"Süper bir durum evde haftasonu! Onlarca kitap okudum çok entel bir adam oldum." desem de sen inanma. Uzun zamandan sonra evde bir haftasonu geçireyim dedim. Cenk geldi, diziler-filmler izlendi, mis gibi yemekler yapıldı yendi. Ama yine iki sayfa kitap okunmadı. Nedense içimdeki kitap okuma isteğini hala geri getirebilmiş değilim! Oysa okunmadık 3 kitap odamın ucra köşesinde beni beklemekte! Ne zaman okuyacağıma dair ise en ufak bir fikrim yok.
The Grass Roots, The Fireballs, The Leaves! Böyle gruplar vardı eskiden! Bildiğin klasikleşmiş, bir an çok meşhur olmuş ama sonradan nesilden nesile aktarılamamış şarkılar var ya, işte onları yapanlardan bazıları bunlar. Vardır ya hani, böyle saçma sapan bir yerde sigara içerken şarkı kulağınıza çalınır "Vay anasını ne kadar güzel şarkıymış!" dediğiniz cinsten şarkılar bunlar. Yanlız dikkatimi çeken eskilerde adamlar herşeyi grup ismi olarak kullanabiliyorlarmış gerçekten! Ot kökleri, ateş topları, yapraklar... Önüne "the" konabilecek her kelime ile bir araya gelen her 4 kişi bir grup kurmuşlar neredeyse. O kadar bokunu çıkarmışlar ki olayın "The Band" diye grup var. "Acaba!" dedim "Bu işin boku Türkiye'de çıkarılsaydı?". Aklıma birkaç grup adı geliyor şu anda. Gerçekten önceden düşünülüp yazılmış değil bu gruplar bilakis bu post yazılırken attım;
The Soğan Cücüğüs, Çatal and The Kaşıks, The Tantunis, The Overlokçus, The Thes, Hurşit Yenigün and The Passengers...
Her özel isimle grup kurulmaz ki be kardeşim!
Bu grupları düşünürken aklıma bizim böyle mini birler çalışkan ikilerkenki dinlediğimiz şarkılar geldi. Şimdi biz birgün ilkokuldan mezun oluyoruz, kendin pişir kendin yeci gibi bir yerde (Tarsus Mobil Restoran) mezuniyet partisi veriliyor. Kimse tabii olayın ciddiyetinde değil! Ben yeşil bir şortla ve üzerine tişörtle gitmişim, ayağımda spor ayakkabı falan! O derece bir mezuniyet partisi. İşte maksat anneler-babalar bir araya gelsin, "Sınav nasıldı?" geyiği yapılsın. Ondan sonra sınıf öğretmenine ya kalem yada saat hediye verilsin. Neyse, bizim sınıf kızları (ki hiçbir kız grubu arasında bu kadar popüler olmadım) böyle gösteri tarzı birşey hazırlamışlar nedense? Sanki ilkokuldan mezun olduklarında Hollywood'a atılacaklar da oraya izlemeye gelen menajerlere falan kendilerini beğendirecekler! 1 hafta falan gizli saklı çalıştılar gösteriye. Lan işte parti bir başladı aman bir müzikler bir hengame. Çatır çatır kızlar piste çıkıp dizildiler. O zamanın meşhur şarkısı "8.15 Vapuru". Yonja Evcimik söylüyor ve idolü resmen kızların. Herkes dansçı olmak istiyor. Aman aman akıllara zarar! Böyle bir dans başladı kızlardan. Böyle koordine olmaya çalışan 10 tane beyinsiz alakasız hareketlerle bir ritim tutturmaya çalışıyorlar ama gittikçe sıçıyorlar. Sonra baktılar ki olmuyor, sırayla solo atmaya başladılar. Video olsa o zamanlar ve çeksen Youtube için kalıbımı basarım 4 milyar tık alır, trilyoner olursun! Çok miktarda ve çok çeşitde alkol ve ona benzer şeyler içtim ama şu yaşıma kadar midemin daha çok bulandığı bir zaman olmamıştı! Umarım olmaz! Şarkının salak sözlerini yazayım;
