tag:blogger.com,1999:blog-76918952055269449042024-03-05T04:52:31.821-08:00İlmi İle Amil Kişiİlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.comBlogger83125tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-45307311743422629012010-09-28T14:03:00.000-07:002010-09-28T14:08:50.469-07:00İsviçreli Bilim Adamları<p>Bana sorsalar dünyanın en boş insanları kimlerdir diye derim ki; “İsviçreli bilim adamları!”</p><p><br />Yıllardır yumurtanın bir tarafını Colgate ile bir tarafını da normal diş macunu ile boyayıp durdular. Dişler yine çürüdü yine çürüdü. Zaten yumurtayı sevmem. Bana ne bir yanı çürümüş diğer yanı çürümemiş. Bu kadar faydasız olabilir mi lan bir insan grubu? Bireysel faydasızlığı anlarım ama grup faydasızlığı da ne demek oluyor? Üzüm sevenler derneği, lan X-files kulübü bile daha faydalı gözümde.</p><p><br />Şu küçük ve basit dünyamın bu kadar sorunu var iken neden gereksiz şeyler araştırılır anlamıyorum.</p><p><br />Sigara böreğidir, yok efendim sarmadır, içli köftedir! Bunun gibi içli yemekleri yapanlar sona geldiğinde ya içi yetiştirmek yada dışarıdaki malzemeyi yetiştirmek için bir strese giriyorlar ya, işte onu incelesin İsviçreli bilim adamları.</p><p><br />Yine dolmaya iç hazırlanırken ki, sarımsak mı soğan mı paradoksunu yaşayan annelerimizin dertleri de bu grupta irdelenebilir.</p><p><br />Balıkçıların küçük balıkları temizlememelerine ne demeli peki? Alt psikoloji yok mu diyorsun burada bana? İnceleyen nerede? Kimse yok tabii, yazmasam söylemesem kimsenin aklına da gelmeyecek.</p><p><br />Bunca yıldır kendi ütümü yaparım, birçok ütü yapan başka insana da tanık oldum. Hatırı sayılır miktarda ütü gördüm ama su damlatmayan bir ütü ben bugüne kadar görmedim arkadaş. Çözüm nerede? Yıllardır bırak çözümü düşünülmemiş bile.</p><p><br />Çuvalla parayı, o bembeyaz önlükleri neden verirler bu adamlara anlamıyorum.<br />Yıllardır ay sonunda üstelik pazar günü tam yemek pişerken biten tüp, pazara çıkıldığında listeden unutulan o tek ama tekrar pazara gitmeyi gerektiren malzeme, biten televizyon kumandasının yerini dolduracak yedek pilin hiçbir zaman bulunmadığı evler! Bunlar benim değil, İsviçreli bilim adamlarının çözemediği sorunlar.</p><p><br />Hoş dile getirmek yerine çözüm önerisi sunsak burada, yine dinlenmeyeceğiz. Bunu da türk halkının ithal mal merakına yoruyorum. Lakin İstanbul trafiğine kesin çözüm önerim olan zeplin uygulamasını ciddiye almayanlar tam tamına aynı kesimdir.</p><p>Ondan sonra "Vay efendim Türkiye'de beyin göçü!". </p><p><br />Trafik diyince aklıma taksiciler geldi. O kısa mesafede, yağmurlu havada kimseyi almayan sonra iş yok diye her bineni dolandırmaya çalışan it sürüsünü düşündüm de, birileri artık açılıştan gelen havadan para yüzünden kısa mesafelerde de kar ediyor oluşlarını bu adamlara anlatmalı. Bir mesleğin %90’ı mal olabilir mi lan?</p><p><br />Haydi öptüm.</p><p><br />A.A.</p>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-22188518111255731272010-09-05T12:47:00.000-07:002010-09-05T12:48:17.709-07:00Ameliyat Vs. Kebap<p class="MsoNormal">Ameliyat sonrası hastanede yatılan birkaç gün sonrasında atalarımızın, kebap müessesesine olan engellenemez bir meyili olmuştur her zaman. Gençlik dönemlerinde bu meyilin sebebi anlaşılamamış olmakla birlikte, birçok doktor ile bu konuda tartışmalar yaşanmış birçok hastane görevlisi ile “Girersin giremezsin!” şeklinde ikili muhataplıklar görülmüştür her erkek evladının hayatında. Rahmetli babaannem de ameliyat olup hastanede yattığı dönemlerde sürekli hastaneye gizlice kebap sokmamı ister, o kebap tedarik edilemediği vakit ise büyük bir hayal kırıklığı ile sitemini dile getirirdi. Hoş zamanlar olmazdı tabii bunlar ama ben uzun zaman bu işin mantığını anlayamamış, “Bugün yenmezse yarın yenir bu kebap!” demişimdir. Bu gizli kebap operasyonlarının zamanında hissettirmiş olduğu CIA görevi etkisini ise bambaşka bir inceleme olarak görüyorum.</p> <p class="MsoNormal">Olayı basitleştirdiğimi geçtiğimiz Cumartesi itibariyle anlamış bulunuyorum. Şimdi baştan almak gerekiyor sanırım. </p> <p class="MsoNormal">Ameliyat ufak da olsa, stresli bir kavram. Yıllardır üzerinde çalıştığım ve şu dönemlerde her bakımdan kusursuzluğa ulaşmış olan bedenime dışarıdan bir müdahale yapılacak olması gerçeği ile sarsılan psikolojimden önce değinilmesi gereken bir konu var ise, o da öyle bir konunun olmamasıdır. Dışarıdan oynamalar düzeltmeler vücuda dair, çok kötü lan! Bunun stresi ameliyat öncesinde “Artık Dünya’ya farklı bir gözle bakacağım!” şeklinde ters mantık ile ortaya çıkıyorken, ameliyat sırasında hiç öyle olmuyor bak. İnan bana böyle bir can sıkıntısı, sıra dışı bir gerginlik oluyor. Garip makineler, sürekli doktorun o anda ne yaptığını merak etmeler falan. Bak basit bir lazer operasyonunda bile böyle oluyor inan bana!</p> <p class="MsoNormal">Benim operasyon iki aşamada ve iki farklı mekanda oldu. Birinci aşamada ofisin karşısında Taksim Göz denen yerde oldu. İlk aşama tamamlandıktan sonra araçla bizi Aksaray’a götürdüler ablamda bana eşlik ederken. İşte kebap düşüncesi tam bu sırada aklıma yerleşti. Çünkü benim için bir nevi harikalar diyarı özelliği taşıyan Horhor ile gideceğimiz Avrupa Göz çok yakınlar birbirlerine. Dedim “Abla ameliyattan sonra Horhor yapılsın! Yensin, içilsin!”. O anda karar verilmişti zaten. Ameliyattan sonra<span style="mso-spacerun:yes"> </span>o kebap yenilecekti arkadaş. </p> <p class="MsoNormal"><span style="mso-spacerun:yes"> </span>Olmadı ama. Ameliyat sonrası yaşaran ve hafif batan gözüm bana engel oldu. İşte tam o zaman anladım bu hasta insanın kebap saplantısını. Aslında mevzu kebap değil, tamamen zamanlama olayı. Yani o anda, kişinin canı örnek olarak bamya istesin, ki o durumda canı bamya isteyen kişinin de Allah belasını versin, o bamya yenecek. Yenmez ise işte o zaman dert oluyor! Mesela tam şu anda bu cümleyi yaparken de canım kebap istiyor ama sorun değil inanın! Hafta arası yerim. Ha istesem kalkar gider şimdi de yerim ama üşendim. Ama yiyebilirim! İşte ameliyat olan insan onu o anda yiyemez aslında, sıkıntısı buradan kaynaklı. Çok zor lan!</p> <p class="MsoNormal">Bu kadar yemekten bahsetmişken bir mekan önermeden olmaz! Hepimizin sevgilisi, can ciğerimiz, Ikea’mız! Evet yemekleri çok güzel, menüleri de gayet uygun. İsveç köftesini tavsiye ediyorum özellikle. Doyuruyor falan!</p> <p class="MsoNormal">“Tamam her şeyi geçtim de nasıl olacak bu işler?” diye soruyorum bazen kendime. Ama sonrasında “Hangi işler?” diye de soruyorum. Acaba düşüneceğim mevzu mu kalmadı? Yoksa artık hiçbirşey düşünmek mi gelmiyor içimden? Hayat ne kadar garip lan!</p> <p class="MsoNormal">İlkokul çağındaki çocuğun gözlerinde görünen umut parıltısını hiçbir şeye değişmeyen yapımdır, arada sırada da olsa her şeyi kenara bırakıp etrafı manasızca izleyen gözlerimi borçlu olduğum. Yine aynı yapıdır ki; geçmişin bıraktığı her türlü izi birkaç dakika da olsa kenara bırakabilmemi borçlu olduğum. Bu borcun altında kalkabilirim umarım.</p> <p class="MsoNormal">Değişken dinamikler var ya gün içerisinde hepimizin karşısına çıkan, ne boktandır onlar! Ulan insan bir günde kaç farklı ruh haline bürünebilir ki bu dinamiklerin kıçı başı ayrı oynuyor? </p> <p class="MsoNormal">Nedense basketbol şampiyonasını hiç takip etmiyorum. Bunu da belirtmek istedim.</p> <p class="MsoNormal">Haydi bakalım. Herkese iyi haftalar.</p> <p class="MsoNormal">A.A.</p>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-46873591911105933892010-08-22T14:49:00.000-07:002010-08-22T14:55:48.331-07:00Hakkat boş yazı!<p class="MsoNormal">Her ne kadar bundan bir önceki postda, bu postun konusunun "Bir Analiz-Kadınları neden bekleriz? Onlar neden Bekletirler?" <span style="mso-spacerun:yes"> </span>olacağına dair sinyaller vermiş olsam da, görüldüğü üzere bu postun konusu bundan bir önceki postda yazıldığı gibi "Bir Analiz-Kadınları neden bekleriz? Onlar neden Bekletirler?" değil. Peki bu, bundan önceki postda bu postun konusuna dair ipuçları vermemin saçma bir hareket olduğunu gösterir mi? Bence hayır. Sadece bundan önceki postda ipuçlarını vermiş olduğum “Bir Analiz-Kadınları neden bekleriz? Onlar neden Bekletirler?" konusu hakkında gözlemlerimi tamamlayamamış olduğumu kanıtlar bir durumdur.</p> <p class="MsoNormal">Peki neden bu kadar saçma ve kendini tekrar eden bir paragraf ile yazıya başladım? Ne bileyim lan öyle oldu işte.</p> <p class="MsoNormal">Maşallah bütün haftasonunu dışarıda geçirmedim. Tamamında evdeydim. Sadece alışveriş için Bim’e gittim evin arka tarafında. Çok güzel bir yer gerçekten. “Normal süpermarketlerden kendisini ayıran şey nedir?” diye sorarsanız eğer, valla onun cevabını da bilmiyorum. Hatta öyle bir olay var mı ondan bile şüphem var! Bildiğin market işte lan! Zaten mercimek satılan yerlerden genelde zevk almamışımdır! Keşke mercimek hiç yenmeseydi, hiç bulunmasaydı o! Adı bile komik. Mesela ben şahsım olarak, kebabı ilk yapan adamı ne kadar seviyorsam ve o ne muhterem bir adamsa benim gözümde, ilk mercimek yetiştiricisi o derece boktan bir adamdır benim gözümde. Gram değeri yoktur yani gözümde. Böyle bir şey olamaz gerçekten. Terbiyesiz herif! Çok sinirlendim gerçekten.</p> <p class="MsoNormal">Bugün evde otururken ablamla, aşağıdaki balkondan “What’s uuuuppp? Yeaaaahhhh!” şeklinde bir ses duyduk. Camdan uzanıp baktım. Aşağı katın bir oğlu var ilkokul çağlarında, balkona çıkmış evdeki nargilenin marpucunu eline almış, Haliç’e karşı hip hop yapıyor. Ama sadece “What’s uuuuppp? Yeaaaahhhh!” diyor. Her seferinde de daha yüksek söylüyor bunu. Yarım dakika kadar izledim. Sonra çocuk beni gördü. “Kardeş napıyon sen?” dedim. “Napıyon?” diye tekrarladım.<span style="mso-spacerun:yes"> </span>Baktı gülmeye başladı.<span style="mso-spacerun:yes"> </span>“Dünya’nın en mal adamıyla karşı karşıyayım!” dedim kendi kendime. Çocuk yüzüme gülerek salona kaçtı balkondan. Sanırım seçilmiş kişiyi gördüm yani bugün.</p> <p class="MsoNormal">İnternet gezintileri bazen süper eğlenceli olabiliyor ya işte bugün onlardan birisini yaşadım. Uzun zamandır hiçbirşey beni <a href="http://www.sahibinden.com/ilan/alisveris-yiyecek-icecek-biskuvi-kraker-o-bir-fenomen-ters-donmus-eti-puff/detay">şurası</a> kadarı güldürmemişti. </p> <p class="MsoNormal">“500 Days Of Summer” denen filmi izledim, özetle kafasına göre takılıp istediği anda istediği şeyi yapma hakkını kendinde gören bir insanın haklı olabileceğini savunan yazık bir film olmuş. Hiçbir dayanağı yok senaryonun ama senaristler yine kaderle yok efendim işte aşkla bilmem neyle bağlayaraktan durumu kurtarmaya çalışmışlar ki, basitin ötesine geçememiş film. İzleyeceklere duyurulur.</p> <p class="MsoNormal"><a href="http://fizy.com/s/1lrh80">Al şarkı!</a></p> <p class="MsoNormal">Haydi kaçtım!</p> <p class="MsoNormal">A.A.</p>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-13969682182912081072010-08-08T09:17:00.000-07:002010-08-08T09:46:06.917-07:00Kapızlı'dan Adana Hilton'a!<div style="text-align: center;"><span class="Apple-style-span" style="color:#0000EE;"><u><br /></u></span></div><br />Bundan 15 yıl öncesine gittim bugün birden. Tam bugüne hem! Hatırladığım kadarıyla Mersin'in ileri ucra köşelerinden, Osmanlı zamanlarında Akıncı köyleri seviyesinde bir yer burası, Kapızlı'da denize giriyordum. Öyle bir deniz sefası ki bu, anlatılmaz gerçekten. Fakat dipnot olarak şunu belirteyim; tesisde öğle yemeği için pişirim fırını vardı ve oraya gelen hiçbir aile öğle yemeğinde normal insanların yediği yemekleri yemiyordu. 2 kilo kıymadan lahmacunlar mı dersin, efendime söyleyeyim 3 kilo etten tavalar mı dersin? Böyle bir ortamda bir pazar geçiriyordum işte.<div><br /></div><div>Kapızlı'nın coğrafi yapısına değinmek gerekirse; şezlong ile denizin suyunun karada son dokunduğu yer arasındaki mesafe yaklaşık 100 metre. Silme kum! Güneş tepede ve kum cayır cayır yanıyor. Şemsiyeler ise sahile kadar muntazam bir düzen ile dizilmiş. Her şemsiyenin arasında 10 metre ve kiralayan her kişinin elinde 1 litre deniz suyu. Şimdi sanata gel!</div><div><br /></div><div>Kapızlı'da denize girmek tamamen bir takım işi. Eskiden inanılmaz bir takım ruhu vardı gerçekten. Sahilin başından birisi denize girmek istediğinde şemsiyeler arası iletişim başlıyor ve bir sonraki şemsiyeye "Hazır ol!" mesajı veriliyor. İlk şemsiyenin önüne su dökülmesiyle birlikte denize girmek isteyen cesur türk koşusuna başlıyor. 10 metrelik bir koşudan sonra ilk şemsiyenin altında gelen adayımız, kumdan yanmış ayaklarını suda serinlettikten sonra, ikinci şemsiye için deparına başlıyor küçük bir detay ile birlikte! Her şemsiyede boşalan şişe alınıp denizden doldurulup tekrar geri gönderiliyor. Çünkü bir sonraki aday için de aynı prosedür tekrar edilecek. Aha çizerim sizi için;</div><div><br /></div><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWDJxZnpLo7EkC8xcDezDBelyzaHUAed39GZ33fpHnyno06ONgM5beS5MkuMd_-5cQ62ey0QL2STZbB4s7zynReXGFO5da8QAmiJzCRlnr6C3gOwrot7oCECdmjwMySayz-_TtA1q6eGI/s1600/ads%C4%B1z.bmp"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWDJxZnpLo7EkC8xcDezDBelyzaHUAed39GZ33fpHnyno06ONgM5beS5MkuMd_-5cQ62ey0QL2STZbB4s7zynReXGFO5da8QAmiJzCRlnr6C3gOwrot7oCECdmjwMySayz-_TtA1q6eGI/s400/ads%C4%B1z.bmp" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5503078127667183106" style="display: block; margin-top: 0px; margin-right: auto; margin-bottom: 10px; margin-left: auto; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px; " /></a></div><div><br /></div><div>Biliyorum çizim çok boktan. Bu noktada kendimi şöyle savunabilirim; çok şey olduğumu iddia etmişimdir ama resime yeteneğim olduğunu asla!</div><div><br /></div><div>Neyse Kapızlı hatırama neden gittim? Şimdi o gün bana birisi gelip; "Ya sen 15 yıl sonra yine bu pazar ne yapıyor olacaksın?" deseydi birçok cevap verebilirdim gerçekten. Ama şimdi ne yapıyorum, Üstad'ın düğününe gitmek için Adana'da arkadaşlarımı beklerken işte buraya bunları yazıyorum! Bunu gerçekten tahmin edemezdim.</div><div><br /></div><div>Böyle pazar aktivitesi olur mu lan? Yarın insanlar bana ne yaptın diye sorduklarında "Üstad'ın düğünü gittim!" mi diyecem? Diyeceksem de nasıl diyecem bunu? Hiç mi utanmam yok benim? Nasıl bir adam oldum?</div><div><br /></div><div>Neyse şaka maka; bak benden size tavsiye bir daha "Hayat çok garip!" diyenlerle taşak geçmeyin olur mu? Daha nasıl örnek vereyim lan? Kapızlı'dan Adana Hilton'a bağladım olayı! Adam olun.</div><div><br /></div><div>Daha önce yazdım mı bilmiyorum ama tekrar yazmakta fayda var yazdıysam da; kadınlar düğün için sakın kuaföre falan gitmeyin, hiçbiriniz girdiğinizden güzel çıkamıyorsunuz! Bunu henüz bir sebebe bağlayamadım ama çalışmalarım devam ediyor!</div><div><br /></div><div>Özlü söz(bunu yeni buldum); Dünyanın en boktan beklemesi, düğün için hazırlanan kadınları beklemektir!</div><div><br /></div><div>Sonraki postun konusu: "Bir Analiz-Kadınları neden bekleriz? Onlar neden Bekletirler?"</div><div><br /></div><div>Haydi öptüm.</div><div><br /></div><div>Amil</div><div><br /></div><div><br /></div><div><br /></div>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-59182684414707640092010-07-22T13:37:00.000-07:002010-07-22T15:16:19.984-07:00Çocukluğum...İnsanın çocukluğundan hatırladıkları şeyler genellikle komik şeyler!<div><br /></div><div><ul><li>Türk insanının matematik öğretme hevesi sanırım çocuğu konuşmayı söktüğü anda başlıyor. Çubuklarla-fasülyelerle dört işlem öğrenmeye çalıştığım zamanları daha dün gibi hatırlıyorum. Dayağın ne derece bir teşvik olduğunu anladığım iki durumdan bir tanesidir sanırım. İkincisi de ingilizce öğrenme hikayemdir. İnsan yeterince dövüldüğü takdirde ister istemez doğruyu buluyor.</li><li>Dayakla gelen bu öğrenme hevesi, sokakta dayağı engelleme adına tekrar hevesine dönüşüyor ki, saklambaç oynarken 1'den 50'ye kadar 1'er 1'er saymak yerine 1'den 250'ye kadar 5'er 5'er saymamızı da bu noktaya dayandırdım en sonunda. Kombinasyonlar geliştirilebilir ama kimse "Yok ben çocukken bunu yapmadım!" demesin.</li><li>Ne boş şeyler için kavga etmişiz mesela. Akranlarımıza "Çocuk daha bu!" dememizde haklı noktalarımız çok. En basit kavgalarım mesela atari salonunda ortak jeton ile oyun oynarken "Sen daha fazla oynadın!" kavgaları olmuştur. Baya fazla olmuştur bu tarz kavgalarım.</li><li>İp atlayan kızların "Yandın!" kavgalarından daha kötü birşey var ise kızlar ile ip atlayan erkeklerin "İsveç, Norveç, Danimarka, Belçika, Belçika, Hollanda!" demeleridir. Erkekte yavşaklaşma başlamasının da bu dönemlere denk gelmesi raslantı mı acaba?