, alabilirsin!" dedim. Elimi cebime attım, ama cebimden telefonu çıkarmadım. Aksine güzel bir kafa çıkardım gence. Sonra birkaç tanede gözünün üstüne vurdum. Otelin olduğu istikamete doğru kaçtı. Otel görevlilerine "Tutun. Kaçırmayın!" diye seslendim ama çocuk baya hızlı koştuğu için onlarda yakalayamadı.
Bu yazımı, önceden bir kez yapmış olduğum için “geleneksel” olarak nitelendirme dallamalığını yapmayacağım, bir şiirle bitirmek istiyorum. Nazım Hikmet’den geliyor, 1946 yılında yazılmış “Beş Satırla” isimli şaheser ;
Annelerin ninnilerinden,
Spikerin okuduğu habere kadar,
Yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
Anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
Anlamak gideni ve gelmekte olanı.
Bu arada bunu yazan bunuda yedi;
🌱🌸 Poema Budista 🌺🌿
5 yıl önce