Bu sabah 8:15 vapurunda
Onu gördüm karşımda
Dizlerimi titretti
Aşık oldum galiba
Yakışıklı babam gibi
Aşık oldum anam gibi
Nerden çıktı bu adam
Beyaz atlı prens gibi
Ah bir baksa
Uzunları yaksa
Bana demir atsa
Dillere destan olsa
Bu sevda
Aşık oldum galiba
Dillere dolansa
Destan olsa
Bu sevda
"Ah bir baksa"ya kadar sorun yokta bu uzunları yakma olayını anlamıyorum! Neden uzunları yaksın ki? Yani saat 8.15 hava aydınlık! Neden uzunları yaksın? Ayrıca "uzunları yakmak" nasıl bir tabirdir. Ne anlatmaya çalışıyorsun Yonca? 95 senesini rezil ettin zaten, hala kafamı karıştırıyorsun. "Bana demir atsa" var birde. Ah o vapurdaki ben olacaktım o zamanlar hakkaten demir atardım sana. Kenardan köşeden böyle radyatör peteğini kopardığım gibi süratle kafana atardım. Rezil! Ulan ayrıca beyaz atlı prens diyorsun adam seninle birlikte karşıya vapurla geçiyor! Bu nasıl bir hayal gücü? Lan prens vapura biner mi lan? Bu ne naiflik? Vapura binen bir insan ne kadar prense benzeyebilir? Öldürüm seni, omurilik soğanına küçük darbelerle üstelik! Hayır, biz hiç vapura binmedik sanki!
Ulan bu Yonca yetmezmiş gibi üstüne hemen Çıtır Kızlar-Bir Kaç İyi Adam geldi! Çok şikayet ederler ya "Darbe zamanı çok zordu!" diye, onu diyenler bana gelsinler ben bu zamanları anlatayım onlara. Sonra "Yok, darbe zamanı daha bir zordu!" desinlerde bademciklerini yumruklayayım!
Neyse...
Geçen gün ofisten aşağıya ineceğim sigara içmek için asansöre bindim. Bilmeyenlere ofisi anlatayım, bir apartmanın 6. katı. Apartman 8 katlı (Bu kadar alakasızda anlatılamaz herhalde). Asansöre bindim zemine bastım. Asansör yukarı çıktı, sekizinci kata! Kapı açıldı. Karşımda bugüne kadar gördüğüm en salak silüet. Silüet bile değil! Bir boka benzemeyen 30'lu yaşlarında bir dingil dediki "Yukarı mı çıkıyorsunuz?". Lan apartman 8 kat zaten, 8. kattasın! Bulunduğun yerden üst kata çıkan merdiven de yok! Neyin hesabındasın? Nereye çıkacam lan? Daha da çıksaydım yukarı! Saat 4'de melekler ve peygamberlerle toplantım var zaten, uygun olursa Barış Manço'da katılacak, doğru söylüyorsun ben yukarı çıkayım en iyisi! Dedim "Evet!". Kapattı kapıyı asansöre binmeden. Pat, asansör aşağıya indi! Hiç ses çıkarmadım bende! Kapının önünde sigara içmeye başladım apartman kapısının önünde. Benim dingilde asansörü tekrar çağırmış tabii. Bir baktım çıktı kapıdan böyle bana bakaraktan yürüdü gitti! "Kesin SMMM'dir!" diye geçirmeden edemedim içimden. Geberir inşallah beyinsiz herif!
Şehrin getirdiği doğal sinirden, yukarıda bahsettiğim beyinsizlerin getirdiği doğal olmayan sinirden uzaklaşmak için bol bol müzik dinledim doğal olarak. Sıyrılan bir şarkıyı belirteyim de postu şarkısız noktalamayalım.
http://fizy.com/s/1f9x4v
Arkanıza yaslanıp dinleyin, rahatladığınızı hissetmezseniz Samatya'ya gidin! Daha ne yapabilirim ben bilmiyorum?
Hadi kalın sağlıcakla!
Oturan Göbek
🌱🌸 Poema Budista 🌺🌿
5 yıl önce