</li><li>Annem bir keresinde Gülsüm Teyze ile kavga etmişti. O anda pek gülemediysem de şimdi aklıma gelince gülüyorum hep. Anneler sinirlenince on kaplan gücünde oluyorlar ya, işte o anı yakalarsanız mutlaka resim falan çekin. Ölümsüzleştirin o anı! O şefkat dolu insanın, mafyadan bir derece az bir sokak serserisi edasıyla bağırıp çağırması bence insanın hiçi unutmaması gereken anlardan bir tanesi. </li><li>Ben değil ama bunu ablam hatırlıyor; birgün evde, 3 yaşındayım sanırım, süs bitkisini yemişim ben. Sonra ağzımdan yeşil suyun aktığını gören annem bayılmış. Ablamda yan komşumuza gidip "Bebek çiçek yedi, anne öldü!" demiş. Ablam bunu dediğinde 5 yaşındaymış. Bunu da gülerek hatırlıyorum.</li><li>İlkokul 5'tim ben, başka bir şehirden o sene bir kız gelmişti. O kız gelince, sınıftaki kızların bir kumpas hazırlayıp bizim erkek tayfasına kız başına bir erkek düşmek üzere aşık olduğunu öğrendik. "Ne yapsak?" diye düşünürken birimiz "Öğretmene söyleyelim!" dedi. Kim olduğunu hatırlamıyorum. Ama gittik öğretmene söyledik. Öğretmende kızları dövdü. Böyle bir dallamalık olabilir mi lan?</li><li>Mesela çocukken normal insandım ya ben; işte o zaman babamın asi ruhunun getirdiği gaz ile sakin sakin yaylada okey oynarken birden kalkıp Bursa'ya gitmemiz, gezi boyunca benim arka koltuğun üzerindeki camlı bölmede uyumuş olmamda bildiğin komik mesela. O zaman sığıyordum oraya işte, sığmakla kalmayıp bildiğin rahat ediyordum. Şimdi ise beş kişilik bir arabanın yarısını tek başıma işgal ederim söylemesi ayıp. Nasıl bir bohem yaşam sürdüysem?</li><li>O zamanlar teyzem ile birlikte kalırdık sürekli. Annem ve babam çalışırken. Teyzem lisedeydi. Ablamla ikisi, "Yalan Rüzgarı" izlerlerdi. Bende Transformers izlemek isterdim ama izin vermezlerdi. Sonra bende televizyonu bozardım. Teyzemde beni yatak odasına kilitlerdi ceza olsun diye. Takım sandığı vardı fakat yatak odasında. Tornavidayı elime alır kapının kilidini sessizce söker ve dışarı top oynamaya çıkardım yine sessizce. Sonra annemin işten dönmesini bekler, o eve girdikten birkaç dakika sonra bende kapıyı çalardım. Kapıyı teyzem açardı ve sürekli nasıl yatak odasından çıktığımı merak ederdi. Hala gülerek hatırlarız.</li><li>Yaz tatillerinde babam kahveye götürürdü beni. Orada küfür masterı yapıyordum. Teşvik olarak kebap kullanılıyordu tabii. Bir gün bana sokaktan geçenlerin kıçına pet şişenin ucuna bulaşık eldivenin parmağını geçirmek suretiyle taş atmamı söylediler. Kebap alınacaktı yine. Bende bir tane kadının kıçına atınca taşı, manyak kadın beni kovalamaya başladı. Baya bir kaçtım ama kadın yakaladı beni. Güzel bir dövdü. "Baba!" diye bağırıyorum baktım babam beni tanımıyor. Dedim "Çok ayıp ettin abicim!"</li></ul><div>Bunca gülerek hatırladığım olay varken çocukluğumdan, esas olarak üzüntü ile hatırladığım olayların sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Ancak hiçbir zaman unutamayacağım olayların en başında gelen bir olayı da yine çocukluk zamanlarımda yaşadım. Dedem hastalandığında babamla birlikte hastaneye götürdük kendisini. Durum ağırdı ve yanında sadece babamla ben vardık. Yaşım 7 falan sanırım. Babam doktor ile konuşurken birden ağlamaya başladı. Benim olay hakkında en ufak fikrim olmamasına rağmen bende ağlamaya başladım. Doktor gelip "Sen neden ağlıyorsun?" diye sorduğunda ise ortada ele avuca sığacak mantıkta bir cevap yoktu "Çünkü babam ağlıyor!" Babalar ve çocukları arasında gelişmiş bir çeşit bağ sanırım bu. Bak annem ağlayınca daha çok üzüldüm bugüne kadar ama babam ağladığında her defasında bende ağladım. Çok ciddi araştırılması gereken bir konu bana göre.</div></div><div><br /></div><div>Neden insan çocukluk zamanına geri dönmek ister? Sebebi yukarıda sanırım. Üzüldüğünden daha fazla sevindiğin için o dönemlerde yada hayatın sana ne getireceğini henüz idrak edememiş olduğundan! Yine de herkes bir ara "Çocukluğumdan şu hayatı tekrar yaşasam!" diye içinden geçirmiştir. </div><div><br /></div><div>Bu konuda tüm söyleyeceklerim bunlar.</div><div><br /></div><div>Hadi bakalım.</div><div><br /></div><div>A.A.</div>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-50486924062456183302010-07-18T14:11:00.000-07:002010-07-18T14:13:32.194-07:00Tatile çıkmaksızın...<p class="MsoNormal">Bu blog olayı gün geçtikçe daha sıkıcı olmaya başladı sanırım ki, pek fazla yazasım gelmiyor son zamanlarda. <span style="mso-spacerun:yes"> </span>Nedendir bilinmez? Tabii bu bazı tespitlerde bulunmasına engel olmuyor hiçbir zaman. Sadece yapılan tespitler kamuya açılmıyor buraya yazmayınca.</p> <p class="MsoNormal">Arkadaş grubuyla Fatih Ormanı’na pikniğe gitmekten daha aciz bir hareket var ise oda birisini aramak için bokum bahaneler uydurmaktır. Şehvetli sosyete özentisi maskeli baloların ve How I Met Your Mother’dan fırlama lazer-tag aktivetlerinin ezikliği konusunda daha önce incelemelerimi dile getirmiştim. Dünyada tek eğlencesi bu ve bunun gibi aktiviteler olan insanların var oluşu ise ağlanacak halimize güldüğümüzün bir göstergesi olsa gerek. Hayat güzel de, kime? </p> <p class="MsoNormal">Gönül isterdi ki; kuzumu çevireyim rakı mı içeyim Torosların bir tepesinde! Olmadı işte. Hayırlısı! Bir başka yaza kalsın.</p> <p class="MsoNormal">Dün Santral denen yerdeydik. Etkileyici bir yer. Bolca yeşillikli, oturmacalı bir yer. Sadece böyle aktivite zamanlarında değil, öylesine oturmaya da gidilebilir. Ayrıca Temmuz ortasında İstanbul’un en serin bölgesi sanırım. Birkaç saat oturmamıza rağmen gram sıcak hissetmedim. Gidin işte lan uzatmayın fazla!</p> <p class="MsoNormal">Bazı patavatsız arkadaşlar var, Facebook’ta yok efendim işte kebap resmi, yok bilmem ciğerler mumbarlar şırdanlara ait bir takım resimleri paylaşıyorlar. Bunu yapmayın! Yapmayın ki yıllar sonra görüştüğümüzde size saygımı koruyor olayım bende. Allahınız yok mu lan sizin?</p> <p class="MsoNormal">Cumartesi akşamı Santral’den sonra şöyle bir Taksim’e uzanayım dedim. Uzandım nitekim. Biraz oturduktan sonra “Ürolojiden Arif” isimli arkadaş ve tayfası ile,karaoke yapmaya karar verdik. Ortalama zevk sağlayan bu aktivite, doğru şarkı seçildiğinde zevkli olabiliyor iken, önemli bir ders vermeyi de ihmal etmedi şahsıma. Dünya “Shape Of My Heart”ı Sting’den başka birisinden dinlemeye hazır değil henüz. Yapmayın, yaptırmayın!</p> <p class="MsoNormal">Bazı filmler ve kitaplar çok önem taşır hani, benim için önem taşıyanlara dikkat ettim. Tekrar ele aldım. Ana karakterler hep kısıtlı ve hayata bakış açısı dar, bir diğer deyişle anlama zorluğu çeken karakterler oldu. Forrest Gump, Leon, Rain Man! Bu filmlerin karakterlerinin hikayeleri çok etkilemiştir beni. Eminim birçoğumuzu da etkilemiştir. Kitaplardan ise aklımda kalan örnek “Of Mice and Men” oldu. Tüm filmlerin ana karakterlerinin ortak özellikleri, fazla detaya girmemeleri ve fazla soru sormamaları. Anlamıyorlar olayları ve kendilerini çevreleyenleri.<span style="mso-spacerun:yes"> </span>Belki de hayata müdahale etmiyorlar kendi çaplarında. Çok mu soru soruyoruz acaba kendimize? Nedir bu adamlarda bizi bu kadar etkileyen? Pes doğrusu…</p> <p class="MsoNormal">Ablam bugün aile hekimliği için seçim yaptı tekrardan. Okmeydanı’nda çalışacak artık. (Pis bir apaçi olsaydım Okmeydan’da çalışacak derdim. “Mecidiyeköyü’ne gidiyorum!” diyenler misali.) Orada bir aile sağlık merkezi varmış! İyi oldu ama, sanırım Hasköy’de devam edeceğiz kalmaya. Bakırköy’den, Cihangir’den taşınmak koymamıştı ama buradan taşınmak koyar sanırım. </p> <p class="MsoNormal">Buradan bir tespitimi dile getirmek isterim! Bir şaka var hepimizin bildiği işte onun boku çıktı artık. Keşke takip eden nesillerimize bunu miras olarak bırakmasaydık ancak iş işten geçti sanırım. Evet açıklıyorum; “Yarası olan gocunur!” ve müteakip şakaları. 3 tane liseli cırbanın muhabbetine tanık olduktan sonra bu konunun bokunun çıktığına karar verdim.<span style="mso-spacerun:yes"> </span>Şöyleki; “Yarası olan gocunur! Senin yaran mı var ki? Demek yaran var sen alınıyorsun!” şeklinde makineli tüfekimsi bir laf iteleme çabasından sonra<span style="mso-spacerun:yes"> </span>oluşan o birkaç saniyelik sessizlikten sonra grup nedense kahkahaya boğuldu. İşte tam olarak o kahkahadır “Keşke hiç tanık olmasaydım!” dediğim. Bu ne lan?</p> <p class="MsoNormal">Buradan, kimse kişisel olarak algılamasın, öyle yada böyle tatile çıkmış tüm dünyalılara gelsin bu tribim; bu yaptığınız gerçekten ama gerçekten ayıp! Aranızda fotoğraflarını koyanlar var, onların yaptığını ifade edecek bir kelime bulamıyorum! </p> <p class="MsoNormal">Hadi öptüm.</p> <p class="MsoNormal">A.A.</p>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-23940563584421655002010-07-11T15:34:00.000-07:002010-07-11T15:59:57.461-07:00Omuz hizası vaktinde bir yazı...<p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Uzun zaman oldu yazmayalı. Birşeylerin birikmiş olması gerekir normal şartlar altında ama birikmedi. Sebebi de belli değil demek isterdim ama belli!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bir defter tutmaya başladım. Bunu yapacak adam değilim belki ama evet öyle oldu. 2003’de aldığım çok sade görünümlü bir defter vardı. O zaman alma amacım “Belki bir şeyler yazarım, ne bileyim bir iki not alırım!”dı. Birkaç hafta önce evi temizlerken baktım, onca yıl geçmesine rağmen tek bir harf yazmamışım deftere. Oysa yaşanan çok şey oldu o zamandan bu zamana kadar. Dedim “Üstad, sen bunları deftere yaz en iyisi!”.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">İlk iki sayfayı atladım. Üçüncü sayfadan başladım dedim ki; “Bu ilk iki sayfayı ben öldükten sonra hayattaki en eski dostum doldursun!” . Bu yüzden aranızdan bazılarını, ilerleyen zamanlarda iki sayfa yazma sorumluluğu bekliyor şimdiden haberiniz olsun! Olur ya yollarımız ayrılmış, uzun yıllar görüşmemiş veya ne bileyim ben size çok büyük yavşaklık yapmış olsam bile bu defter elinize ulaştığında o iki sayfayı doldurun tamam mı? Kime gelirse yani. Çok heyecanlı lan valla!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Neyse bu işin ciddiyet taşıyan tarafıydı. Biraz güncel olaylara eğilmek gerekirse;</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Twilight’ın üçüncü filmi bence ilk ikisinin gölgesinde kalıyor. Jacob yine çok hayvan! Belki vücudu için oskar ödülü bile verilebilir elemana. Yalnız çok net iddia ediyorum, bir yumrukluk bir kafalık işi var. O biçim yere sererim kavga etsek. Gerçi nerde kavga edeceğiz diye düşünmedim değil ama olur ya kavga etsek teke tek, alırım aşağıya.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">İstanbul’a ilişkin söylenmiş sözlerden en yaygın olanının “kadınına ve havasına güven olmayacağı” olduğunu bilmeyen yoktur. İlkine güven olmadığı zaten önceki zamanlarda teyit edilmişti. Geçtiğimiz haftalarda ve bugün dahi tasdik edilen şey ise havasına da güven olmayacağı. Bu ne lan? Temmuz’un ortasında sağanak yağmur falan. Temmuz ortasında yağmurdan konser mi iptal edilirmiş arkadaş? Bu nasıl iş anlamadım!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Ben bir gün yolda yürüyordum işte, sonra canım çok sıkılmıştı benim, yürüyordum saçma sapan İstiklal’de. Ulan dedim “Bari 2 ve katlarını hesaplayayım!”. Hesaplamaya başladım işte kafamdan iki ve katlarını. İki üzeri yirmi iki’ye kadar hesapladım. Bak öyle gülüp geçme! Bir noktadan sonra çok zor oluyor devam ettirmek!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Mesela neden Pazar sabahı kahvaltıya çıkayım ki ben? Mis gibi balkon, 9 çeşit kahvaltılığım var. Çıkarsam ayıp olmaz mı?</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sıcağı sıcağına bir yorum yapmam gerekirse Dünya Kupası’na ilişkin, Bursa’nın Türkiye şampiyonu olması oldu ama İspanya’nın Dünya Kupası’nı alması olmadı kanımca. Süper futbol oynamaları ayrı mesele ama ben isterdim ki, finali Güney Amerika takımları nam-ı diğer Brezilya ve Arjantin oynasın. Böylece bugün gördüğümüz gibi sıradan bir maç yerine, atari salonlarında görebileceğimiz bir futbol maçına tanıklık edelim.</span><span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Olmadı canımız sağolsun. Diğer kupalara nasip olur inşallah!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Hani bazi insanlar kendilerini anlatırken, başkalarının yazdığı yazıları kullanırlar, alıntılar yaparlar ya, bende çok kullanırım bazen onları. Sebebi belli, bazı insanlar yazı ile çok güzel ifade ediyorlar yaşadıklarını falan filan. İşte böyle yazılardan birisini paylaşayım dedim bu postda. Rengin Soysal’dan gelsin. </span></p> <p class="MsoNormal"><i><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">“Kimilerinin dilekleri vardır, kimilerinin planları.’hayat hiçbir zaman haykırışlara yanıt vermez.’,bunu bilseler de kendilerine karşı boyunlarını eğmez birinciler; diğerleri emellerini ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmek için, bir satranççı gibi soğukkanlı, hesaplarlar hamlelerini, başkalarıyla piyon gibi oynamaktan çekinmeden.<br /><br />Ve zekalarıyla mağrur, bütün istediklerini elde etmek için satranç tahtasında bir ‘taş’ diye baktıkları insanları umursamadan yürürken, hiç kimsenin onların oyunlarını anlamadığını zannederler. Ya da bir ‘taş’ı kırmayı önemsemezler, mühim olan kazanmaktır çünkü; iyi yaşamaktır, dünyaya bir kez gelir ama, görmezler.<br /><br />Bir defa olsun, kendilerine dışarıdan bakmayı deneseler, her seferinde kendi ‘haklılıklarına’ inanmak için, hatalarıyla yüzleşmemek için mazeretler bulmaktan vazgeçseler; gerçek değerin güçte, parada, şöhrette, yetenekte değil; ‘öz’de olduğunu kabul etseler, herkesle oynarken aslında bir ‘oyuncağa’ dönüştüklerini de fark edebilirler belki. Yoksa bir ‘android’ bile çözebilir sırlarını, mahçup olmazlar mı?<br /><br />Ne tadını çıkarmak ayıptır hayatın, ne aşık olmak ne de başarıyı arzulamak. Ancak bunları nasıl yaşadığınız belirler kıymetinizi; zerafetten yoksun, egoist, umursamaz davranışlarınızla başkalarını küçük düşürürken sizin de küçük düşeceğinizden korkmaz, duygularını hiçe sayıp yaraladığınız insanları düşünüp azıcık yaralanmazsanız ihtimal bir şeylerin eksildiğine de aldırmazsanız, sizin eksildiğinizi görmekten üzülenler haykırırsa bazen yine onları suçlarsınız.<br /><br />Sizin için hayat budur çünkü. Kurallarına göre oynamak gerekir. Öbürleri kaybedenlerdir!<o:p></o:p></span></i></p> <p class="MsoNormal"><i><span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Schopenhauer’in sözlerinde özetlenen:<br /><br />‘VERDİĞİ SÖZÜ TUTMUYOR HAYAT; TUTSA BİLE ÖZLEDİĞİMİZ ŞEYİN ÖZLENİLMEYE DEĞER OLMAKTAN NE KADAR UZAKTA BULUNDUĞUNU GÖSTERMEK İÇİN YAPIYOR BUNU… BİR ELİYLE VERDİĞİNİ, ÖTEKİ ELİYLE ALIYOR.’”</span></i><i><span style="font-family:";"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><o:p></o:p></span></span></i></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Benden uyarması, yazıyı beğenir sağa sola gönderirsiniz falan eğer yukarıda bahsi geçen insan gibi olmayacaksanız gönderin sağa sola. Bundan eminseniz yani. Sonra nasıl yüzüne bakarsınız ki insanların?</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Neyse lan uzatmayayım yine! Hadi öptüm.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Oturan Göbek</span></p>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-25140253087445756892010-06-14T14:53:00.000-07:002010-07-11T16:01:00.104-07:00Bazı bazı...<div style="text-align: center;"><span class="Apple-style-span" style="color:#0000EE;"><u><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></u></span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Daha önce dediğim gibi; tavuk gider boku da beraberinde gider! </span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Yağmurda yürümenin, her ne kadar birkaç dakika içerisinde pastırma kıvamına gelinse de rahatlatıcı bir durumu var, “Yağmurda yürünür mü lan?” diye soran bir insanın bile bir kere denese zevk alacağı. Yalnız abartmamak mantıklı olabilir kanımca.</span><span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Şemsiyelerin, yağmurlukların kifayetsiz kaldığı yağmurlar varmış</span><span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">onu anladım. Ama yinede güzel bir yanı var bu tarz yürüyüşlerin. </span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Geçen hafta bir hamburger yemişim, o kadar güzel o kadar tatlı bir hamburger zor bulunur. Paylaşmıyorum ama nerede yediğimi. Gitsin bulsun sevenler.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Harrison Ford’lu “Kaçak” filminin artık TV’de yayınlanması yasaklanmalı bence. </span><span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bir ara dizi zannetmiştim ben onu. Farklı kanallarda aynı haftada 3 kere izlemiştim.