Yerküre Güneş'in etrafında ki bir tam turunu daha tamamladı işte. Uzun zaman mı yoksa kısa zaman mı veya şöyle söyliyeyim yavaş mı geçti yoksa çabuk mu bitiverdi bu hareket, orası bilinmiyor işte. Adamına göre, yaşananlara göre değişiyor işte o durum.
Bu seneyi kimi zaman ivmelenerek kimi zaman geriye doğru ivmelenerek geçirdim desem yeridir. Sanırım çoğumuza da öyle oldu! Galiba normal olan bu. Sürekli ileri ivmelenen bir hayat olsa yaşadığımız, sanırım pilimiz biter bir süre sonra, Duracell reklamında ki şirin kahverengi ayıcık olsak bile!
2009'da neler yaptım?
- İş:
Mevzuatı yan yatırdım. Yaladım, yuttum. Harap ettim. 25 yaşındaki bir insanın edinebileceği maksimum mevzuat bilgisini edindim. İşimde başarılı oldum. Önemli bir iş kazam olmadı. Üstad'ımın beğenisini kazandım, müşterilerim beni seviyorlar, kimi müşterilerim ise danışman-müşteri ilişkisinin biraz daha ötesinde seviyorlar.
- Para:
Paramı nispeten dengeli harcadım. Altından kalkamayacağım bir borç yapmadım. Paranın ikame edilebilecek ve sabredildiği takdirde her zaman kazanılabilecek bir kavram olduğunu bir kez daha anladım. Herşeyden çok paraya değer verenlere her zamanki gibi acıdım.
- Aile:
Ailemle daha fazla zaman geçirdim önceki seneye göre. Hatta bir aile mensubunu, kıymetlim ablamı, İstanbul'a transfer ettim. Her ne koşulda olursa olsun ailemin yanımda olduğunu anladım. İnsanın ailesi ile istemeden de olsa arasında duvarlar girdiğini, bunun bazen set çekmek ve engellemek amaçlı duvarlar olduğunu bazen ise istimlak duvarları tarzında önleyici ve güvenlik amaçlı duvarlar olduğunu, fakat her ne cins duvar olursa olsun o duvarların konu aile ise yıkılabileceğini öğrendim.
- Araba:
Hala M3 alamadım.
- Aşk:
Yolu karanlıklardan arındırdım. Gölgelerden temizledim. Ama en önemlisi yüreğin tekrar başkalarına harekete geçebileceğini ve fakat gölgelere olan nefretin hiçbir zaman geçmeyeceğini öğrendim. Kahkahalarla gölgelerin her zaman gölgede kalacaklarını gördüm, kendi gölgelerinde kendilerini boğmaya başladıklarını fark ettim. İşin özeti, çok canım yandı ama hiç can yakmadım. Hala kafamı yastığa koyduktan 30 saniye sonra derin uyku moduna geçebiliyorum.
- Takım Arkadaşları:
Biri sözlendi, biri denize gitti. Denize giden geri gelecek ama sözlenen artık ne yazık ki bizimle fazla olamayacak sanırım. Ama onun adına seviniyorum şahsen, çünkü ben benimle o kadar zaman geçirmek istemezdim. Biri yıllardır mabedi olan evden taşındı ve neyseki daha yakınıma geldi. Taşınırken bir diğerinden de ayrılmadı, onu da yanında getirdi. Biri İzmir'de amfibide erlere eziyet etti ve yazın oda sözlendi. Biri İstanbul'da çalışmaya başladı. Biri askere gitti, ballı karakterini sergileyerek Kıbrıs'ta askerliğini tamamlayacak. Biri 2009'un yarısını Konya'da geçirdi askerde. Dönecek ay sonunda. Biri evlendi oğlu olacak. Çocuğun adının kendi adım olması için çalışmalarım hala sürüyor. Biri benim gibi denetim sektöründe sürünüyor. Çok şükür kaybetmedim hiçbirini! İkisi de hala beraberler bu arada. Şükür onları da kaybetmedim. Amerika'da olan var lan birde. Ona da selamımı çakıyoru, orasından burasından öpüyorum gece gece!
- Alkol:
2008'den daha az rakı, daha çok bira içtim. Apple mojitolar, Absinth shotlar, Tekila shotlar denedim. Bir kere içkiyi fazla kaçırıp, Denizli uçağını kaçırdım. Egemen'in viskisini bir gecede bitirdim, geceyi R. ile Sinatra eşliğinde dans ederek tamamladım. Yeni yıla rakı içerek girdim. Yanında şak şuka yaptım mis, süzme yoğurt cabası.
- Kavga:
Vukuat sayım bir elin parmağını geçmez 2009'da. Dayak yemedim hiç, aşırı dayak atmadım. Olaylar sırasında yanımdakilerin başını belaya sokmadım. Her zamanki gibi kavgayı ben aramadım, o gelip beni buldu.
- Kitap:
Özdemir Asaf'ın bütün şiirlerini içeren bir kitap okudum. Ayrıca " Beni Asıl Hayat Aldattı" kitabını Cezmi Ersöz'ün. Bu ikisini çok beğendim. Özdemir Asaf'ın "Bir Adam" şiirine taptım.
"Uzağa değil usta, öteye hep öteye gitti; yalnızlığı ondandır!" lafını benimsedim Özdemir Asaf'tan. Uzaklaştım, rahatladım.
- Müzik:
Dream Theater'dan vazcaymadım. Konserine gittim. İnanılmaz eğlendim.
Farid Farjad geldi, onu da yerinde dinledim.
Tarzımı baya bir yumuşattım. Blues ve jazza ve hatta soul müziğe önem verdim.
Meşhur chill out modunu yaşatmaya çalıştım. Kısmen başardım.
- Hayat Tarzı:
Tarzımda fiziki olarak fazla değişiklik yapmadım. Sosyal içicilik konumumu seviyeli bir şekilde korudum.
Cihangir olumlu etki yaptı bende. Kum torbası ise boks yeteneğimi geliştirdi.
Kişisel gelişim çabam doruk noktasına ulaştı. Sinirsel aktivitelerimin sınırsız kontrolünü elime aldım. Artık neye kızıp neye kızmayacağıma ben karar vermiyorum. Spontane gelişiyor. Tabularımı yıktım. Hayatta herşeyin olabileceğini ve ortaya çıkabilecek bu kadar olasılık varken benim bunlara sinirlenmemin kimi zaman gereksiz olacağını anladım, bu yüzden de sinirlenme olayını akışına bıraktım. Ama sinirlenme sonrası vereceğim tepkileri tam anlamıyla kontrolüm altına aldım.
-----------------------------
Valla şu anda aklıma gelenler bu kadar. Daha anlatacak çok şey oldu ama inanın uykum geldi çok. Yarında işim gücüm var. O yüzden hadi sizde uyuyun.
2010'un tüm sevdiklerime sevgi, sağlık, para işte ne bileyim böyle bilimum güzellikleri getirmesi dileklerimle. Bu güzel dilekler o kadar çok yağsın ki üzerinize bunları başkalarıyla paylaşma gereği hissedin. Bokunu çıkartın inşallag böyle mutlulukların. Olur mu? Ne olursa olsun hayatdan zevk almaya bakın!
Hadi bakalım. Size güveniyorum.
Öptüm.
Oturan Göbek
🌱🌸 Poema Budista 🌺🌿
5 yıl önce
0 yorum:
Yorum Gönder