ileri quantum beyinsizliğinde bir başlık altında, ileri gerzek bir yazı ile yine karşınızdayım zavallı ölümlüler. can sıkıntısı neler yaptırıyor adem oğluna. konudan konuya atlayacağım şimdi.
önce hayatımda ki güzellikler.
iş ortamım. çoğu zaman komik. artık komik geliyor diyelim en azından. mj ölmeden önce ermeni ve yahudi müziklerinden yer bulup zar zor sıkıştırıyorduk araya bir billie jean, bir don't stop till you get enough veya bir she's out of my life. smooth criminal ise allien ant farm'ın klibinde yer alan maymun ile özdeşlemişti. you rock my world'ün klibinde marlon brando oynuyormuş. klip bu yüzden izleniyor. black or white ise klibin sonu ile hatırlanıyor. insanların silüetlerinin birbirlerine geçerek değişti o sahne ile. sözler dinlenmemiş, şarkının anlatmak istedikleri anlaşılmamış. they don't care about us sözün bittiği yeri oluşturuyor. ak parti istanbul büyükşehir belediye başkanının seçim şarkısı gibi dinleniyor. daha ziyade tribünde küfür eden genç fenerbahçeliler taraftar grubu misali. soruyorum "ya siz bu kadar dinlemezdiniz mj! ne oldu artık sürekli dinleniyor?". cevap üstün zeka ve yaratıcılık örneği, "mj'li zamanları özledim!". ulan yaşadınmı ki? kıçımın sağ yanağıyla gülerdim ya bakma işte, gülsem güldü derler.
alkol. hernekadar alkollü olduğum bir zaman bugüne kadar hiç bir olay çıkmasına sebep olmamış olsamda sinirleniyormuşum sanırım dozu kaçırdıkça. acaba neye sinirleniyorum diye düşünmek bu işin güzel tarafı! spontane olan olaylara mı yoksa zaten içinde mevcut olanlara mı? her ikiside kötü sanırım. çünkü insan oğlu sanırım biraz bencil. buna bende dahilim. kimse etrafında gergin bir insan istemez. ama sanırım günlük hayatda ben sinirlendiğim olaylara o kadar çok sessiz kalıyorum ki akşam olup alkol aldığım vakit etraftaki salaklıklara daha fazla tepkisiz kalamayacağımı anlıyorum. alkolün bir diğer güzelliğide burada işte. size kendinize karşı gelecek cesareti veriyor ve gözlemci düzeyden eleştiriye dayalı düzene geçiyorsunuz. alkol alıncak kabadayı olma geyiği değil tabii bu ama önemli olan insanın kendisine karşı gelmesi.
sigara. "ben sigara içmeyi değil, sigara içerken düşündüklerimi seviyorum!" demiş büyük bir türk düşünürü. sanırım zihnin en dip ve ucra köşelerine atılmış olan bastırılmış düşünceleri hafif gıdıklayarak ortaya çıkarma gibi özel bir yeteneği var tütünün. bize mi öyle yansıtıldı yoksa gerçekten öyle mi bilmiyorum fakat ben hangi duygusal böyle adamın felsefesini değiştiren film ve benzeri görsel öğeleri izlediysem hepsinin ana sahnesinde bir sigara yakılıyor kahraman tarafından. istisnalar kaideyi bozmaz tabii.
araya bir şiir sıkıştırayım da tam olsun bari;
Ey esmer hüznü hicrandan besleyen sevgili!
Kendini bana beni yollara sürgün etmeden bil ki,
Mavi düşlerine sardığın o acar delikanlın
Seni ve aşkını zehir bir yürekle kuşandı ama,
Gün olur umutlarda yenilirse kalleş bir kurşuna
Birlik olup büyüttüğümüz ışıkları söner sanma.
Ve unutma gülüşü yaralım o uslanmaz inadın,
Biri sen diğeri ben olduktan sonra
Serüvencin nasıl olsa nerede olsa bulur .
dün kavga çıktı benim evin önünde. gece saat 4 falandı. burnum kanayarak kalktım yine meğer benden daha çok kanı akanlar varmış. mahallemi seviyorum ama kavgalar çabuk olup bitiyor. tek kötü yanı bu sanırım. bir abi var yan apartmanda o girdimi kavgaya ortaklık birden alevlenip, alevlendiği kadar hızlı bir şekilde sona eriyor. ben ona bir isim taktım aslında "juggernaught hikmet". evet adı hikmet mi bilmem ama juggernaught olduğu kesin. adamın giripte iki kişinin kolunu kırmadığı bir kavga olmadı çünkü.
havalar gündüz çok sıcak. kefalet için para biriktirmem lazım. lakin ağustos'ta denetimler başlıyor ve ben türkiye'nin en sıcak 3 yerine denetime gideceğim. edirne, adana, antep. kesin kavga eder kodese dönerim. kefalet parası bu yüzden işte. birde işin diğer yanı var. yaz boyu bu durum olmazsa birikmiş param olur.
ailemi özledim. eve dönmek istiyorum. benjamin button diyordu ki; "It's a funny thing about comin' home. Looks the same, smells the same, feels the same. You'll realize what's changed is you." şimdi benim değiştiğim kesinde acaba ev aynı mı? becerebildimi aynı kalmayı? ne güzel olurdu gerçekten hiç değişmeyen bir evi olsaydı her insanın. giderdik kafamıza göre ve bilirdik ev orada, o hiç değişmeyecek. ama olmuyor sanırım. insanlar gibi evlerde değişiyor. oysa ne kadar güzeldi benim evim!
uykum var!
hey amigo! cextabata!
🌱🌸 Poema Budista 🌺🌿
5 yıl önce