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Yağmur olunca taksi kullanmak kaçınılmaz oluyor. Yine geçen hafta taksi ile eve giderken, bir binanın zemin katında “Aldırma Gönül” şarkısı ortalama yaşları 10 olan bir öğrenci grubu tarafından adam başı birer büyük rakı devrilmişçesine</span><span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">büyük bir efkarla söyleniyordu. Temsil tarzı bir şeylerdi sanırım aktivite ve başlarında öğretmenleri de vardı. Şarkının sözlerde şu dizeler yer alıyor “Kurşun ata ata biter, mapus yata yata biter!”. Işıkta durunca binanın önünde çocukların bu dizeleri daha bir baskı ile söylediklerini gördüm. “Noluyor lan!” dedim kendi kendime. Nereye gidiyor bu memleket anlamıyorum. 10 yaşında çocukları ağzında “kurşun, mapus…” bunlara benzer kelimeler. Ata’nın yeni nesli emanet ettiği öğretmen buna dikkat etmek yerine, öğrencilerin başına geçmiş onlarla okuyor bu dizeleri.</span><span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Biraz daha dikkatli olmak gerekir bence bazı konularda yada ben çok hassas davranıyorum. Bir yerde okumuştum balık burcu erkeği oldukça duygusalmış kimi zamanlar. Bu zamanlardan </span><span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">birisindeyim sanırım.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">İnsanın sadece yapmış olduğu hatalarından ders alıyor olması sanırım yaradılıştan kaynaklanan en büyük kusuru olabilir. Hiç hata yapmamış olan insanların, hayatı eksik yaşıyor olduğunu düşünmemiz de yine bu olaya dayandırılabilir. Biz yinede fazla bakmayalım geçmişe, sadece oradan çıkardığımız dersler kalsın. </span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Tanık olduğum en saçma olay, Pi’yi 3 kabul etmek olabilir. Bir gerçek bu kadar çarpıtılabilir! Yuvarlamacı yapıyı bırakmak, hayatı detaylarda aramak gerekir bence. Lakin çoğu zaman küçük detaylardır insanı mutlu veya mutsuz eden. Her ne kadar biz genel olduklarını düşünsekte bunların, özüne inince detay olduğunu anlarız. Yıllardı yemişler bizleri, gençleri ve kendini genç hissedenleri, “Pi’yi 3 kabul ediniz!” diye. Pi’yi 3 kabul edebiliyorsam çemberin yarı çapını neden, misal 5 kabul edemiyorum? Neden “Tüm çemberlerin yarı çapı 5’tir!”diyemiyorum özgürce? Yok arkadaş bundan sonra böyle; “Pi 3!” diyene tepkim sert olacak. Hayat bu kadar mı basit yani?</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Kırık hayallerin kıyısında yaşamak! Her gün bir diğeri için!</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Motive olmuş insandan daha güzel bir insan olamaz diye sanırım. Yolda yürürken bu tarz insanları gözlemlemek zor oluyor lakin pek az bunların sayıları. Normal yurdum insanı genelde sokakta aylak aylak yürümeyi tercih ediyor. Yürüme aktivitesine dahi odaklanmıyorlar. Genelde sağa sola kaçan bakışlardan anlayabilirsiniz bunu. “En son ne zaman sadece yürümek için yürüdüm?” diye sorsa insan kendine iç huzurunu yakalamak için bir yöntem daha bulacaktır eminim. Çünkü sadece yürümüş olmak için yürümeye odaklanmış bir insan attığı her adımda daha bir huzurlu oluyor. Herkes arada (kesinlikle tek başına) denemeli! Beğenmeyene parasını iade bile ederim bak.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Hani bazı şeylerin sınırı olamaz denir ya, doğrudur! Ama kesinlikle sınırı olan bazı şeyler de var bu hayatta. Mesela sarhoşluk! Ben kendimi iyi sarhoş olur bilirdim. Hani olurum yani fazla kaçırınca. Bağırmalar, çağırmalar, kavga çıkarmalar yok efendime söyleyeyim yeri geldiğinde ilan-ı aşklar… Bunların hepsini yapmışlığım var. Ama hiçbir zaman sınıra dayanmadım. Yanına bile yaklaşamadım. Umarım yaklaşmamda. Evet, sarhoşluğun o uçsuz bucaksız sınırlarının dayandığı çizgi kesinlikle sokak ortasında sızmaktır. Şüphesiz ki; sokak ortasında sızana kadar içenler beyinsizin önde gidenidirler. Böyle birisini gördük M. Ve R. ile cumartesi akşamı. Tokat attık, su döktük, dürttük herif banamısın demedi! Sonra magandanın birisi geldi “Dur abi sen bırak!” dedi ve elemanı serbest düşüş pozisyonunda bıraktı. Eleman da çotank diye gidip kafasını yere vurdu ve kafası yarıldı. “Bu sızmış!” dedi sonrada. Blogumun kamuya mal olmuş bir blog olması sebebiyle bu noktada içimden geçirdiklerimi söyleyemeyeceğim. Fakat şunu bilir şunu söylerim, eğer biz olmasaydık o çocuğa orada her şey olurdu. Herşey ama! İnsanlar nasıl bu kadar duyarsız kalabiliyorlar merak ediyorum yada biz sandığımız kadar kötü insanlar yada daha doğru sorayım soruyu sandığımızdan daha mı iyi insalarız? Nitekim polis gelene kadar resmen elemanın başında bekledik! İlkokulda olsak en azından kurdelalı bir karne alırdık yeminlen!</span></p><p class="MsoNormal"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjM4SzQxe0j6dMxmFlsiM0x2dW_S1VcTdGOd1N03_YTcnqHPmkUKeWbkV7GD7e27KLXtPpes1_2njQOcfaQp-Pc8261kN_Xcgdq0h985Cb3sNtieDQ7GOiSv3T_UjN4OdnkliXXZX8_IyY/s1600/sarhos.jpg"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjM4SzQxe0j6dMxmFlsiM0x2dW_S1VcTdGOd1N03_YTcnqHPmkUKeWbkV7GD7e27KLXtPpes1_2njQOcfaQp-Pc8261kN_Xcgdq0h985Cb3sNtieDQ7GOiSv3T_UjN4OdnkliXXZX8_IyY/s400/sarhos.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5482751545840339682" style="display: block; margin-top: 0px; margin-right: auto; margin-bottom: 10px; margin-left: auto; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 342px; " /></a></p><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sabır kavramı nerede bitiyor insanda? Bilen varsa bana söylesin. Anlık sinirlenmelerim (ki biliyorum çok fazla sayıda var) haricinde başıma iki kere geldiği için sanırım hayatta eksik olduğum noktalardan bir tanesi bu konu olsa gerek. Yani herhangi bir mevzudan, daha doğrusu tekrar eden herhangi bir mevzudan o illallah etme raddesi nedir? Bu konu hakkında neden bir araştırma yok ve sadece din adamlarımızdan duyduklarımızla yetinmişiz bugüne kadar? 1.000 kişi üzerinde test yapılsa acaba sabrın tükenme anı olarak bariz derecede sıyrılacak bir nokta bulunabilir mi? Garip lan bu! Bildiğin garip bir mesele sabır olayı.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Mesela ben hiçbir zaman maskeli baloya katılmam! Yavşakça geliyor bana. Biraz saçma gelebilir ilk duyuşta ama sadece utanacak şeyleri olan insanların birkaç saatliğine de olsa maske takacaklarını düşünüyorum! Ayrıca 1800’lü yılların o yaşantısına, o sosyetikliğine özenti neden? Eyes Wide Shut’da vardı böyle bir sahne; insanlar eğlenmek için mi yoksa utanç içinde taşıdıkları o simaları saklamak için mi maske takarlar diye sorsalar bana “Filmdekiler bence utandıkları için maske takmışlardı!” derim ve eklerim “Ama gerçek hayattakilerin utanacak daha çok şeyleri var! O yüzden onların yapmaları daha normal! Kimi çiftler mesela eğlence için yapar bunu ama kimileri ise kendilerinden utandıkları için sevdiceklerin karşısında bir an için kendi simalarından kurtulmak istedikleri için!”.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Gidişler zordur. Ama kolayda olabilir bazen! Gidiş mevzusunun doğasında var zorluk. Ama gitmeden önce ama giderayak ama gittikten sonra. Gidişlerin kolay olacağını düşünmek ise gaflet ve dalaletten ibarettir. Hıyanet ise çoktan vardır zaten!</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Misal bir olay anlatıyorsun çevrendekilere “Sana yakışmaz!” diyorlar. Niye yakışmasın onu anlamıyorum? Anamın karnımdan Mesih mi doğdum ben? Bazen sürekli kendimize toplumun yakıştırdıklarını yapmaktan vazgeçip kendi istediğimizi yapmamız gerekmez mi? Bazen diyorum bak.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">İntikam soğuk yenen bir yemektir!</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Kendisinin pek bir hayranı olmama rağmen Hoca Efendi(!)’nin bir sözü ile</span><span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">bu postu da bitirelim artık. Yarın iş güç var; "Bugün kendini ifade edemeyenler bir gün mutlaka sinelerindeki heyecan ve ızdırabı çevrelerine duyuracak, şimdilerde hafakanlarla yutkunmalarına karşılık gelince sükûtun o en müessir şiirlerini inşad edeceklerdir."</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Hadi öptüm hepinizi.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sevgiler ve saygılar.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Oturan Göbek</span></p>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-47714138810043651412010-05-23T14:20:00.001-07:002010-07-11T16:02:44.514-07:00Uygun bir başlığı olmayan yazı!<div style="text-align: center;"><span class="Apple-style-span" style="color:#0000EE;"><u><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></u></span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Çok büyük bir değişiklik yaşadım bugün. Taze taze yazmak istedim! Bu konu ve geçtiğimiz bir hafta içerisinde yaşadığım bazı tecrübeler bu postun konusunu oluşturmaktadır.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sanırım çoğumuz şu veya bu sebeple bir süreliğine de olsa Dünya’ya geç geldiğini düşünmüşüzdür. Ben mesela şimdi yapılacak işlerde köşe başlarının çoğunun tutulduğunu gördüğümde bu düşünceye kapılırdım eskiden. Kimimiz mesela güzel bir bayan görmüştür sokakta kendisinden beş yaş büyük veya işte erkek görmüştür öküz gibi yakışıklı demiştir bunu. Yada işte belirli bir müzik grubunun jenerasyonundan olmak veya 68 kuşağı klişesi gibi. İşte ben bunları bugün atlattım. Tam olarak doğduğum günden ve büyüdüğüm jenerasyondan memnunum artık. Bir tür iç huzur yakaladım desem yeridir. Teşekkür ederim Özcan Deniz! Şu resmi çektirmişsin ve bana kendi jenerasyonunda bir zamanlarda olsa moda olan görünüşü bir miras gibi göstermişsin ya, sana ne kadar dua etsem az! Bu ne lan?</span></p><p class="MsoNormal"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7Xve1ckYkrxLHwLJjG-9BqE-eOEnQ4JTNcs1B91rc1vxXhB24pXwfuOYBtfYYrAybaXChO9AtNWmLv2OGIaDeIeUOsh2Bl1h3HiZTo9X9YHkxc405f8Nne7McNCANFf64xg3HInIXZMQ/s1600/ozcan6er.jpg"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7Xve1ckYkrxLHwLJjG-9BqE-eOEnQ4JTNcs1B91rc1vxXhB24pXwfuOYBtfYYrAybaXChO9AtNWmLv2OGIaDeIeUOsh2Bl1h3HiZTo9X9YHkxc405f8Nne7McNCANFf64xg3HInIXZMQ/s400/ozcan6er.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5474578500794160338" style="display: block; margin-top: 0px; margin-right: auto; margin-bottom: 10px; margin-left: auto; text-align: center; cursor: pointer; width: 341px; height: 400px; " /></a></p><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Şimdi diyorum ki işte, mesela 70’lerin başında falan doğsaydım benimde kesin böyle bir resmim olurdu! Ondan sonra gelde çocuklarına göster bu tarz resimleri. Her yaşın güzelliği ayrıdır veya buna benzer bir laf vardır ya hani, tam olarak çıkaramadım, Özcan Deniz’in şu yaşının tek bir güzelliğini söylesin birisi bana annemin revanisinden bir dilim bile verebilirim kendisine!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Geçen hafta araba muayenesi için Silivri’ye gittim. Sabah 8’de sıraya girip akşam 17 gibi muayene alanına girdiğim sırada, özelleştirme ile tamircilerin kendilerine bir harikalar diyarı yarattıklarını gördüm, tanık oldum, yaşadım! Tek tip kıyafetler insanlarda bir sürü psikolojisi yaratmışçasına, sanayiden toplanan ve normal şartlar altında hiçbir yerde adam yerine koyulmayan araba tamircilerinin bir profesör edasıyla ve kişilikli zenci yürüyüşleri ile muayene gelenlere tavır takınaraktan çalıştıklarına gördüm ya daha çok az şey şaşırtır diye düşünüyorum şu hayatta beni! Herkesin denemesi gereken bir kavram araç muayenesi! Tavsiye ederim.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Homecoming güzel şey! Doğal ortamımda kısa sürede olsa kalmak çok zevkli! Acaba fırsat olsa Çukurova’ya geri döner miyim diye sordum kendime. Cevap “Evet!” çıktı.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">R.’lerin evinin kapıcısının adının Sıtkı olduğunu gördüğüm andaydı hiçbir kapıcının böyle günümüzün popüler ve modern isimlerini kullanmadığı. Sıtkılar, Bayramlar, Hüseyinler! Bir keresinde Kemalettin Efendi bile görmüştüm ama bir Berk Efendiler, yok ne bileyim</span><span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Cem Efendiler hiçbir zaman bakkaldan sıcak ekmek veya gazete getirenler olmadılar nedense? İnsanın ismi gelecekteki mesleğini etkiliyor desem yerimidir acaba? Berkay diye veya Akay diye bir minibüs şöförü ile tanışmadığım gibi, Abbas diye veya Supi diye bir doktor ile de tanışmadım. Mesela Burhanettin diye bir tek belediye başkanı biliyorum. Selahattin diye bildiğim tek kişi ise bir balıkçı idi. Supi diye bir astronot da tanımadım mesela ama konudan uzaklaşmak adına daha derine inmemek gerektiği kanısındayım şu anda! Bayram’da kötü bir isim ama! Neyse şimdi bilim dünyası benim bu iddiamı tartışır falan!</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Çok sevgili (!) Başbakan’ın bir vecizesini içeren pankart vardı Tarsus’ta asılı. Diyor ki; “Kadınlara yapılan ayrımcılık, ırkçılıktan beterdir!” Mantık olarak doğru olabilitesi hala tartışılan bir konu olmasına rağmen, bu tarz cümleleri alıp pankarta koymaları beni ayrıca sinirlendirmiştir. Muhtemelen tuvalette geçirdiği 20. dakika sonunda aklına gelen şu sözü bir yerde söyleyip özlü söz olacağını falan düşünmüştür kendileri ama o pankartta “Siz bizim Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız? (Bu arada yazması baya zor gerçekten sizde mutlaka deneyin!)” yazsa daha bir akılda kalma olasılığı olurdu sanırım. “Kuş foli kamofoli!” de yazabilirdi pekala!</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Tarsus’ta DVD 1 lira lan! Şaka gibi! Üstelik orjinalden kayıt!</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sizlere hiçbir zaman “okur” diye seslenmedim seslenmeyeceğim!</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Mesele yarın mesai olması, Cuma’ya kadar ağzımıza sıçılacak olması şu fani dünyada kaç kişinin zoruna gidiyor acaba? Bana evlat acısı gibi oturmuş durumda şu anda! Zaten havada bir sıcak bir soğuk. Biçimsiz bir hafta bizleri bekliyor haberiniz olsun.</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Şimdilik bu kadar! Hadi sağlıcakla kalın!</span></p><p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Oturan Göbek</span></p>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-4226708719732376972010-05-05T15:24:00.000-07:002010-07-11T16:05:38.011-07:00Apartman Günü Esprileri<div style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Apartman günlerinde genelde eve alınmazdım. Az buçuk hatırlıyorum annem cumartesileri erkenden evden gitmemi isterdi. Cebime harçlığı koyardı ve salardı beni uçsuz bucaksız kurak toprakların ortasına. “Akşamdan önce gelme!” derdi. Bütün kekleri börekleri yiyormuşum, yıllar sonra sorduğumda kendini böyle savundu öz annem! Düşündüm hak verdim kendisine. Bir tepsi böreği tek başına yemişliği olunca insanın, kendini savunacağı noktaların da bir limiti oluyor en nihayetinde.</span></div> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Genelde sabahtan öğlene kadar dershane olurdu. Bazen annemin teşviki ile akşama kadar dışarıda takılırdım. O zamanlar counter-strike çok modaydı. 4’ün 6’sını alıp çatıya çıkıp, kapıdan her çıkanı indiren yavşak tiplerdendim. Nick olarak ise hala sebebini anlamadığım bir şekilde yıllarca “Kıro” kullanmışımdır. Memlekette “Kıro” dediğin zaman tanımayan yoktu. Şimdi anlıyorum bir reklam şirketinden danışmanlık almanın önemini. </span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Buraları özet geçip asıl o günlerden hatırda kalan noktayı belirteyim. Bazen dershane çıkışı uyumak için eve giderdim. Annemin apartman günleri olurdu. Hiç anlayamamışımdır bunların mantığını. İnsan çevresini neden sadece apartman sakinleri ile kısıtlar ve o günleri apartman sakinlerinden başka hiç kimse davet edilmez? Neden orta yaşlı teyzelerimiz sadece apartman günlerin katılmak için kucak dolusu parayı karaca marka yeleklere, koton marka keten pantolonlara verip başka hiçbir yerde o kıyafeti bir daha kullanmaz? Neden her birisi bu günlere katılmadan önce kuaföre gidip saçlarını Elvis tarzında taratır veya dip boyası attırır? Bunlar cevaplayamadığım soruların sadece bir kısmı.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">O zamanlar gerek politik olarak, gerekse Türkiye’nin kültürel olarak büyük değişimler yaşadığı günler (90’ların ortası ve sona yakın kısmı) olmasına rağmen benim aklımda kalanlar apartman günlerinde yapılan şakalar olmuştur. Günün ortasında eve gelen çocukların düştüğü ortam ve çektiği eziyet, gördüğü işkence ise çoğu türk gencinin bilinç altına yerleşmiş ve “Kötü şaka nasıl olur?” konusunda detaylı bilgiler edinmeleri ile sonuçlanmıştır. Türk komedyenlerinin çoğunun bu dönemde yükselişe geçmiş olması ve üne kavuşmuş olmalarına sebep olan şakaların komikliklerinin bile yavaş yavaş unutulmaya başlanması bir gerçek. Ancak apartman günlerinde annelerin ve komşu teyzelerin yapmış olduğu bazı şakalar yıllar sonra dahi çoğumuzu yataktan kan ter içerisinde fırlatacaktır.