Genelde sabahtan öğlene kadar dershane olurdu. Bazen annemin teşviki ile akşama kadar dışarıda takılırdım. O zamanlar counter-strike çok modaydı. 4’ün 6’sını alıp çatıya çıkıp, kapıdan her çıkanı indiren yavşak tiplerdendim. Nick olarak ise hala sebebini anlamadığım bir şekilde yıllarca “Kıro” kullanmışımdır. Memlekette “Kıro” dediğin zaman tanımayan yoktu. Şimdi anlıyorum bir reklam şirketinden danışmanlık almanın önemini.
Buraları özet geçip asıl o günlerden hatırda kalan noktayı belirteyim. Bazen dershane çıkışı uyumak için eve giderdim. Annemin apartman günleri olurdu. Hiç anlayamamışımdır bunların mantığını. İnsan çevresini neden sadece apartman sakinleri ile kısıtlar ve o günleri apartman sakinlerinden başka hiç kimse davet edilmez? Neden orta yaşlı teyzelerimiz sadece apartman günlerin katılmak için kucak dolusu parayı karaca marka yeleklere, koton marka keten pantolonlara verip başka hiçbir yerde o kıyafeti bir daha kullanmaz? Neden her birisi bu günlere katılmadan önce kuaföre gidip saçlarını Elvis tarzında taratır veya dip boyası attırır? Bunlar cevaplayamadığım soruların sadece bir kısmı.
O zamanlar gerek politik olarak, gerekse Türkiye’nin kültürel olarak büyük değişimler yaşadığı günler (90’ların ortası ve sona yakın kısmı) olmasına rağmen benim aklımda kalanlar apartman günlerinde yapılan şakalar olmuştur. Günün ortasında eve gelen çocukların düştüğü ortam ve çektiği eziyet, gördüğü işkence ise çoğu türk gencinin bilinç altına yerleşmiş ve “Kötü şaka nasıl olur?” konusunda detaylı bilgiler edinmeleri ile sonuçlanmıştır. Türk komedyenlerinin çoğunun bu dönemde yükselişe geçmiş olması ve üne kavuşmuş olmalarına sebep olan şakaların komikliklerinin bile yavaş yavaş unutulmaya başlanması bir gerçek. Ancak apartman günlerinde annelerin ve komşu teyzelerin yapmış olduğu bazı şakalar yıllar sonra dahi çoğumuzu yataktan kan ter içerisinde fırlatacaktır.
Uyarı: İlerleyen bölümlerde bahsi geçecek olan şakalar daha çok çocukların okul maceraları veya kocaların yaptığı fantastik hayvanlıklar üzerine kurulu olup, yüksek derecede morfin içermektedir.
------------------------------
Örnek Olay-1:
Annem günü düzenliyor ve misafirler yavaştan gelmeye başlıyorlar.
Anne: Merhaba, Serpil Hanım. Hoş geldiniz!
Serpil Teyze: Komşum hoş bulduk. Nasılsın?
A: İyidir komşum. Şimdi Mersin’deki kız kardeşime gideceğimde, ona bir şeyler pişirdim!
Kendi düzenlediği günde, misafirlere pişirdiği pasta-böreği gösteren ve onları teyzeme pişirdiğini iddia eden annemin bu şakası o zaman bile beklemediğim bir şekilde beğenilmiş ve nesilden nesile aktarılmıştır.
S.T: Ehuehuehuehue! Ayy komşuuuuum! İlahi pes doğrusu. Sen beni güldürdün Allah seni güldürsün. Ehuedoksklaklraşel! Ayşe Hanım duydun mu komşum ne dedi? Börekleri alıp Mersin’e gidecekmiş. Ayyy nefes alamıyorum!
Ayşe Teyze: Ehuehuehuehue! Ay ay ayyyy! Dayanamıyacağım!
Fatma Teyze: Ne olmuş Ayşe Hanım?
A.T. : Ay Fatma Hanım, komşum böyle böyle demiş!
F.T. : Ayyyyyyy! Ehuehuehuehue!
Günün ilk şakası ile başlayan o ilk kahkaha zinciri ne yazık ki aynı kalite düzeyi ile günün geri kalanına yansıyacaktır ve biz kurbanlar olarak bu konuda yapacak hiçbirşeyi olmaksızın bir yaşam mücadelesine başlarız.
------------------------------
Örnek Olay-2:
Günün ilk şakası ile olaya dahil olanlardan durumu daha kötü olan tek bir insan vardır, oda günün ortasında çay pastalar servis edildikten sonra muhabbete dahil olan kişidir ki, onun ben şansının içine sıçayım! Serpil Teyze’ye dikkat!
S.T. : Komşum senin oğlan geldi! Hey evlat (gerçekten böyle konuşurdu???) ne o geç kaldın? Yoksa dershaneden sonra kızlarla mı takıldın?
Şu soru ile birlikte ben güne katılan bütün teyzelerin kahkahalara boğulduğunu gördüm.
Koro: Ehuekejdkuheudjeudjesuoşwpkeıam! Ayyyyyyyyyyy ayyyy! Serpil Hanııııııım! Ayyyy!
S.T. : Ne var komşum? Tam yaşı ama. Üstelik yakışıklı baksana. O yapmayacakta bizim beyler mi yapacaklar?
Koro: Ayyyy Serpil Hanıııııım! Sus sus! Bayılacağım! Ayyyy!
Bu konuda tüm söylemek istediklerim bu kadar!
------------------------------
Örnek Olay-3:
Günün gelişimini izleyen ve onunlar beraber büyüyen şahısların fark etmesi gereken son evre ise giderayak şakalarıdır ki, bunlarda bırakın mantık insan zihninin bir eserini dahi göremezsiniz.
S.T. : Komşum haftaya bizdeyiz biliyorsun ama börekleri sen yapacaksın! Ben senin gibi yapamam anam.
Koro: Ehuehuehuehue! Ay Serpil Hanım ayy ayyy! Ay nerde görülmüş kendi gününde başkasının yaptığı börek çöreği ikram eden? İlahi sana! Ay çok güldük bugün.
------------------------------
Nefret etmişim yılları boyu o uzatılmış “Ayy”lardan, Karaca’dan alınan o yün ceketlerden, Elvs tarzı taratılan o saçlardan ama en nefret ettiğim ise o yapılan şakalarmış meğer. Geç fark ettim ben bunu!
Şakalara tepkim mi? Buyrun;