"İstanbul'un kalbi neresi Bay Göbek?" diye sorsalar bana, ne Taksim derim ne Kadıköy!
Cuma ve pazar arka arkaya iki kere oraya gitmiş olmanın verdiği taze tecrübe ile konuşuyorum. Boru değil yani bu yazılanlar.
Merkezi olma konusunda sanırım üzerine yok. Beşeri yapı olarak ise her kesimden insanı bulmak mümkün. Çeşit desen çeşit, çeşit demesen yine çeşit! İlginç, enteresan bir yer bu Eminönü.
Sokaklar eski tarz arnavut kaldırımı. Yürümesi çok zevkli. Esnaf kültürü kim ne derse desin İstanbul ortalamasının çok çok üstünde Anadolu esnaf kültürünün biraz daha pahalı fiyatlarla bezenmiş hali adeta. Esnafın içecek birşeyler teklif etmesi ne büyük bir ölçüt bilinemez!
Evden Eminönü'ne giderken çok zevkli bir yolculuk yapabileceğimi anladım. Haliç Vapur Hattı Eyüp'ten başlıyor, Sütlüce'den insanları alıyor. Tam o noktada vapura bende dahil oluyorum. Sütlüce-Ayvansaray-Hasköy-Fener-Kasımpaşa derken zig zaglar çizerekten Eminönü'ne varıyorsun. Vapur Üsküdar'a devam ediyor daha sonra. Hiç vapura binmedik mi? Bindik tabii ama bu nedense daha bir zevk veriyor. Vapurun ise deniz otobüsü kalitesinde ve içerisinde plazmalar içerecek kadar ev havasında olmasını, AKP'nin vapur istikametinden almış olduğu yüksek oy oranına bağlamadan edemiyor insan!
İnsan bazen küçük şeyler ile çok mutlu olabiliyor. Buna önceki postlarda değinmiştim zaten! Anne baba ile yenilen balık ekmek mesela üstelik üzerinden çok uzun zaman geçtikten sonra bu eylem bu sefer Avrupa yakasında tekrarlanıyorsa, hayatda çok büyük yollar aşılmışsa daha da bir mutluluk veriyor bu insana. Ama en çok mutluluk veren ise anne ve babanın seninle o balık ekmeği yemekten aldığı zevki gözlerinde görmek, yüreğinle hissetmek! Ablanın TUS sınavının da içine etmeyi gerekli görmek.
Akbil ile hesap ödenen bir Dünya hayal ediyorum. Kredi kartının yerini pekala tutar derim ben. Üstelik çalışma felsefesi karttan daha mantıklı. Olan parayı yiyorsun ama yanında nakit taşımak zorunda yine değilsin. Faiz yok, risk yok. Daha bir mantıklı mı ne?
Beni bilen bilir, şakayı yaparım kenara çekilirim. İnsanları izlerim. Kim ne tarz şakadan hoşlanır, kimin vereceği karşılık hangi şekildedir genel olarak bilirim. Ayı bir tarafım vardır genelde. Söylenmemesi gerekenleri söyler, yapılmaması gereken şakaları bazen yaparım. Çok güldüm, çok da güldürdüm. Bir tek insan grubunun daha doğrusu mesleğin şaka yapılırken beni gerdiğini fark ettim. Şakanın tam ortasında masaya servis yapmakta olan ve şakaya tanık olan garson grubu! Tüm masa gülse dahi onun tepkisi benim için çok önemlidir o anda. Gülerse sorun yok ama gülmez ise işte sorun o zaman başlar? "Acaba şakanın yarısını duymadı mı?" derim önce. Duyduğuna kanaat getirdiğim vakit "Adam nasıl benim şakamı beğenmez?" mantığıyla yollara vurasım gelir kendimi. Vardır ya hani servisini yapıp müşteri ile yakınlaşmayan garson modeli işte tam olarak bahsetmek istediğim model odur! Amiral sanki bana şaka beğenmiyor hıyar ağası.
Oda dekorasyonu zor bir mevzu! İnsanın ne ile rahat edebileceğine karar verememesi ise bambaşka bir inceleme konusu. Bu sebeptendir ki kitaplarım hala odamda duvara dayalı şekilde yerde yığılmış durumda ve fakat mutlak bir düzen içerisinde beklemektedir.
İş hayatını çözdüm sanırım. En azından kendi mesleğimi. Atılacak bir mail üzerine saatlerce düşünmek olarak tanımlanabilir! İtirazın mı var? Yamacıma gel öyle anlat!
Belim ağrımaya devam aynen. Geçecek gibi değil sanırım. Ameliyat olmak değil de orama burama garip aletlerin girecek olma riskidir beni endişelendiren. Bir de bunların üstüne günlük hayatın koşuşturmacaları eklenince işte o zaman belin ağrısı geçmiyor ve o garip aletlere her geçen gün bir adım daha yaklaşıyorum.
Tüm doktorlara sesleniyorum buradan; " Bu kilo ne? Bu kiloyu versek iyi olur?" tarzı şakalarla gelmeyin artık, bakın şakalar diyorum! Kilo vermem gerektiğini biliyorum! Korktuğum kilo verirsem başıma geleceklerdir bu kadar derim ben. Bir daha söyletmeyin bunu bana!
Daha ne yazayım!
Hadi görüşürüz.
Oturan Göbek
Hayatın İçinden Gelen Edit:
Kilo vermem gerekliği doktorlardan taşıp halkın merkezine kadar yerleşmiş. Olmayan montu gören özel kuvvetlerden kııklı bir abi de bugün bunu belirtti ya kafasına edeyim ben onun!
Kilo vermem gerekliği doktorlardan taşıp halkın merkezine kadar yerleşmiş. Olmayan montu gören özel kuvvetlerden kııklı bir abi de bugün bunu belirtti ya kafasına edeyim ben onun!