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Uyarı: İlerleyen bölümlerde bahsi geçecek olan şakalar daha çok çocukların okul maceraları veya kocaların yaptığı fantastik hayvanlıklar üzerine kurulu olup, yüksek derecede morfin içermektedir.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">------------------------------</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Örnek Olay-1:</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Annem günü düzenliyor ve misafirler yavaştan gelmeye başlıyorlar.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Anne: Merhaba, Serpil Hanım. Hoş geldiniz!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Serpil Teyze: Komşum hoş bulduk. Nasılsın?</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">A: İyidir komşum. Şimdi Mersin’deki kız kardeşime gideceğimde, ona bir şeyler pişirdim!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Kendi düzenlediği günde, misafirlere pişirdiği pasta-böreği gösteren ve onları teyzeme pişirdiğini iddia eden annemin bu şakası o zaman bile beklemediğim bir şekilde beğenilmiş ve nesilden nesile aktarılmıştır.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">S.T: Ehuehuehuehue! Ayy komşuuuuum! İlahi pes doğrusu. Sen beni güldürdün Allah seni güldürsün. Ehuedoksklaklraşel! Ayşe Hanım duydun mu komşum ne dedi? Börekleri alıp Mersin’e gidecekmiş. Ayyy nefes alamıyorum!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Ayşe Teyze: Ehuehuehuehue! Ay ay ayyyy! Dayanamıyacağım!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Fatma Teyze: Ne olmuş Ayşe Hanım?</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">A.T. : Ay Fatma Hanım, komşum böyle böyle demiş!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">F.T. : Ayyyyyyy! Ehuehuehuehue! </span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Günün ilk şakası ile başlayan o ilk kahkaha zinciri ne yazık ki aynı kalite düzeyi ile günün geri kalanına yansıyacaktır ve biz kurbanlar olarak bu konuda yapacak hiçbirşeyi olmaksızın bir yaşam mücadelesine başlarız.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">------------------------------</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Örnek Olay-2:</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Günün ilk şakası ile olaya dahil olanlardan durumu daha kötü olan tek bir insan vardır, oda günün ortasında çay pastalar servis edildikten sonra muhabbete dahil olan kişidir ki, onun ben şansının içine sıçayım! Serpil Teyze’ye dikkat!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">S.T. : Komşum senin oğlan geldi! Hey evlat (gerçekten böyle konuşurdu???) ne o geç kaldın? Yoksa dershaneden sonra kızlarla mı takıldın?</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Şu soru ile birlikte ben güne katılan bütün teyzelerin kahkahalara boğulduğunu gördüm. </span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Koro: Ehuekejdkuheudjeudjesuoşwpkeıam! Ayyyyyyyyyyy ayyyy! Serpil Hanııııııım! Ayyyy!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">S.T. : Ne var komşum? Tam yaşı ama. Üstelik yakışıklı baksana. O yapmayacakta bizim beyler mi yapacaklar?</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Koro: Ayyyy Serpil Hanıııııım! Sus sus! Bayılacağım! Ayyyy!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bu konuda tüm söylemek istediklerim bu kadar!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">------------------------------</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Örnek Olay-3: </span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Günün gelişimini izleyen ve onunlar beraber büyüyen şahısların fark etmesi gereken son evre ise giderayak şakalarıdır ki, bunlarda bırakın mantık insan zihninin bir eserini dahi göremezsiniz.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">S.T. : Komşum haftaya bizdeyiz biliyorsun ama börekleri sen yapacaksın! Ben senin gibi yapamam anam.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Koro: Ehuehuehuehue! Ay Serpil Hanım ayy ayyy! Ay nerde görülmüş kendi gününde başkasının yaptığı börek çöreği ikram eden? İlahi sana! Ay çok güldük bugün.</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">------------------------------</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Nefret etmişim yılları boyu o uzatılmış “Ayy”lardan, Karaca’dan alınan o yün ceketlerden, Elvs tarzı taratılan o saçlardan ama en nefret ettiğim ise o yapılan şakalarmış meğer. Geç fark ettim ben bunu!</span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Şakalara tepkim mi? Buyrun;</span></p><p class="MsoNormal"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRWim7DE77frtEqI1MvLR__C_HSt4i_fonVRKIHrAGsgr-yQlL21LG4qhda8C_e3syH4IcCDYFO4v-gYfSx8TD-cRNFHs8RCB5vUCuX4Ct2fwjBW8Aog4dclCprMy_6sBd28nId1_zz5U/s1600/12321_385654096455_17900841455_4589126_5520694_n.jpg"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRWim7DE77frtEqI1MvLR__C_HSt4i_fonVRKIHrAGsgr-yQlL21LG4qhda8C_e3syH4IcCDYFO4v-gYfSx8TD-cRNFHs8RCB5vUCuX4Ct2fwjBW8Aog4dclCprMy_6sBd28nId1_zz5U/s400/12321_385654096455_17900841455_4589126_5520694_n.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5467915698229095010" style="display: block; margin-top: 0px; margin-right: auto; margin-bottom: 10px; margin-left: auto; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 219px; " /></a></p><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div> <p class="MsoNormal"><br /></p>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-32835278286131722582010-04-26T13:35:00.000-07:002010-07-11T16:08:56.794-07:00Vay babayın kemiğine...!<span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">"Dinim imanım olsun ben bu kadar yorulduğumu hatırlamıyorum!" gibi fazlaca Adanamtrak bir girişle başlamak isterdim şurada yazacağım 3-5 cümleye ama inanın o kadar bile enerjim yok!<br /><br /></span><ul><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Kızların doğum günü kutlamalarında yer çekimi ve diğer birkaç fizik kuralı ile hunharca alay ettiğini fark ettiğimde yirmi altı yaşıma yeni basmış sayılırdım. Zıpladıktan sonra yere düşmeden seri şekilde 6 veyahut 7 kere zıplayan kızlar var bu dünyada. Omuzlardan yapılan bir hareket gibime geliyor ama daha tam olarak gözlemleyemedim. Bunların yanında atletik diye gezinen o kadar basketçiye ise tek bir lafım var; "Helal!". Bunca zamandır yemiş bitirmişsiniz elalemi.</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Geçen gün rüyamda beyanname kontrol ediyorum birden ak sakallı dede omuzumun üst köşesinde beliriverdi. "Bak o öyle olmaz!" dedi. Dedim "Ne diyon amca? Bi rahat bırak, işimizi yapak!". Dedi "Adanalı mısın?". Dedim "Tarsusluyum!". Dedi "Sizin oranın humusu güzel diyorlar!". Dedim "Heeee! Hadi git ye!". Dedi "Çok ayıymışsın sen!" Dedim "Ya bırakkkkkh ya!". Gitti sonra o. Humus yemiştir herhalde.</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Hayat ilginç döngülere sahip sanırsam. Toz mevzusunu ele alalım misal. İçeri temiz hava girsin diye camı kapıyı açarsın misal, anında toz girer. Sonra daha fazla toz girmesin diye camı kapatır, evi silersin bakarsın bu sefer odanın içindeki mevcut tozlar dibe çökerler. Yeri tekrar silersin ama tozların bir kısmı tekrar yukarı çıkar ve tekrar sen sildikten sonra aşağıya iner. Ne garip lan? Toz senin ağzına etmeye oynuyor sanki. Gitmiyorda gitmiyor!</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Pekala kabul ediyorum! Yaptığım iş çok zor.</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Abi dikkat ettim bizim 4 katın paspasına. Yeni eve taşındığımdan beri ne paspasın yeri değişti nede üzerindeki ayakkabıların yeri. Hergün bakıyorum bir önceki akşam eve çıkarken gördüğüm görüntünün aynısı. Ya birisi benimle alay ediyor (çok sevdiğim tabiri ile maytap geçiyor), ya alt kat komşum obsesif kompülsif bir ve birkaç insan, yada bu adamların hiç geleni gideni yok! İnsanın paspasının durumu bu tarz yargılara varılmasına sebep olabilir mi? Konu ben olunca oluyor sanırım.</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sohbet ortamlarında birkaç kez bahsetmişimdir yaş ortalaması 786 olan bir amca ve bir teyzenin sunduğu "Gider Ayak" isimli programdan. Muazzez İlmiye Çığ ve Hayrettin Karaca sunanlar. Muazzez Teyze bir sümerolog. Allah uzun ömür versin, o kadar yaşlıki Sümerlerden daha önceki bir medeniyet konusunda uzmanlaşmış olsaydı gerçekten tepkili olurdum kendisine. Her rakı içişinde muhabbet başlatmak için "Şimdi sana kaybolan yıllarını verseler?" diye sorarım. Hayrettin Emmi ise net 779 yaşına rağmen oldukça dinç bir portre çiziyor. Hala kınından çekilmeyi bekleyen bir bıçak gibi, keskin fakat sivri! Şaka maka denk gelen izlesin, çok güzel konuşuyorlar ikiside.</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">En güzellerinden birisi neymiş peki? Böyle sevdicekler ile balkonda yemek yemek, alkol almak. Yine bir başka sevdicek ile balkonda kahve içmek en chillinden müziklerle out olmak falan.</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bir abla bu kadar mı özlenir?</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Nerdesin Şentut? Gel artık hayvandan az insan olan!</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Her beyanname dönemi bittiğinde bende bitmiş oluyorum. Buna bir dur demenin zamanı geldi artık. Evet bekleneni yapıyorum ve Türkiye'de Kurumlar Vergisi'ni kaldırıyorum. Gelir Vergisi'de almayacağım kimseden. Devletin tek geliri bundan sonra sakat at satışları olacak.</span></li></ul><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Geçen gün bunu içtim. Kendi ağzından tasvirini altına çıkarırım.<br /><br /></span><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvEAhLTvhk-pSHqlFmClcdUvZzWTeFRGQOv38IuJ71kgf_ql9dhIesYWw2AfzR1A50lEGSAAbZJftdTGDBiAEbP-H0O5JqUHU1hS_ihdO3Idhqevp7ygJdGwoGuxB2Mwc606z5UV4beB8/s1600/86166485.UMbY03dR.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 306px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgvEAhLTvhk-pSHqlFmClcdUvZzWTeFRGQOv38IuJ71kgf_ql9dhIesYWw2AfzR1A50lEGSAAbZJftdTGDBiAEbP-H0O5JqUHU1hS_ihdO3Idhqevp7ygJdGwoGuxB2Mwc606z5UV4beB8/s400/86166485.UMbY03dR.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5464570284869780594" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Merhaba! Adım flaming lamborghini. Çok ayıyım. 1 saat sonra çarparım. "Bana birşey olmadı abi!" diyerekten başka birşey içmeye kalkmayın üstüme, ağzınızın üstüne kafayı çakarım. İçimden neler yok ki? Absinth'inden Absolute'una, likörlerden süte, evet bildiğiniz süte, dair çok geniş bir yelpazeye hitp ediyorum. Salladıktan sonra bir pipet yardımı ile vücuda girerim.<br /></span><div> </div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Çok ayı mutlaka deneyin!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bir şarkı koymam gerekirse, link vermeden ve üşenmeden yüklerim buraya. Sakin sakin kafa dinlemek isteyenlere gelsin o zaman. </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dwBrc49yXenowORwcuHHzapqISDMwFUvpZcIOhQ9CmJKptTP7zq3vMvETF6lwQeFli-uyPeCbBA5F50RbYJ9g' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe></span><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Hadi görüşürüz kısa zamanda umarım. </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Oturan Göbek!</span></div>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-58447367427515479592010-03-23T14:07:00.000-07:002010-07-11T16:09:04.686-07:00Yolculuk Filmleri<div style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bu yolculuk olayı bazen garipleşebiliyor!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Her otobüs yolculuğunun ortak noktası olan, 8. sınıf amerikan filmleri vardır mesela. İddialı film isimleri, caf caflı afişler, gereksiz senaryolar, at hırsızı tipli kaslı aksiyon yıldızları, efsane olmayı amaç edinmiş birkaç söz falan... Nefret ederim!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Konular belirli kalıplarda toplanmıştır;</span></div><div><ul><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Hava kuvvetlerinden timinin tamamının bir saldırı sonucunda ölmesi ile ayrılmış veya haksız bir sebepten dolayı onursuz şekilde ihraç edilmiş olan, bilimum yıldızları ve çiçekli kahramanlık madalyalarını bünyesinde barındıran eski bir özel kuvvet mensubu yüzbaşı, nasıl oluyorsa(!), amacı nükleer bir bombayı Utah veya Boston gibi şehirlere götürmek olan bir terörist grubunun tam ortasında bulur kendini. Kızını haftasonu tatili için bir göl kenarına götürmektedir çünkü trenle! Bu yüzden o saldırının ortasında kalmalıdır! Burada aslında biz bilmeyenlere bir mesaj amaçlanıyor ama biz farkında değiliz. Eğer Amerika'da mukimsen ve haftasonu boşandığın eşinden kızını alıp göl kenarına götüreceksen her türlü atraksiyona hazır olmalısın!</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Ortağı ölen polis muhabbeti var! Detayları hepimiz biliyoruz.</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Katıldığı mistik dövüş turnuvasında kardeşi ölen muhteşem dövüşçüler var ki, bu konudaki filmler sektörün zeytinyağı kullanımını maksimuma çıkarmış ve 90'ların sonuna kadar bu filmlerin kahramanları sayısız Türk kızının hayallerini süslemiştir.</span></li><li><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Yine eski polislerin veya askerlerin başrolü oynadığı uçak kaçırma filmleri var. Bunların da birçoğunu gördük, birçoğunu izledik. Konu hakkında detaylı dosyalara sahibiz. Bu gibi filmlerde çoğunluğun gözden kaçırdığı bir nokta ise büyük çoğunluğunda pilot ölür ve ya kahraman bir hostes yada filmimizin asıl kahramanı bir Boeing'i rahatlıkla piste indirebilmektedir. </span></li></ul></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bizde işte yüzyıllardır kahraman Türk milleti diye atıp tutuyoruz. Oysa tek kahraman meslek grubumuz taksiciler ve o kadar sıradan kahramanlıklar yapıyorlar ki, bugüne kadar aklımda kalan tek başarıları aile baskısı nedeniyle Harem'den otobüse binecek olan Mehmet isimli bir çocuğu ailesine geri dönmeye ikna etmeleri ve dönüş için taksi parası almamaları olmuştur (Bkz: Akasya Durağı).</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Kahramanlar ya böyle öküz gibi kaslı olur yada kimseden dayak yemeyen eski siyah kemerli kickboks şampiyonu çirkin adamlar olurlar;</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="color: rgb(0, 0, 238); -webkit-text-decorations-in-effect: underline; "><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggp0vffqwUNXeJ7xrXHiFCK4Ruum01T1e_drMNK5QhwNMYG-h66aQmINJBPx3uOhLdatvqR3c1tVod8J-PA8sWrobYYmRpJNcdkMU0zg14JcxU0IJTDjHcY5eYDbTV8w9s8W4_zf4P9Ak/s400/dolph_lundgren.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5451962215624205826" style="display: block; margin-top: 0px; margin-right: auto; margin-bottom: 10px; margin-left: auto; text-align: center; cursor: pointer; width: 250px; height: 375px; " /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">İşte Dolph Lundgren. Kendisine Rocky 4'deki performansı dolayısıyla büyük bir sempati ve istemedende olsa korkuylar karışık bir saygı beslesem dahi, adamın aslında 8 sınıf bir aksiyon yıldızı olduğu tartışılmaz bir gerçek. Hangi insan Ivan Draga olduktan sonra şu şekillere bürünebilir ki;</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIsCVqO8ILfw9HxWGvKEZ8cvNynAlzSP59YyswSMK5Zq100vy-eFlZX-D0Z6eGVqFzCJ5Yp9zM1zYQxfL4Lc11sxj693mJiKjmyqi2mhDuTnRm5pfaPK0tvb4gLiijD4FkRbbLPT4oHr0/s1600-h/dolph_lundgren+(1).jpg"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIsCVqO8ILfw9HxWGvKEZ8cvNynAlzSP59YyswSMK5Zq100vy-eFlZX-D0Z6eGVqFzCJ5Yp9zM1zYQxfL4Lc11sxj693mJiKjmyqi2mhDuTnRm5pfaPK0tvb4gLiijD4FkRbbLPT4oHr0/s400/dolph_lundgren+(1).jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5451971007214802914" style="float: left; margin-top: 0px; margin-right: 10px; margin-bottom: 10px; margin-left: 0px; cursor: pointer; width: 315px; height: 400px; " /></a><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUNPCRsEE0qi5gFnzd0SdvNfDzDiI5_e3krH8ac1vS9xU5G2gPCSOBFKlB5u1TQ9qGD6CcPrgXJfdYwlGOiz2ezeXz9dLoQ30QgcV4SzSUOlzT2NKFw-FlKYq2t42jCqQbMIFLb8ueNQk/s1600-h/600full-dolph-lundgren.jpg"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUNPCRsEE0qi5gFnzd0SdvNfDzDiI5_e3krH8ac1vS9xU5G2gPCSOBFKlB5u1TQ9qGD6CcPrgXJfdYwlGOiz2ezeXz9dLoQ30QgcV4SzSUOlzT2NKFw-FlKYq2t42jCqQbMIFLb8ueNQk/s400/600full-dolph-lundgren.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5451970698688468450" style="float: right; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; cursor: pointer; width: 258px; height: 400px; " /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div style="text-align: center; "><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggp0vffqwUNXeJ7xrXHiFCK4Ruum01T1e_drMNK5QhwNMYG-h66aQmINJBPx3uOhLdatvqR3c1tVod8J-PA8sWrobYYmRpJNcdkMU0zg14JcxU0IJTDjHcY5eYDbTV8w9s8W4_zf4P9Ak/s1600-h/dolph_lundgren.jpg"></a></span><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Ne desem bilmiyorum! Gerçekten...</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Chuck Norris mesela başka bir ekol başlatmıştır bu aksiyon filmleri olayında. Tipe baksan Fatih Çarşamba mahallesine küçük marketi olan bir tarikat üyesinden hiçbir farkı yok ama yıllarca onuda kahraman olarak yutturdular bize. Kimleri dövmedi, kimleri rencide etmedi ki Norris Amca? Bu adamı diğerlerinden ayıran tek özelliği ise, göğüslerinde kıl olan tek kahramanımız olmasıydı yıllar boyunca.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGE_7aVAfoLWdED_6HlwUyWz_8RHdEFYizQAtUFvUsmLtOkBoju2uWOGO9xsp7q5IuGr7hu6N8voae7QoM8wMvdyIrMRbWYr9evCah4sMVRSru4pvlExsEr-BS1Zy3h8GexVNIak4HL2M/s1600-h/ChuckNorris.jpg"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGE_7aVAfoLWdED_6HlwUyWz_8RHdEFYizQAtUFvUsmLtOkBoju2uWOGO9xsp7q5IuGr7hu6N8voae7QoM8wMvdyIrMRbWYr9evCah4sMVRSru4pvlExsEr-BS1Zy3h8GexVNIak4HL2M/s400/ChuckNorris.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5451973484328784146" style="float: left; margin-top: 0px; margin-right: 10px; margin-bottom: 10px; margin-left: 0px; cursor: pointer; width: 320px; height: 400px; " /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIEFOe7LCrCQpfCJCIuT9XzpNH5kVnBZrj6X_PfdzVsgiLfu5sid3qNh-n_9ZoQPPBsbD9Nm2b1w78eNEPiyaxEDapsvF1JsP_LK1FNVf3JjuZNdf1blgjxre5CEBVRgKZZNUnmm3hJXQ/s1600-h/chuck_norris2.jpg"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIEFOe7LCrCQpfCJCIuT9XzpNH5kVnBZrj6X_PfdzVsgiLfu5sid3qNh-n_9ZoQPPBsbD9Nm2b1w78eNEPiyaxEDapsvF1JsP_LK1FNVf3JjuZNdf1blgjxre5CEBVRgKZZNUnmm3hJXQ/s400/chuck_norris2.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5451973813207614226" style="float: right; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; cursor: pointer; width: 315px; height: 400px; " /></a><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Lorenzo Lamas vardı bunların haricinde. Onun hakkında fazla söze gerek yok aslında! Bence Dünyayı Kurtaran Adamda bir Aytekin Akkaya ne ise Lorenzo Lamas onun ötesine geçememiştir Amerikan sinemasında. Deri pantolonuna kurban olduğum;</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhnoY0y4pF4Fqt0uf6rpSNGbEcSomw0toE7iC668q5MlPmTO8PSuOlVx3QKJqTSGdxhWXv05lHej7Iqa23XBZXS-zRsGVwgnRnUxr1wB1WzjTruhK3LE-LdggsNRwgoBUkfCWwElVuGc4U/s1600-h/1414b004ed.jpg"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhnoY0y4pF4Fqt0uf6rpSNGbEcSomw0toE7iC668q5MlPmTO8PSuOlVx3QKJqTSGdxhWXv05lHej7Iqa23XBZXS-zRsGVwgnRnUxr1wB1WzjTruhK3LE-LdggsNRwgoBUkfCWwElVuGc4U/s400/1414b004ed.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5451977547241583330" style="display: block; margin-top: 0px; margin-right: auto; margin-bottom: 10px; margin-left: auto; text-align: center; cursor: pointer; width: 293px; height: 400px; " /></a></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">İşte hiç anlamadığım, her zaman için tipine ve geri kalan herşeyine hunharca, yarını düşünmeksizin güldüğüm, o lakabı ise hangi gerizekalının verdiğini anlamadığım Don "The Dragon" Wilson! Yarın birgün kızım olsa bunun torununun torununa bile vermem yeminle! Lan o tiple bırak ejderhayı sümüklü böcek olaman sen, yıllarca seni de yedirdiler işte bize. Bu ne lan;</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgx2H2ZeWSr8-KXoUbtRnNTVgH9riEKDF3oSsB8pM05-66of0sUN5maK7wKx1XpvPSMhSha1W5C2m45bT5g3lfTbTOhuMaC-TboktYlOFa3jA4fb2ORusR0U_QcBs69vW0pkOHQZrtPE5A/s1600-h/don1.jpg"><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgx2H2ZeWSr8-KXoUbtRnNTVgH9riEKDF3oSsB8pM05-66of0sUN5maK7wKx1XpvPSMhSha1W5C2m45bT5g3lfTbTOhuMaC-TboktYlOFa3jA4fb2ORusR0U_QcBs69vW0pkOHQZrtPE5A/s400/don1.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5451978662059014994" style="display: block; margin-top: 0px; margin-right: auto; margin-bottom: 10px; margin-left: auto; text-align: center; cursor: pointer; width: 301px; height: 400px; " /></a></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bolca resimlerimizden sonra Chuck Norris'e buradan özel mansiyon ödülünü vermek isterim. Bu adamların hepsi yıllarca dayak yediler, oradan oraya atıldılar yok efendim çarpıldılar. Bir tek Chuck Norris farklıydı onlardan. O her filmde sadece tek bir yumruk yiyendi ve o yumruk kahramanımızı sinirlendiren yumruk olduğu için zaten filmin ondan sonrası belliydi. </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Neyse bu kadar anlatım ve resimden sonra olayın ana noktasına gelmeliyim! Abi o filmler nedir ya otobüs seyahatlerinde yayınlanan. Nerede 6 yıl önce vizyona girmiş ve minimum gişe başarısı elde etmiş, aha yukarıdaki hıyarlardan birisinin oynadığı filmler. Gerçek işkence resmen! Modern otobüslerde yine iyi. Edirne'ye gelirken her koltuğun arkasına televizyon ve kulaklık var hadi şimdilerde. Önceden otobüsün tavanında 4 tane televizyon, ses ise merkezi şekilde heryere veriliyor! Uyu uyuyabilirsen. Film kötü, senaryo her zaman yayınlanan filmden beklenmeyecek kadar kötü. Rahat yolculuk kavramından eser yok! Kendi parasıyla rezil olması insanın bu olsa gerek.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bu otobüs seferinde dediğim gibi otobüs koltuklarının arkasında kişisel televizyonlar vardı. Herkes istediği kanalı izliyordu yani. Yayınlanan filmler konusunda da bir adım öteye gidilmiş. Ama sadece bir adım! "Wanted" denen Angelina filmi vardı. Hani kurşunların diğer kurşunlar tarafından vurulabildiği, sineklerin de kanatlarından vurulabildiği film var ya o işte. "Yedinci sınıf!" bu film için söyleyebileceğim tek söz olacaktır. Sen o kadar tesisat koy, oyun konsolu bile yerleştir her koltuğa ondan sonra koya koya o filmi koy, bu nasıl çelişki?</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Her aktörün utandığı filmler olur ya veya utanmıyorsa bile hayranlarının onun adına utandığı filmler vardır hani, Samuel Jackson için o filme karar verdim. Snakes on a Plane! Gariptir bu filmde de kahramanımız eski bir polis. Bunun nakil ettiği bir tanığı öldürmek için psikopatın bir tanesini uçağın içine 100'lerce nesli tükenmeye yakın son derece zehirli yılan bırakıyor. Senaryo o derece yani. Filmin geri kalanı ise yılanlardan kurtulmak ve uçağı indirmekten ibaret. İzlenmesi ve incelenmesi gereken çok farklı bir film, değil! Ama Samuel'a yakıştırmadığımı belirtmek isterim, olmadı Samuel.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bu post'da araştırmacı kişiliğimi ve geçmişe olan saygımı kanıtlar nitelikte olmuştur. İnkar eden varsa Ivan Draga ile bir raunt maç teklifimi değerlendirmeye davet ederim. Ne film ya!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Hadi kaçtım ben.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Oturan Göbek</span></div></div>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-4602043013983428212010-03-20T13:01:00.000-07:002010-07-11T16:14:04.064-07:00İşte Tarsus Falan...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiynLUl4El0tJtAAntcFWG_P2a5nZZic5ibxx04nmc8xje4F9XzG_VcE0Af6TOnDOI0CpznTe9hN2RlkkSSO7wB0C8A7kKT7q7Es6BNouyQJUgIbjYUMO-3jqT7HAYmBA5Ss4BQd3PDo7E/s1600-h/DSC00058.JPG"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiynLUl4El0tJtAAntcFWG_P2a5nZZic5ibxx04nmc8xje4F9XzG_VcE0Af6TOnDOI0CpznTe9hN2RlkkSSO7wB0C8A7kKT7q7Es6BNouyQJUgIbjYUMO-3jqT7HAYmBA5Ss4BQd3PDo7E/s400/DSC00058.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5450808859557519346" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><span class="Apple-style-span" style="color: rgb(51, 51, 51); line-height: 18px;font-family:'times new roman';"><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">"İnsan memleketini niye sever? Başka çaresi yoktur da ondan! Ama biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Burayı seversen, burası dünyanın en güzel yeridir. Ama dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değildir!"-Vizontele</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">"Memleket Sevgisi" konulu şu yukarıdaki paragraftan daha iyi anlatan birşey olmamıştı kanımca bugüne kadar gençliğimizin geçtiği yerleri sevmemizin sebebini.</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Nereden başlasam bilemiyorum! Yıllardır İstanbul'da yaşıyor olmama rağmen her gittiğimde biraz daha bağlandığımı hissediyorum Tarsus'a. "Ulan burada sevilir mi?" diyenlere de hak vermiyor değilim. Gerçekten hiçbirşey yok benim doğduğum yerde! İnsanlar gittikçe öküzleşmişler geçtiğimiz yıllar boyunca. Zaten belirli dönemlerde yapmış olduğum ziyaretlerde de gözlemlemiş ve belirtmiştim bu mevzuyu ama tekrar belirtmekte fayda var. Tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ama Tarsus insanında değişmesi gereken birşeyler olduğu kesin.</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Hayatın ucuz olması gibi geyiklerden bahsetmeye gerek yok artık. Dikkat çekilmesi gereken bir diğer noktaya parmak basacağım. İşsizlik! Gerçekten ama gerçekten hat safhada. Büyük şehirlerde kapansa insanların umurunda bile olmayacak birkaç orta kapasiteli fabrika Tarsus'ta kapanmış ve inanılmaz bir şekilde şehrin ekonomisini direkt olarak etkilemiş. Yani hayatın çok ucuz olduğu yerde aslında kısıtlı da olsa bir gelir elde etmek gerçekten zor olmuş. Böyle bir durumda her ne kadar Tarsus'a geri dönmek ve civardaki büyük yerleşimlerden birisinde bir iş bulup hayatımı devam ettirmeyi içten olarak istesemde, sanırım bir sonraki kariyer zıplamamı o bölgede gerçekleştirmem biraz zor olacak.</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Karlar eriyince şelalenin suyunun debisi de bir hayli artmış. Yani öyle bir artış ki, o lisede çözdüğümüz problemlere konu olan ama bir türlü dolu olarak verilmeyen meşhuru havuzu bile alttaki musluğunu boşalttığı sürenin 1/4'ünde dolduracak debide bir su akıyor. Varın gerisini siz hesaplayın! </span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Şelale restoranın kavurması kendisini birkaç kademe daha ileri götürmüş. Et ve türevlerinden yapılan yemeklerin sırrını açıklıyorum buradan; hiçbir sırrı yok! Herkes aynı güzellikte et yemeği yapabili bence. Dikkat edilmesi gereken ana nokta etin kalitesi. İstanbul'a ne yazık ki sebze ve meyve tarzı besinlerin kalitelileri seçilip gelirken, aynı özelliği et konusunda bulamıyoruz. Anadolu'nun dağlarında özenle otlatılan, etinden-sütünden yararlanılan küçük baş hayvanlarımızda görünen kalite İstanbul'da halka satılan etlerde pek az görülüyor. Buda İstanbul'un et yemeklerinde görünen tadı ciddi anlamda düşürüyor. Ciğercilerden konu bile açmıyorum! </span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Garip olayların gerçekleştiği de bir gerçek artık Tarsus'ta. Ben lisede iken o kadar çok intihardır, cinayettir olayları yaşanmazdı. 2009'un başından bu yana birçok cinayet, cinayete teşebbüs, bir kere kahve taranması, bir kere çocukların organ mafyası tarafından kaçırılması, bir kere soda şişesinin bir fantezi öğesi olarak kullanılması olaylarını hatırlıyorum. 2 ton at etinin yakalanmasını da hatırladıklarım listesine ekleyebilirim! Burada göçün etkilerini inkar etmek ise ne yazık ki naiflikten öteye gidemez! Eskiden böyle şeyler olmazdı.</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Tarsus'a ilişkin söylemek istediklerim şimdilik bu kadar ve bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum. Rahat verin bir!</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Şimdi gelelim işin "Hafta Sonu" boyutuna.</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Ya bu Gülhane Parkı İstanbul'un bir portresi sanki Pazar günleri. Türlü türlü insan var. Arkada ıslık çalıp, sağı solu rahatsız eden mi dersin? Minnak çocuklarıyla parkta yürüyen aile babaları mı dersin? Kız arkadaşı ile el ele yürüyen yırtıcı forvet saçlı apaçiler mi dersin? Hani vardır ya emo saç kesimli, böyle karşıdan baksan normal saç gibi görünür ama arkasında Rapunzel misali bırakılan kuyruk! O nedir lan? Kimse söylemiyor mu bu elemanlara böyle bir saç kesimi olmadığını? Anlamıyorum. Ya o saça sahip çocuğun elinden tutan kıza ne demeli? Yetkim olsa 20 kilo muzu bir kerede yediririm o kıza. Kabız olsun ölsün!</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Sürekli alıntı yaptığım son zamanlarda bir kitap var. Cezmi Ersöz'ün! Karma onu bitirmemi istemiyor olacak ki kitabı unuttum. Ama kararlıyım, bitecek o kitap! Mesela Gülhane Parkı'nda işte çimlere uzanıp rahatça kitap okuyabiliyorsun. E daha ne duruyorsun?</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Hepimizin nargile kavramını sevdiğinde hem fikiriz artık. Çorlu'lu Ali Paşa Medresesi, nargilenin tadı bakımından açık ara fark etmış tüm Türkiye'ye. Çay ucuz, kahve ucuz. Ne istersen sadece o geliyor! Kebap konusunda da, güvenilir bir kaynaktan, bir gurmeden, aldığımız habere göre gayet başarılı! Kalk git şuraya! İçerken yalnız dikkat et yanına öksüren tıksıran bir adam gelmesin. Bize denk geldi! Adam öksürerek 1'den 1000'e kadar sayabiliyordu. Sanırım hepsi öksürme değil bir kısmı da uzaylı arkadaşları ile gerçekleştirdiği bir çeşit iletişim olmalı. Ulan insan olan o kadar öksürür mü lan? Durmadan si bemol verilir mi be arkadaş? </span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Bu öksüren adama takılmamın sebebi yine çocukluğumda yatıyor. Seneler önce Tarsus'taki ilk evimizde ben daha çocukken, uykumda garip sesler duyardım. Önce garibime gitmedi, rüyadır dedim kendi kendime! 5 yaşında bu bilinçteydim yani. Sonra baktım ki, rüyalarımdan gelmiyor bu ses. Hatta bu sesin geldiği bir kabusta değildi. Şüphe olayı çok önemlidir, merakını yenen insandan ise sıkıcısı yoktur bence! "Lan bu ses ne ayak?" diyerekten bir gece uyumadım ben. Bak tekrar diyorum 5 yaşındayım, yoğun derecede Müfettiş Gadget izliyorum. Evdeki sesleri dinlemeye başladım. Gecenin ilerleyen vakitlerinde bir ses geldi. Hemen alarma geçtim ve sesi takip etmeye başladım. Babamdan geliyordu ses. Horul horul uyuyordu Avusturya-Macaristan Arşidükü. İçimden geçirdim "Ayıp ya! Oğlun geceleri uykusuz sen osura osura uyuyorsun!". </span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Bir gariplik vardı ama. O ses, o duyduğum garipten ses, babama ait değildi! Gizem yine çözülememişti. Tam sızmaya yakın, gecenin daha da ilerleyen vakitlerinde, o ses kulağımı çınlattı tekrar. "Şimdi seni ben..." diyerek kalktım koltuğumdan, Leon gibi koltukta uyuduğumu da ekleyeyim, yürüdüm balkona sesin geldiği yere doğru. Aldım sopayı elime, kafamda bere gözümde gözlük Leon gibiyim dedim ya, açtım balkonun kapısını "Ulan!" dedim. Baktım balkonda boş. Vay babayın kemiği! Meğer ses karşı evde oturan Kamber Amca'dan geliyormuş! Adam öksürmüyor eriyor bitiyor resmen. Ya bu Terminatör 2'de en sonda T-1000 eriyor ya hani işte öyle garip sesler. Ne manyak bir hikayedir bu? Tüylerim diken diken oldu yine. O günden sonra işte her sabah Kamber Amca ile uyandık. Pazarlara onunla merhaba dedik, geceleri ise onunla uykuya daldık yada ondan öncede öyleydi ve ben farkında değildim. Böyle bir hikaye işte!<br /><br />O değil alkol mevsimi yavaştan açıldı. Hava çok güzel son zamanlarda. Haftasonu yalvarıyorum gezin lan! Yürüyerek gezin ama. Çok zevkli. Bak yapıyorum ondan tavsiye ediyorum. Sonra "Bize söylememiştin ama!" olmasın.<br /><br />Çok uzattım sanırsam. Hadi görüşürüz.<br /><br />Oturan Göbek<br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></span></div><div><br /></div></span>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-89648717070818351022010-03-14T17:13:00.000-07:002010-07-11T16:09:23.143-07:00Giderayak...<div style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Yaklaşık altı saat sonra Adana uçağında yerim ayrıldı. Neden hala ayaktaysam? Sanırım birşeyler yazma isteği var.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Doğumgünü toplanmacası ile başlayayım. Zevkliydi, güzeldi! Bolca sohbet, muhabbet! Güzel bir hediye. Uzun zamandan sonra aldığım bolca alkol! Dostum Cenk'in kocamanımsı bir su bardağı ile tekila shot yapması (fark ettiğimizde çok geç kalmıştık! :D), Ablam'ın arkadaş ortamımı ilk kez tam olarak tanıması. Böyle güzel bir geceydi benim açımdan.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Erken noktaladım geceyi ama açıkcası değdi! Sorumluluklarımı birkez daha hatırladım. Arada sırada her dostuma gözlerinin içine bakarak "Nasılsın?" sorusunu yöneltmem gerektiğini anladım. Bunu birkaç kez daha tekrarlamam gerektiğini hatta karşımdaki derdini anlatıncaya kadar tekrar tekrar sormam gerektiğini hatırladım. Sanırım aradan ne kadar uzun zaman geçerse geçsin, tam olarak cevaplanamamış sorular kaldığı vakit insanın aklında, hayat bir yerde ilerlemiyor! İnsan erteliyor o tek cevaplanmamış soruyu kendisine sormayı ama kontrol edilemeyen bir anda işler arap saçına dönüyor. Cevaplanmamış sorular bırakmamaya gayret gösterelim hayatta olur mu? Kimsenin sorusunu da cevapsız bırakmamaya çalışalım. </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Doğum gününde aldığım hediye bir kitap. Ama güzel bir kitap. Başladım hafiften, ortalarına geldim. Güzel bir ortamda, kuşlarla ve çimlere uzanaraktan. "Oğullar ve Rencide Ruhlar" kitabın adı, Alper Canıgüz ise yazarı! Luşların Evren'in hediyesi kitap, değişik bir mizahi yön taşıyor. Bugüne kadar sinir olduğum durumların çoğuna ise şu ana kadar değinmiş durumda. Bitireyim kitabı sizlere de veririm! Sizde eğlenirsiniz!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Kitap okuyamama sorunumu aştım sanırım tekrardan. Önceki postlarda değinmiştim uzun zamandır bekleyen kitaplarım olduğunu. Hala bekliyorlar ama Evren sağolsun ve daha önce yarım bıraktığım "Beni Asıl Hayat Aldattı" sağolsun tekrardan başladım birşeyler okumaya. Cezmi Ersöz bir bölümünde kitabın nasılda beni anlatmış dedim.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">"Fabrikadan eve tek başıma dönerdim. Ama dönerken hep geriye dönüp bakardım, annem çıkıp gelecek mi, ansızın bana sarılıp elimden tutacak mı? diye, ama o gelmezdi...</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">O zamanlardan kalmış benim ayrılığa tahammülsüzlüğüm, belirsizliklere dayanıksızlığım. Çok beklemiştim, çok ayrı kalmıştım sevdiklerimden. Çok fazla şey beklemiştim hayattan, çok kırılmıştım!"</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bu blogu böyle saçmalamak, oramdan buramdan birşeyler sallayıp eğlenmek ve belki birazda eğlendirmek için açmıştım, ama sanırım herzaman böyle şeyler yazmam mümkün olmuyor. Mesela "Neden bugün böyle yazıyorum?" dediğimde kendime, sanırım sabah okuduğum bir yazı buna sebep oldu. Belki üzerine son birkaç haftadır sevdiğim insanların durumlarını görmem tuz biber olmuştur.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Melih değinmiş zaten </span><a href="http://mdeburada.blogspot.com/2010/03/buradan-gocerken.html"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">blogunda</span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">! Yazının tam metnine de yer vermiş. Bir okuyun derim ben Kaan Sezyum ne demiş? Nasıl hissetmiş kendisini?</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">"Hayatımızın anlamı anılarımızmış..." demiş. En çok ordan etkilendim galiba. Hakkaten, başka neyi gülerek hatırlıyorum ki?</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Atmam gereken bir adım var mesela onu bile atamıyorum! Uzun zamandır atmam gerekmesine rağmen! İşte anılar oluyor sürekli ve sanırım bu bana yetiyor. Bu yüzden atmıyorum o adımı sanırım! Amma çok sandım sanırım.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sanırım şu hafiften başlayan klostrofobi olayı kendini biraz geliştirdi. Bugün ofise bilgisayarımı almaya gittiğimde asansörde baya bir garipleştim. Bir ara 36 bedene düştüğümü sandım. Köşeye sıkıştım ve başım hiç dönmediği gibi, hayır yetmez bugüne kadar hiçbir başın dönmediği gibi döndü ve asansörden kendimi dışarıya zorla attım. Böyle durumlarda yanımda birisi olması gerekiyor galiba. Mübaşir, bu konuyu da ciddi olarak ilgilenmem gerekenler listesine ekleyelim.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="color: rgb(0, 0, 238); -webkit-text-decorations-in-effect: underline; "><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAl80IYFbhwSSSp0hMKaBMFw9j_lkyYYvt9Fys-fUXj__We9aeTiotPRy3pfFP1285O3zNLCrXvAxO6FXmrPZ-jYWUeqGehC5IYGlZYDI_Vtk-q5oQg7PmLch3WQuIMmffGWwzC1TNs7c/s400/photo_10352_20080225-225x300.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5448665124765067890" style="display: block; margin-top: 0px; margin-right: auto; margin-bottom: 10px; margin-left: auto; text-align: center; cursor: pointer; width: 225px; height: 300px; " /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">"Savaş Sanatı" kitabını 3 kere okuduğumu hatta kitabın yazılışı esnasında danışmanlık hizmeti verdiğimi unutanlar olabilir. Büyük hata yaparlar söyleyeyim buradan! Okuyorsun biliyorum.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Nedense gergin bir post oldu! O yüzden her dinlediğimde sakinleştiğim bir şarkının linkini vererek noktalayayım bu postu. Daha önce linkini verdim mi bilmiyorum. Kulağınızın pasını alsın biraz!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><a href="http://fizy.com/s/1dlgs5"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">http://fizy.com/s/1dlgs5</span></a></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Tarsus'tan neşeli birşeyler yazarım belki. Hadi sağlıcakla kalın.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sevgiler ve saygılar.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Oturan Göbek</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:Verdana, sans-serif;font-size:100%;"><span class="Apple-style-span" style=" line-height: 18px; font-size:12px;"><br /></span></span></div>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-37315262652986268392010-03-06T12:05:00.000-08:002010-07-11T16:09:31.118-07:00Evde Haftasonu<span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">"Süper bir durum evde haftasonu! Onlarca kitap okudum çok entel bir adam oldum." desem de sen inanma. Uzun zamandan sonra evde bir haftasonu geçireyim dedim. Cenk geldi, diziler-filmler izlendi, mis gibi yemekler yapıldı yendi. Ama yine iki sayfa kitap okunmadı. Nedense içimdeki kitap okuma isteğini hala geri getirebilmiş değilim! Oysa okunmadık 3 kitap odamın ucra köşesinde beni beklemekte! Ne zaman okuyacağıma dair ise en ufak bir fikrim yok.<br /><br />The Grass Roots, The Fireballs, The Leaves! Böyle gruplar vardı eskiden! Bildiğin klasikleşmiş, bir an çok meşhur olmuş ama sonradan nesilden nesile aktarılamamış şarkılar var ya, işte onları yapanlardan bazıları bunlar. Vardır ya hani, böyle saçma sapan bir yerde sigara içerken şarkı kulağınıza çalınır "Vay anasını ne kadar güzel şarkıymış!" dediğiniz cinsten şarkılar bunlar. Yanlız dikkatimi çeken eskilerde adamlar herşeyi grup ismi olarak kullanabiliyorlarmış gerçekten! Ot kökleri, ateş topları, yapraklar... Önüne "the" konabilecek her kelime ile bir araya gelen her 4 kişi bir grup kurmuşlar neredeyse. O kadar bokunu çıkarmışlar ki olayın "The Band" diye grup var. "Acaba!" dedim "Bu işin boku Türkiye'de çıkarılsaydı?". Aklıma birkaç grup adı geliyor şu anda. Gerçekten önceden düşünülüp yazılmış değil bu gruplar bilakis bu post yazılırken attım;<br /><br />The Soğan Cücüğüs, Çatal and The Kaşıks, The Tantunis, The Overlokçus, The Thes, Hurşit Yenigün and The Passengers...<br /><br />Her özel isimle grup kurulmaz ki be kardeşim!<br /><br /></span><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1h064Pw10ZhInc64ypubqLZeBXER96Tfeu-tFFgkAWWYXav0hsO6P43AyxQQlqQ7XvOoJ7VDzeE5HteCvhEBOXWROZinges1NFhWd0ICvWtWkwjaSo2dbn4qc58Jdw4LIzKSR3v006NA/s1600-h/The+Grass+Roots1.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 319px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1h064Pw10ZhInc64ypubqLZeBXER96Tfeu-tFFgkAWWYXav0hsO6P43AyxQQlqQ7XvOoJ7VDzeE5HteCvhEBOXWROZinges1NFhWd0ICvWtWkwjaSo2dbn4qc58Jdw4LIzKSR3v006NA/s400/The+Grass+Roots1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5445693567905714514" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /><br />Bu grupları düşünürken aklıma bizim böyle mini birler çalışkan ikilerkenki dinlediğimiz şarkılar geldi. Şimdi biz birgün ilkokuldan mezun oluyoruz, kendin pişir kendin yeci gibi bir yerde (Tarsus Mobil Restoran) mezuniyet partisi veriliyor. Kimse tabii olayın ciddiyetinde değil! Ben yeşil bir şortla ve üzerine tişörtle gitmişim, ayağımda spor ayakkabı falan! O derece bir mezuniyet partisi. İşte maksat anneler-babalar bir araya gelsin, "Sınav nasıldı?" geyiği yapılsın. Ondan sonra sınıf öğretmenine ya kalem yada saat hediye verilsin. Neyse, bizim sınıf kızları (ki hiçbir kız grubu arasında bu kadar popüler olmadım) böyle gösteri tarzı birşey hazırlamışlar nedense? Sanki ilkokuldan mezun olduklarında Hollywood'a atılacaklar da oraya izlemeye gelen menajerlere falan kendilerini beğendirecekler! 1 hafta falan gizli saklı çalıştılar gösteriye. Lan işte parti bir başladı aman bir müzikler bir hengame. Çatır çatır kızlar piste çıkıp dizildiler. O zamanın meşhur şarkısı "8.15 Vapuru". Yonja Evcimik söylüyor ve idolü resmen kızların. Herkes dansçı olmak istiyor. Aman aman akıllara zarar! Böyle bir dans başladı kızlardan. Böyle koordine olmaya çalışan 10 tane beyinsiz alakasız hareketlerle bir ritim tutturmaya çalışıyorlar ama gittikçe sıçıyorlar. Sonra baktılar ki olmuyor, sırayla solo atmaya başladılar. Video olsa o zamanlar ve çeksen Youtube için kalıbımı basarım 4 milyar tık alır, trilyoner olursun! Çok miktarda ve çok çeşitde alkol ve ona benzer şeyler içtim ama şu yaşıma kadar midemin daha çok bulandığı bir zaman olmamıştı! Umarım olmaz! Şarkının salak sözlerini yazayım;<br /><br />Bu sabah 8:15 vapurunda<br />Onu gördüm karşımda<br />Dizlerimi titretti<br />Aşık oldum galiba<br />Yakışıklı babam gibi<br />Aşık oldum anam gibi<br />Nerden çıktı bu adam<br />Beyaz atlı prens gibi<br />Ah bir baksa<br />Uzunları yaksa<br />Bana demir atsa<br />Dillere destan olsa<br />Bu sevda<br />Aşık oldum galiba<br />Dillere dolansa<br />Destan olsa<br />Bu sevda<br /><br />"Ah bir baksa"ya kadar sorun yokta bu uzunları yakma olayını anlamıyorum! Neden uzunları yaksın ki? Yani saat 8.15 hava aydınlık! Neden uzunları yaksın? Ayrıca "uzunları yakmak" nasıl bir tabirdir. Ne anlatmaya çalışıyorsun Yonca? 95 senesini rezil ettin zaten, hala kafamı karıştırıyorsun. "Bana demir atsa" var birde. Ah o vapurdaki ben olacaktım o zamanlar hakkaten demir atardım sana. Kenardan köşeden böyle radyatör peteğini kopardığım gibi süratle kafana atardım. Rezil! Ulan ayrıca beyaz atlı prens diyorsun adam seninle birlikte karşıya vapurla geçiyor! Bu nasıl bir hayal gücü? Lan prens vapura biner mi lan? Bu ne naiflik? Vapura binen bir insan ne kadar prense benzeyebilir? Öldürüm seni, omurilik soğanına küçük darbelerle üstelik! Hayır, biz hiç vapura binmedik sanki!<br /><br />Ulan bu Yonca yetmezmiş gibi üstüne hemen Çıtır Kızlar-Bir Kaç İyi Adam geldi! Çok şikayet ederler ya "Darbe zamanı çok zordu!" diye, onu diyenler bana gelsinler ben bu zamanları anlatayım onlara. Sonra "Yok, darbe zamanı daha bir zordu!" desinlerde bademciklerini yumruklayayım!<br /><br />Neyse...<br /><br />Geçen gün ofisten aşağıya ineceğim sigara içmek için asansöre bindim. Bilmeyenlere ofisi anlatayım, bir apartmanın 6. katı. Apartman 8 katlı (Bu kadar alakasızda anlatılamaz herhalde). Asansöre bindim zemine bastım. Asansör yukarı çıktı, sekizinci kata! Kapı açıldı. Karşımda bugüne kadar gördüğüm en salak silüet. Silüet bile değil! Bir boka benzemeyen 30'lu yaşlarında bir dingil dediki "Yukarı mı çıkıyorsunuz?". Lan apartman 8 kat zaten, 8. kattasın! Bulunduğun yerden üst kata çıkan merdiven de yok! Neyin hesabındasın? Nereye çıkacam lan? Daha da çıksaydım yukarı! Saat 4'de melekler ve peygamberlerle toplantım var zaten, uygun olursa Barış Manço'da katılacak, doğru söylüyorsun ben yukarı çıkayım en iyisi! Dedim "Evet!". Kapattı kapıyı asansöre binmeden. Pat, asansör aşağıya indi! Hiç ses çıkarmadım bende! Kapının önünde sigara içmeye başladım apartman kapısının önünde. Benim dingilde asansörü tekrar çağırmış tabii. Bir baktım çıktı kapıdan böyle bana bakaraktan yürüdü gitti! "Kesin SMMM'dir!" diye geçirmeden edemedim içimden. Geberir inşallah beyinsiz herif!<br /><br />Şehrin getirdiği doğal sinirden, yukarıda bahsettiğim beyinsizlerin getirdiği doğal olmayan sinirden uzaklaşmak için bol bol müzik dinledim doğal olarak. Sıyrılan bir şarkıyı belirteyim de postu şarkısız noktalamayalım.<br /><br />http://fizy.com/s/1f9x4v<br /><br />Arkanıza yaslanıp dinleyin, rahatladığınızı hissetmezseniz Samatya'ya gidin! Daha ne yapabilirim ben bilmiyorum?<br /><br />Hadi kalın sağlıcakla!<br /><br />Oturan Göbek</span>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-56742370286657017472010-03-04T13:09:00.000-08:002010-07-11T16:09:42.174-07:00Yenilik mi var ne?<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiStFU-asE9UeXGla0LLl7OKZR_1Lqso3m4PLObSaDgNP-fSNpEpQ_woRlhgIqDbP_Tbl3pxZMLTs8-sUYCi9QsIszvx_J7Pkrw_NkM-djuhQGe3vtDjv3NPvH7J3Ts7CaPorB5u2knwkc/s1600-h/f%C4%B1r%C4%B1n.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiStFU-asE9UeXGla0LLl7OKZR_1Lqso3m4PLObSaDgNP-fSNpEpQ_woRlhgIqDbP_Tbl3pxZMLTs8-sUYCi9QsIszvx_J7Pkrw_NkM-djuhQGe3vtDjv3NPvH7J3Ts7CaPorB5u2knwkc/s400/f%C4%B1r%C4%B1n.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5444890240010312402" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br />Fırından yeni çıkmış simit misali yeni şablonum ile karşınızdayım. Eski formatdan baya farklı. Henüz tamamlayamadım, üzerinde çalışıyorum ama kısa bir özet geçebilirim sanırsam;<br /><br />Yeni şablonda eskisi ile aynı olan öğeler olmakla birlikte farklı oan öğeler de yer alyor. Muhteşem postlarım zaten duruyor. Listelerim vardı mesela onlar henüz gelmedi. Bettra'dan aldığım tatlı sert uyarı sonucunda listeleri günceledikten sonra tekrar ekleyeceğim.<br /><br />Biraz daha neşelendirmek için anket widget'ı ekledim. Bundan böyle salak sorularımla sizleri biraz daha neşelendirmee çalışacağım!<br /><br />Takip ettiğim bloglar ile birlikte internet sayfalarının da linklerini içeren bir widget var. Henüz tamamlanmadı tabii. Buraya konulmasının amacı ise yazmış olduğum sayfalar haricinde eğlenceli veya ilginç siteleri bana tavsiye etmeniz olacak.<br /><br />Biraz daha eğlence için "Car Flip" denen zevkli oyunu ekledim. Canınız sıkıldığında açın blogu oynayın. Gerçekten uğraştırıyor oyun ama zevkli işte ne yaparsın?<br /><br />Her posta resim koymam gerekecek bundan sonra yoksa blog www.gib.gov.tr gibi olacak!<br /><br />Değişikliğin hikayesine gelince </span><a href="http://specialnness.blogspot.com/"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">padawan</span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">'ın hevesi sonucu gerçekleşmiş olup, ne kadar teşekkür edinilse azdır. Kendisinin tasarım konusunda ki ince zevki linkteki şablonu oluşturmuştur. E maşallah!<br /><br />Ben bu yaz ayrılacağım işten. Bazı teklifler var. Ya onları değerlendireceğim yada teftiş kurulu peşinden koşup müfettiş olacağım. Buda bir diğer sıcak simit tarzında haberim olsun siz kullarıma! Bunca emeği, okunmuş onlarca makaleyi ve pek sevgilim KDV Kanunu'nu bir kenara bırakıp başka bir sektöre de el atabilirim. Bakacağız bakalım!<br /><br />Sıcak simit tadında haberler şimdilik bu kadar! Blog güncellemesini tamamladığım vakit daha bir anlamlı gelecek postlarda görüşmek üzere.<br /><br />Sevgiler ve saygılar.<br /><br />Oturan Göbek</span>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-59230952298117960432010-02-28T05:17:00.000-08:002010-07-11T16:09:52.461-07:00Ya sen ne diyorsun?<span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">- Gerçek bir sorunum olduğunu kabul ediyorum! Hem cinslerimin bana "Canım!" demesini sevmiyorum. Bazen dedem der mesela, o zaman da pek zevk almıyorum açıkcası. Dedemin 50 yıl önce askerlik yaptığı İstanbul maceraları içinse yeni bir blog açsam yeridir!<br /><br />- Fotoğrafçılara acıdım bugün nedense! Foto Kazım'lar, Foto Murat'lar ve Foto Veysi'ler! Çok sade isimleri var elemanların gerçekten! Diğer meslekler böyle mi? Doktor Murat Tonguç, Avukat Hakan Yılmaz veya Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişi Hikmet Görkem. Herbiri ünvanlarının ardına isim ve soyisimleri ile anılırken fotoğrafçılarda ünvan arkasına direkt isim kullanılıyor! Üstelik zaten kısa olan ünvanları birde yuvarlanıyor! Neden çok görüyorsak fotoğrafçı olan birisine tam ünvanı ile hitap etmeyi? İnsan oğlu gerçekten çok nankör kullarım! Böyle olmayın siz ama!<br /><br />- Efendiler, Star Wars'un tüm bölümlerini izleyenler fark edeceklerdir ki, Usta Yoda serinin son filmi olan "Return Of The Jedi"da, göründüğü diğer filmler olan ilk 3 filmde hareket ettiğinden daha hızlı hareket ediyor!<br /><br />- "Bucket List" isimli filmi izliyordum haftasonu. İki efsane buluşmuş filmde! Zaten aklıma o tarz filmi yapabilecek 5 kişi gelirdi herhalde an itibariyle ve onlardan ikisi filmde başroldeydiler. Jack Nicholson ve Morgan Freeman. Filmin konusu aslında basit gibi, yani en azından bana herkesin aklına gelir gibi geldi, hayatının son zamanlarında iki adam amansız hastalıklara yakalanıyorlar ve 6 ay ile 1 yıl arası ömürleri kalıyor. Bir liste yapıyorlar, ölmeden önce yapılacaklar listesi! Benim böyle bir listem yok şahsen! Ama yapacağım en kısa zamanda. Başka bir posta kalsın bu mevzu!<br /><br />- O-game oynuyordum gitti! Kaldırdılar mahkeme kararı ile. O kadar filo bastık, tüm evrenin en büyük filosu bende ama birşey yapamıyorum! Yazık günah değil mi bana?<br /><br />- Uzun zamandır güzel bir şiir okumadım. Kitaplara da ara verdim! Tek yaptığım okumak adına internet gazeteleri, bloglar ve yine vazgeçemediğim sevgim vergi mevzuatı. Makale, tebliğ ne çıkarsa okuyorum karşıma. İş hayatının normal akışında bunları kullanabileceğim imkanlar olmuyor pek ama arada sırada mali müşavirlere (!) muafiyet-istisna arasındaki farkları öğretmede kullanıyorum. Birşeyler okuyun artık lütfen! Benim için değil lan kendiniz için.<br /><br />- </span><a href="http://direnkknerid.blogspot.com/2010/02/okurlar-odaya-atmak.html"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Direnk</span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">'in yazısını okudum bugün! Tıkla git bak oradan! "Bu çocuk tam bir çılgın olmalı." diye geçirmedim değil içimden. Fakat şu anda ortak bir derdimiz olduğu da kesin, kitaplık seçimi. Pek nevi şahsına münhasır olan Direnk'in seçimleri daha bir ileri fizik ürünü gibi kaçarken ben daha sade ve portable modellere ilgi duyuyorum.<br /><br /></span><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEC1Sh0npQ3o_GDjJVOXo_D51n9KeSEMvFFmL2nIckFrcREN4gcaCkhvYel_6qSgBpSdNOuG5b8JnzLvJs1eBOmBqqa9QYr68D4D9g8192h6BVrLyOgPr7AkkkNV1td-WXRycq7KOdJEI/s1600-h/kitaplk.png"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 358px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEC1Sh0npQ3o_GDjJVOXo_D51n9KeSEMvFFmL2nIckFrcREN4gcaCkhvYel_6qSgBpSdNOuG5b8JnzLvJs1eBOmBqqa9QYr68D4D9g8192h6BVrLyOgPr7AkkkNV1td-WXRycq7KOdJEI/s400/kitaplk.png" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5444161260786847826" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSjxa_iXzXRwycAzTJNjaWDfPmkxWxWuWwMShAM2tGHA7bzSVSStNPgkeM7R0-VnulPawHxdoBS9xSxmDfme8pkm6WVcfLfUAdm7k0d7byO61vpQXCvTjZ3j7kcAYpv6qOffrS7PSp9CE/s1600-h/Kitapl%25C4%25B1k.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSjxa_iXzXRwycAzTJNjaWDfPmkxWxWuWwMShAM2tGHA7bzSVSStNPgkeM7R0-VnulPawHxdoBS9xSxmDfme8pkm6WVcfLfUAdm7k0d7byO61vpQXCvTjZ3j7kcAYpv6qOffrS7PSp9CE/s400/Kitapl%25C4%25B1k.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5444161182135923858" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br />- Ofis ortamının iyice boku çıktı artık. Demir alma vakti geliyor yavaştan. Tutarsız, fırsatçı ve bencil insanların olduğu yerde geçirilen her dakika insanın ömründen boşa gitmektedir sanırım. Yeni fırsatları değerlendirme zamanı, yeni yollara sapma zamanı geliyor. Fal gibi oldu lan! "Üç vakte kadar" geyiği olmadan üstelik! Ne ilginç blog benimki.<br /><br />- Çok fazla yazamadığım için "Günün Şarkısı" geyiğine girmeyeli de baya bir oldu. Önlem olsun diye </span><a href="http://fizy.com/s/16nlyv"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">belirsiz ama uzun olduğu bilinen bir sürenin şarkısı</span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> gelsin. Biraz idare eder en azından sizleri.<br /><br /><br />Zaman mevsim değişimi zamanı. Bahar sizleri aldatmasın, kısa bir süre kalın giyinmeye devam! Kedilere özellikle bu mevsimde biraz daha sabırlı yaklaşalım!<br /><br />Hadi ben kaçar yine!<br /><br />Sevgiler ve saygılar.<br /><br />Oturan Göbek</span>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-65799930536544492712010-02-23T05:53:00.001-08:002010-07-11T16:10:03.740-07:00Şehrin Kalbi!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQs21GameIE4m4DCz0Ov_OYjPlPTklC6oyYNMDSp-Qc8Rx80XSfqHv_2CrkP3b6CuMavESbtUh4mtVD7N37MehHtQbdwMgNmdmh4_EoP0FhG68pVaXXYne48w6Rv_bE1sGQ3iB6XXqJ0Q/s1600-h/eminonu.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 370px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQs21GameIE4m4DCz0Ov_OYjPlPTklC6oyYNMDSp-Qc8Rx80XSfqHv_2CrkP3b6CuMavESbtUh4mtVD7N37MehHtQbdwMgNmdmh4_EoP0FhG68pVaXXYne48w6Rv_bE1sGQ3iB6XXqJ0Q/s400/eminonu.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5444754642324410450" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><span class="Apple-style-span" style="color: rgb(72, 72, 72); line-height: 16px;font-size:13px;"><p><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">"İstanbul'un kalbi neresi Bay Göbek?" diye sorsalar bana, ne Taksim derim ne Kadıköy!</span></p><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Cuma ve pazar arka arkaya iki kere oraya gitmiş olmanın verdiği taze tecrübe ile konuşuyorum. Boru değil yani bu yazılanlar.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Merkezi olma konusunda sanırım üzerine yok. Beşeri yapı olarak ise her kesimden insanı bulmak mümkün. Çeşit desen çeşit, çeşit demesen yine çeşit! İlginç, enteresan bir yer bu Eminönü.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sokaklar eski tarz arnavut kaldırımı. Yürümesi çok zevkli. Esnaf kültürü kim ne derse desin İstanbul ortalamasının çok çok üstünde Anadolu esnaf kültürünün biraz daha pahalı fiyatlarla bezenmiş hali adeta. Esnafın içecek birşeyler teklif etmesi ne büyük bir ölçüt bilinemez!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Evden Eminönü'ne giderken çok zevkli bir yolculuk yapabileceğimi anladım. Haliç Vapur Hattı Eyüp'ten başlıyor, Sütlüce'den insanları alıyor. Tam o noktada vapura bende dahil oluyorum. Sütlüce-Ayvansaray-Hasköy-Fener-Kasımpaşa derken zig zaglar çizerekten Eminönü'ne varıyorsun. Vapur Üsküdar'a devam ediyor daha sonra. Hiç vapura binmedik mi? Bindik tabii ama bu nedense daha bir zevk veriyor. Vapurun ise deniz otobüsü kalitesinde ve içerisinde plazmalar içerecek kadar ev havasında olmasını, AKP'nin vapur istikametinden almış olduğu yüksek oy oranına bağlamadan edemiyor insan!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">İnsan bazen küçük şeyler ile çok mutlu olabiliyor. Buna önceki postlarda değinmiştim zaten! Anne baba ile yenilen balık ekmek mesela üstelik üzerinden çok uzun zaman geçtikten sonra bu eylem bu sefer Avrupa yakasında tekrarlanıyorsa, hayatda çok büyük yollar aşılmışsa daha da bir mutluluk veriyor bu insana. Ama en çok mutluluk veren ise anne ve babanın seninle o balık ekmeği yemekten aldığı zevki gözlerinde görmek, yüreğinle hissetmek! Ablanın TUS sınavının da içine etmeyi gerekli görmek.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Akbil ile hesap ödenen bir Dünya hayal ediyorum. Kredi kartının yerini pekala tutar derim ben. Üstelik çalışma felsefesi karttan daha mantıklı. Olan parayı yiyorsun ama yanında nakit taşımak zorunda yine değilsin. Faiz yok, risk yok. Daha bir mantıklı mı ne?</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Beni bilen bilir, şakayı yaparım kenara çekilirim. İnsanları izlerim. Kim ne tarz şakadan hoşlanır, kimin vereceği karşılık hangi şekildedir genel olarak bilirim. Ayı bir tarafım vardır genelde. Söylenmemesi gerekenleri söyler, yapılmaması gereken şakaları bazen yaparım. Çok güldüm, çok da güldürdüm. Bir tek insan grubunun daha doğrusu mesleğin şaka yapılırken beni gerdiğini fark ettim. Şakanın tam ortasında masaya servis yapmakta olan ve şakaya tanık olan garson grubu! Tüm masa gülse dahi onun tepkisi benim için çok önemlidir o anda. Gülerse sorun yok ama gülmez ise işte sorun o zaman başlar? "Acaba şakanın yarısını duymadı mı?" derim önce. Duyduğuna kanaat getirdiğim vakit "Adam nasıl benim şakamı beğenmez?" mantığıyla yollara vurasım gelir kendimi. Vardır ya hani servisini yapıp müşteri ile yakınlaşmayan garson modeli işte tam olarak bahsetmek istediğim model odur! Amiral sanki bana şaka beğenmiyor hıyar ağası.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Oda dekorasyonu zor bir mevzu! İnsanın ne ile rahat edebileceğine karar verememesi ise bambaşka bir inceleme konusu. Bu sebeptendir ki kitaplarım hala odamda duvara dayalı şekilde yerde yığılmış durumda ve fakat mutlak bir düzen içerisinde beklemektedir. </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">İş hayatını çözdüm sanırım. En azından kendi mesleğimi. Atılacak bir mail üzerine saatlerce düşünmek olarak tanımlanabilir! İtirazın mı var? Yamacıma gel öyle anlat!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Belim ağrımaya devam aynen. Geçecek gibi değil sanırım. Ameliyat olmak değil de orama burama garip aletlerin girecek olma riskidir beni endişelendiren. Bir de bunların üstüne günlük hayatın koşuşturmacaları eklenince işte o zaman belin ağrısı geçmiyor ve o garip aletlere her geçen gün bir adım daha yaklaşıyorum.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Tüm doktorlara sesleniyorum buradan; " Bu kilo ne? Bu kiloyu versek iyi olur?" tarzı şakalarla gelmeyin artık, bakın şakalar diyorum! Kilo vermem gerektiğini biliyorum! Korktuğum kilo verirsem başıma geleceklerdir bu kadar derim ben. Bir daha söyletmeyin bunu bana!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Daha ne yazayım!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Hadi görüşürüz.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Oturan Göbek</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Hayatın İçinden Gelen Edit:<br />Kilo vermem gerekliği doktorlardan taşıp halkın merkezine kadar yerleşmiş. Olmayan montu gören özel kuvvetlerden kııklı bir abi de bugün bunu belirtti ya kafasına edeyim ben onun!<br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><br /></div></span>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-13250677794265978292010-02-04T14:27:00.000-08:002010-07-11T16:10:11.637-07:00Kur Farklarının KDV Durumu<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWVxCuW8C10-YS7UHXoO2StR4UZriMwpwIbYJ69xCchWsvti_qdN2BbBICP7LOMSjJhTcIZIQMu_zfUxR3he-UbIZVQPTT2Bz6cA3rl6bmh65JkRon1Z5SedMBarGbkHywLbLhUJbNOoc/s1600-h/dolar.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 349px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWVxCuW8C10-YS7UHXoO2StR4UZriMwpwIbYJ69xCchWsvti_qdN2BbBICP7LOMSjJhTcIZIQMu_zfUxR3he-UbIZVQPTT2Bz6cA3rl6bmh65JkRon1Z5SedMBarGbkHywLbLhUJbNOoc/s400/dolar.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5444755424265303938" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Şaka lan şaka! Bunca zamandan sonra burada mesleki şakalarla böğrünüzü delmeyeceğim.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">*Her taksicinin ilginç bir hayat hikayesi olduğunu anladım. İlginç bir hikaye olmasa da, anlatılacak birşeyleri mutlaka var! Yeter ki doğru soruyu sorun!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">*Sürekli birşeylere açlık duymam sebebiyle ömrümün sonuna kadar karın tokluğuna çalışmayacağımı anladım. Çünkü o karın hiçbir zaman tok hissetmeyecek kendisini! O zaman çalışmak boşa!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">*İşten sonra eve gelindiğinde hissedilen o rahatlamanın değerini anladım! Meğer ne kadar uzun zamandır hissetmemişim.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">*İnsan hayallerinin baya bir ötesinde, hiperuzay seviyesinde içli köfte yiyebildiğimi ve her yediğim her içli köftenin bana bir öncekinden daha çok zevk vereceğini anladım.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">*Herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda, herhangi bir olay veya kişiye saplanıp kalmanın anlamsızlığını anladım. Evet biraz geç anladım!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">*Bir oturuşta 15 tantuni yiyebilen bendenizin, Mersin yemek sektörünün bel kemiği olduğumu anladım. Sanırım memlekete daha çok gitmeliyim!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">*Canlı müziğin her türlüsünün, cansız olanından daha güzel olduğunu anladım. Mesela Hakkı Bulut'u canlı dinlemek, Dream Theater'ı kayıt olarak dinlemekten daha güzel. Bu olay sadece Nihat Doğan'da bir istisna özelliği taşıyor. Onu dinlemek hiç ama hiç caiz değil!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">*Mesela sevdicekleri uzun süre görmediğin zaman kendini buzdolabından yeni çıkmış 1 haftalık lahana turşusu gibi hissettiğini anladım. Hani vardır ya onun böyle bir pamuk helvamsı yapısı, işte ondan bahsediyorum! </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">*Milli takım mantığını sevmediğimi anladım. Vardır ya hani "A Milli" basket-futbol takımları ve türevleri işte onlar! Haberlerde çıkıyor hep "A Milli bilmem ne takımı bilmem nerede maç yaptı!". E ben yokum ki o maçların yapıldığında nasıl A Milli takım bu?</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">*"-En uzun minibüs hattı hangisidir?</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> -Kartal Tibet!"</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> tarzı bokum şakaları beğendiğimi anladım!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Şimdilik bu kadar anladım!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Oturan Göbek</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><br /></div></div>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-67982171256331362532010-01-23T04:24:00.000-08:002010-07-11T16:10:22.184-07:00Hava Koşullarına Dair Alternatif Bakış<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxQrR5sV5PQQGUmB8jh9cJS6pCC-rDsWsyDUy6UIvxkskhrH5q17LQsjTSKbGfzBCFzNgLgaCJk9grs2SC9j0F7TXUim2ksscgCz2QV5egO4KL8iHu7qCCIj5qVIXEkWhg53rBRA0si1E/s1600-h/6568_kar_111.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxQrR5sV5PQQGUmB8jh9cJS6pCC-rDsWsyDUy6UIvxkskhrH5q17LQsjTSKbGfzBCFzNgLgaCJk9grs2SC9j0F7TXUim2ksscgCz2QV5egO4KL8iHu7qCCIj5qVIXEkWhg53rBRA0si1E/s400/6568_kar_111.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5444757499177830210" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br />Şu anda karşı kıyıya bakıyorumda evden, her taraf bembeyaz tabii, en çok sevdiğim havanın bu tarz hava olduğuna karar verdim nedense?<br /><br />İlerisi sürekli beyaz! Beyaz güzel bir renk! O zaman bu hava da güzel! İlerisi görünmüyor tabii, ne çıkacağı belli olmuyor karşısına insanın ama yinede beyaz! Karşına çıkanda en kötü ihtimal beyaz olacaktır ilerlemen koşuluyla. İyi hissettirdi beni birden. Yerler kaygan ama önlemini alabiliyorsun en azından.<br /><br />Sisli hava ise tam tersi etki yaratıyor. Ne siyah ne de beyaz! İkisinin ortası bir durum! Ne çıkacağı belli olmaz! Mesela çift yönlü bir yolda sis altında gittiğinizi hayal edin. Karşıdan bir ışık geliyor ama o ışık görüş mesafesine girmeden, ki artık birşeyler yapmak için çok geç kalmışsınızdır, onun ne olduğunu bilemezsiniz. Önlemde alamazsınız. İşte bu yüzden biz ileri sürüş teknikleri uzmanları olarak genç padawanlarımıza en çok sisli havada dikkat etmelerini öneririz!<br /><br />Bir de tabii ölümüne fırtına, yağmur, sis gibi etkenlerin bir arada olduğu o boktan hava durumları var! Çıkmamak lazım o zaman işte dışarı. Oturmak lazım sakince bir köşede.<br /><br />Bence en kötüsü sisli hava! Diğer ikisinde yapabileceğin birşeyler var çünkü kendi çapında da olsa. Ama sisli hava biraz piyango gibi geliyor, tombala misali! Torbadan ne çıkarsa artık. Dikkat etmek lazım!<br /><br />Tüm bunlara rağmen bakıyorum şöyle kendi hayatıma ve etrafımdakilerin hayatına, o kadar riskli iken sisli havalarda dolanmayı seviyoruz yine! Zamanımızı o şekilde harcıyoruz, sonra şikayet ediyoruz.<br /><br />Gerçekten bazen çok mantıksızlaşıyoruz.<br /><br />Oturan Göbek</span>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-82050416006695020202010-01-23T02:17:00.000-08:002010-07-11T16:10:29.769-07:00Quote #7 - Kara Dair<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgs6NKIlmGZKm2_baiEVmZoY_srQ6g_v5xMqkVImY4P7ynh5hRm40byjfAKp7yUqti_uYbbChmPtEYG9o36xw93FSBXOifr-T99zdMQlztGuMy5nGjmnI4NGgRO6VststeWAEevLgc3kik/s1600-h/orhaveli.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 264px; height: 393px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgs6NKIlmGZKm2_baiEVmZoY_srQ6g_v5xMqkVImY4P7ynh5hRm40byjfAKp7yUqti_uYbbChmPtEYG9o36xw93FSBXOifr-T99zdMQlztGuMy5nGjmnI4NGgRO6VststeWAEevLgc3kik/s400/orhaveli.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5444758150951573682" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br />Her tarafın kar olması sebebiyle bir quoteda bu konuya ilişkin gelsin. Orhan Veli Kanık yazmış ama gerçekten o yazmış. İnanması güç olabilir lakin!<br /><br />"Uludağda karı düşünüyorum karı<br />Donları çözülmüş karı<br />Masamda buz gibi biram<br />Hani ya rakım<br />Herkesin elinde ski kayıyor<br />Benimki kırık<br />Benim adım Orhan Veli Kanık<br />Yüreği yanık..."<br /><br />Sevgiler ve saygılar.<br /><br />Oturan Göbek</span>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-74263697125421210362010-01-18T18:10:00.000-08:002010-07-11T16:10:39.631-07:00Insomnia - Bir de Geçenler<span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Yıllardır şarkısını dinleyip o bar senin bu bar benim gezmişiz, o kız senin bu kız benim asılmışız, Mersin yazlık delikanlılarından bir gram eksiğimiz olmaksızın elimizde sigara, diğer elimizde bira ellere havaya yapmışızdır!</span><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">O çirkin zencinin söylediğimi desem yoksa bilgisayarda empoze ettiğimi desem karar veremedim bir türlü! Tek karar verdiğim şey zencinin gerçekten çok çirkin olduğu ve hakkaten bir faithless, tabiri caiz ise kader kurbanı veya kadersiz olduğudur!<br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Ya mesela durduk yere uyku tutmamasının bir açıklaması bulunsun artık! Gerçekten yeter.</span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Şu post sabah 4'te son kez kayıt edilip, ofise gelindiği vakit tamamlanıyorsa buna bir açıklama getirilsin! Her boku açıklamaktan hiçbir zaman çekinmemiş olan İsviçre'li Bilim Adamları sıkıyorsa bunu araştırmaya girişsinler. Zaten heryerde benden kaçıyorlar!</span></div><div></div><div> </div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">O değilde hakkaten ya! Çok duyduk ama aranızda hiç isviçreli bir bilim adamı ile tanışan var mı? İsviçreli tanımışsınızdır ama birde bilim adamı olanı tanıdınız mı bunlardan? Mesela nedir bunları bu kadar meşhur yapan? CERN desem, o değil ya! Onunla meşhur olmadılar. Adamlar hergün çıkıp sağlıkla ilgili ahkam kesiyorlar, en meşhur bilim merkezleri yıllardır dünyayı neredeyse yok edecek olan deney ile ön planda. Başka birşey var usta bu isviçreli bilim adamlarında! Birisi bunu bana açıklasın.<br /><br /></span><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBimXz-pJsQhDlVrLxIzdmVkp2AnnrVg7vOQnfWsZzcBZWBkFNEsFtM6gro_IdnRG0Hfb3ESfqf8M3sH43x7hw35H95wKq_h8nKowzBtL219tpWOq0-E623fCm3Bmw6IEoCNczM6NTF3M/s1600-h/Insomnia.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 385px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBimXz-pJsQhDlVrLxIzdmVkp2AnnrVg7vOQnfWsZzcBZWBkFNEsFtM6gro_IdnRG0Hfb3ESfqf8M3sH43x7hw35H95wKq_h8nKowzBtL219tpWOq0-E623fCm3Bmw6IEoCNczM6NTF3M/s400/Insomnia.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5444901573017592658" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br />Uzun zamandır yazmadığımı fark ettim. Aslında pek uzun değil ama nedense bana uzun geldi. Mesela R. ve Pındık ile de aslında pek uzun zamandır değil ama bana göre uzun olan bir zamandır görüşemedik. Keza Z. ile de görüşemedik. Özledim lan!</span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Geçen gün tesisatçı çağırdım yeni eve. Adam son zamanlarda duyduğum en iddialı cümleyi kurdu! Böyle usta ve hani iyi tesisatçılardandı ama hakkaten iyi olanlardan. Fakat bu cümleyi yazmadan geçemem!</span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Tesisatçı dedi ki; "Bizim meslek dünyanın en önemli 3. veya 4. mesleği! Neden biliyor musun?"</span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Burada bir ara verip "Neden biliyor musun?" sorusuna dikkat çekmek gerekli. Ya o nasıl bir sorudur, nasıl bir kurt kapanıdır, karşı tarafa kurulan bir bubi tuzağıdır!</span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">İki olasılık var burada; ya "Evet, biliyorum!" diyip konuyu sen açıklayacaksın, ki açıklamama şansın kalmıyor bu noktada yada "Hayır, bilmiyorum!" diyip karşı tarafın vicdanına bırakacaksın kendini. İddia ediyorum hiçbir türk Ankara Savaşı'ndan bu yana bu denli aciz duruma düşmemiştir. O hikaye, tesisatçının mesleğinin önemine dair tezi mutlak ve kati suretle dinlenecen usta! Çok kötü bir durum, çok kötü!</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></div><div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Neyse daha fazla uzatmayayım bu konuyu, tesisatçının tezini direkt kendi ağzından aktarayım;</span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">"Abi şimdi sen mesela evlendin! Kimseya yatak odanı gösterir misin? Göstermezsin. İşte ben hergün onlarca ev geziyorum ve işim icab ederse insanların yatak odalarına dahi giriyorum. Yani bir nevi insanlar yatak odalarını bana emanet ediyorlar. Bu güven işi abi! Bu güveni ben boşa çıkaramam. İşte bizim meslek bu yüzden önemli!"</span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Şimdi aslında laf iddialı ama pratiğe döktüğün zamanda hani bir gerçeklik payı var! Gerçekten bizde öyle yani evlenene kadar yatak odasına, yani bekar adamın yatak odasına herkes girebilirken, evlendikten sonra o yatak odasına kimsenin girmesini istemiyoruz. Neden olabilir lan acaba bu? Bak bu başlı başına sosyal bir inceleme konusu edilsin mesela. İsviçreli, yok bunu Filipinlerli bilim adamları araştırsın bak!<br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Bak bunu yazdım aklıma ne geldi; acaba Filipinlerde yaşayan adama ne denir? "Filipin" mi yoksa "Filipinlerli" mi? Mesela bunun ingilizcesi "Philipinish" mi yoksa iki tane mi "n" kullanılıyor?</span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><div></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Olum yeni evim çok güzel lan! En yakın zamanda, annemler gitmeden içli köfte partisi ayarlıcam inşallah tabii denetimler izin verirse, bahar döneminin ilk mangalar partisini de balkonumda yapmayı buradan siz kullarıma açık seçik teklif ediyorum! Tabii bunlar hep ayarlanması gereken şeyler! Ev hediyesi almadan gelenleri de içli köfte niyetine yerim demedi demeyin! Bunu itiraf edecek kadar da, evet karaktersizim!</span></div><div> </div><div> </div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Akşamları böyle jazz, blues falan dinliyorum mesela çok iyi oluyor. John Lee Hooker ne kadar güzel değil mi? Mesela bunu dinliyeceğim ben sürekli ama hiçbir zaman bunu CV'me yazmayacağım, sizde dinliyorsanız yazmayın. Ne kadar ezik lan! CV'de hobiler yazıyor, bizim oğlan "Jazz müzik dinlemek!" diye yapıştırıyor! Çok var lan böyle ezik, yapmayın bunu. Etiket değil bu zevk sadece!</span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><p><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Öyle işte. Şimdi uykulu şekilde denetime gidiyorum. Hayırlara vesile olsun!</span></p><p><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sevgiler ve saygılar.</span></p><p><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Oturan Göbek<br /></span></p><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span><br /><div></div></div>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-54305401755587039892010-01-11T16:28:00.000-08:002010-07-11T16:10:49.557-07:00Garip Huylar Serisi #5<span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Gün boyu hiçbir şekilde yardım etmeye tenezzül dahi etmeden günü geçirdikten sonra, yardım edilecek insanın da yardımına tenezzül etmeyeceğini ve hatta bariz şekilde istemediğini bilerek, sadece ve sadece bir zorunluluğun ortaya çıkması sebebiyle karşı tarafa yardım etmek, istemeden ve gönülsüzce, içten içe bir düşmanlık ve sinir ile, zor olsa gerek!<br /><br />Üstelik bunu insanın doğasında varmışcasına rahatlıkla yapmak!<br /><br />Bunu yaşayan insanlar var! Arada sırada hepimize olur ama sürekli yaşayan insanlar var. Bir ömrün böyle geçeceğini bilmek ise insana daha fazla koyar sanırım!<br /><br />Yazık!<br /><br />Kendisinin kölesi olmak! Ne yazık!<br /><br />Sevgiler ve saygılar.<br /><br />Oturan Göbek<br /><br />Not: Hamlet'den gelsin;<br /><br /></span><span style="font-style: italic;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">"Do you think i am easier to be played on than a pipe?"</span></span>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-86781296833289348172010-01-11T15:36:00.000-08:002010-07-11T16:10:59.097-07:00Halaysan Yandın Bu Dünya'da Be Bebek!<span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">5 kişiye sordum! Biliyorum beklenen bir ankete katılım sayısı değil ama değer verdiğim düşünceleri olan kişiler olunca, soruyu yönelttiklerim, en kalabalık anketden daha net fikirler kazandırdılar bana.<br /><br />Karar:<br /><br />Yüce Türk Milleti adına;<br /><br />Gereği düşünüldü.<br /><br />1-) Türk kadınlarının "hala" sıfatı taşıyan kısmı üzerinde yapılan inceleme sonucunda, belirli bir yaş aralığından sonra (iyi niyetli bir tahmin ile 50) bu cins kadınların Piggy karakteri olmayı engelleyemeyeceğine,<br /><br /></span><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihXt1apwNodDvGGjvtq0sGhzhbheisxtheK0hkF1GR5a8ZbZwIAPl5kPV_VBhnYLNfuJ9G2pPur-XGGbTCYmE2EF5ZZvM46JZcfZsK59V0yM-QER2cJSla1tRCWyJxTwWpJuz4oMJKJOI/s1600-h/piggy.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 331px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihXt1apwNodDvGGjvtq0sGhzhbheisxtheK0hkF1GR5a8ZbZwIAPl5kPV_VBhnYLNfuJ9G2pPur-XGGbTCYmE2EF5ZZvM46JZcfZsK59V0yM-QER2cJSla1tRCWyJxTwWpJuz4oMJKJOI/s400/piggy.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425639616869757458" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br />2-) Öngörülen bu durumun emsaller ele alınarak kesin bir gerçek olarak kabul edildiğine ve bunun önüne geçilemez bir durum olduğuna;<br /><br /></span><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIrnWVcWd6jGUngJgH5YEKdxHfTGVaF7hRRMOOL22kbP3n9oFxM3ELchUgtb_CFezALfid0oCf6wHJmDCk6g698jT3HwzGwKKoPRy34zARJnumlxs25xQMMNz4GSQwWJB8MFiIIybBKxw/s1600-h/dilber-hala_avrupa-yakasi.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 291px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIrnWVcWd6jGUngJgH5YEKdxHfTGVaF7hRRMOOL22kbP3n9oFxM3ELchUgtb_CFezALfid0oCf6wHJmDCk6g698jT3HwzGwKKoPRy34zARJnumlxs25xQMMNz4GSQwWJB8MFiIIybBKxw/s400/dilber-hala_avrupa-yakasi.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425639798049544338" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhU7KqFbRxzO0jKxD8KachR7AZnW7JRfkRZ6lXbKOdzTBsONeSK2a3ZQ-lmAX4dN1p-8fNPrL_YaEzGEVhxAmNrT4hSXN_t_pspp9aqfR44r0lyHsUrZ_zieFJBEmttRtsHrDgWx_4zs9A/s1600-h/Miss-Piggy-1.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 267px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhU7KqFbRxzO0jKxD8KachR7AZnW7JRfkRZ6lXbKOdzTBsONeSK2a3ZQ-lmAX4dN1p-8fNPrL_YaEzGEVhxAmNrT4hSXN_t_pspp9aqfR44r0lyHsUrZ_zieFJBEmttRtsHrDgWx_4zs9A/s400/Miss-Piggy-1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425640388648304482" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br />3-) Piggy olmanın özellikle düğün, nişan, kına tarzı olaylarda şık olduğu zannedilen ve fakat olmayan kıyafetler ile kuaför sonrası assolist saçları ile ortaya çıktığına;<br /><br /></span><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7Qy0y-P3G9mfwzzbO8rOKKOdnSjYEQ7zgQC8LkYxa9rx7gfhMxrB4qZdM1uksmZZpY1lYAMTPlo7J6iLZTracSriTmmP6ga0L1q6kS7-L16dtwdmiAmei0VFhyT-2dpSJAfjH0VlH7P8/s1600-h/miss-piggy.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 299px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7Qy0y-P3G9mfwzzbO8rOKKOdnSjYEQ7zgQC8LkYxa9rx7gfhMxrB4qZdM1uksmZZpY1lYAMTPlo7J6iLZTracSriTmmP6ga0L1q6kS7-L16dtwdmiAmei0VFhyT-2dpSJAfjH0VlH7P8/s400/miss-piggy.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425639956105999714" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">4-) İnsanın nasıl annesini veya babasını seçememesi gibi, halasını da seçemeyeceği ve dolayısıyla halasının piggyleşmesinden şikayetçi olamayacağına,<br /><br />5-) Teyzelerin durumdan muaf tutulduğuna ve hiçbir teyzenin piggye benzetilemeyeceğine,<br /><br />12.01.2010 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.<br /><br />Kamuoyuna duyurulur.<br /><br />Sevgiler ve saygılar.<br /><br />Oturan Göbek</span>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7691895205526944904.post-67805525769760715302010-01-10T11:37:00.000-08:002010-07-11T16:11:06.439-07:00Cihangir'den Sütlüce'ye!<span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Fatih TUS amaçlı olarak Isparta'ya geri dönünce Cihangir chill-out modundan daha bir chill-out modunda olacak Sütlüce taraflarında evimizi an itibariyle tutmuş bulunuyor. Artık ablam ile Haliç manzarasında, dublex çatı katı evimizde İstanbul hayatına devam edeceğiz.<br /><br />Cihangir'deki mevcut evi gelip görenler bilir! Verilen kira-marjinal fayda oranında biraz etkisiz kalıyordu! Sadece mekana para vermek ise bazı soru işaretlerine sebep oluyordu kafalarda. Bu sorunu çözmüş olduk böylece.<br /><br />Dublex çatı katının üst katını normal olarak ben kaptım! Ablama ne kadar teşekkür etsem azdır. Geniş bir balkon, Haliç manzarasına bakıyor. Haftasonu kahvaltıları müzik ve birkaç kitap veyahut dergi ile süslediğim vakit, benden kıralı olmayacak eminim. "kıral" dedim çünkü normal krallardan daha mutlu bir insan olacağım diye düşünüyorum. Bunu da, lütfen türk dili ve edebiyatına bir armağanım olarak not alalım. Yaz kızım!<br /><br />Konuya ilişkin özet cümlem ve mantıksal açıklamam şu şekilde gelişti;<br /><br />Daha pahalı, daha küçük ve daha kötü manzaralı bir evden daha büyük, daha ucuz ve daha iyi manzaralı bir eve taşınan bir insan, çok akıllı bir insandır!<br /><br />Dinleyin, dinleyin beni ey ölümlüler! Taşının hemen, çok güzel evler var etrafta taşının.<br /><br />Hangi ölümlü kendi kendine "Acaba bu paraya daha güzel bir eve çıkabilir miyim?" soruyorsa, benden danışmanlık alsın ve Haliç civarına taşınmayı düşünsün.<br /><br />İşte yeni evin manzarası!<br /><br /></span><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhp5QQZGZ6Y9Ny4XyJ9TOXI6Mmw5wxmaPMj9aasKpIhDoQuO6nfroKgVp5olSh68h04CblYbz87-JxjC9973AdGKJk7QtwwVqL1_nqDXORUJlZCg-BXK2azFltef6_Zxk07SEPmbeZowUg/s1600-h/5145887_7b5.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhp5QQZGZ6Y9Ny4XyJ9TOXI6Mmw5wxmaPMj9aasKpIhDoQuO6nfroKgVp5olSh68h04CblYbz87-JxjC9973AdGKJk7QtwwVqL1_nqDXORUJlZCg-BXK2azFltef6_Zxk07SEPmbeZowUg/s400/5145887_7b5.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425206723449699970" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8n7yHPyOB7lyCtUaLwUIhkkRVyEkJlPK-uMEP7C5-FlQWUcrMThTbKDbDxO8JPhOV5CCu8nbLpAsyhhLITMg9hyphenhyphenMxVG5JpfCRaiVkVCkG7AjfWYcBawLRbZQVtKsBYXi1a2Ymq9AizQw/s1600-h/big_5145887_l2y.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8n7yHPyOB7lyCtUaLwUIhkkRVyEkJlPK-uMEP7C5-FlQWUcrMThTbKDbDxO8JPhOV5CCu8nbLpAsyhhLITMg9hyphenhyphenMxVG5JpfCRaiVkVCkG7AjfWYcBawLRbZQVtKsBYXi1a2Ymq9AizQw/s400/big_5145887_l2y.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425207538662854978" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjs3tKULAaij4qKRpn6_qJDBDmlwhvhRIJ62YFfwSrYnAOtCYLHLCZpGYEyF-rFPCT6upPCO3Mr4OfC-KYl6Q4Iq3A9tMO0zLI43o6gJpH0S6OAbffVetiCKVaAo2quUkn1GbpMp0_5EYE/s1600-h/big_5145887_ggb.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjs3tKULAaij4qKRpn6_qJDBDmlwhvhRIJ62YFfwSrYnAOtCYLHLCZpGYEyF-rFPCT6upPCO3Mr4OfC-KYl6Q4Iq3A9tMO0zLI43o6gJpH0S6OAbffVetiCKVaAo2quUkn1GbpMp0_5EYE/s400/big_5145887_ggb.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425207351381156642" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlU54xe8gI0KLCd0q404iICzIlMGAoYnpQR0UybMwbq3nAW8HjKE9JBJ2dPLmfWBlzTcAl0uQ3kvJRVw0OezTMc9NFRsGLgSlAdQZQxCnka8EbZgiIUCwBb2tnaUZoYwa4Cve4lYoIcvo/s1600-h/big_5145887_in9.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlU54xe8gI0KLCd0q404iICzIlMGAoYnpQR0UybMwbq3nAW8HjKE9JBJ2dPLmfWBlzTcAl0uQ3kvJRVw0OezTMc9NFRsGLgSlAdQZQxCnka8EbZgiIUCwBb2tnaUZoYwa4Cve4lYoIcvo/s400/big_5145887_in9.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425207695770274498" border="0" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br />Evin içini de bireysel mangal davetlerimde görebileceksiniz. Hadi şimdi kendinize dikkat edin kullarım!<br /><br />Cihangir kapatıyor!<br /><br />Sevgiler ve saygılar.<br /><br />Oturan Göbek</span>İlmi İle Amil Kişihttp://www.blogger.com/profile/02751638158945895141noreply@blogger.com0