"Ding! Ding!" dedi kapı zili. Şentut kardeşimle kendimize ince dilimlenmiş sucuklu çift kaşarlı tostlarımızı yaparken, ebabiller güneye uçarken ve Sarı Kız baharın son otlarını yerken. Bu arada gerçekten son zamanlarda düşünür oldum, kedinin kumunu koyacak yerim yok ya hani diyorum ki bir inek alayım, camın önüne bağlayayım adını da Sarı Kız koyayım. Olsun Cihangir'in maskotu! Hem etinden hemde sütünden faydalanalım. Zaten yıllardır içimde sakladığım bir mevzuydu, hep istemişimdir etinden, sütünden ve derisinden yararlanabileceğim bir hayvanım olsum. Artık zamanı geldi sanırsam.
"Ding! Ding!" dedi kapı zili. Şentut kardeşimle kendimize ince dilimlenmiş sucuklu çift kaşarlı tostlarımızı yaparken, samuraylar son kez kılıç sallıyorlarken, Norveçli balıkçılar her zamanki gibi ellerini kremliyorken ve talihsiz bir fok kutup ayıları tarafından tecavüze uğruyorken. Dedim "Alla alla! Kim olaki bu saatte?" Şentut elini yıkadı, kapıya yöneldi. Bu sefer de birisi cama taş atıyordu! Dedim "Baskın!". Gittik cama Ş. ile. Bir baktık kimi görelim! Bildiğin Jami. Sevindik tabi kardeşimle. Günü geri kalanını şuursuzca TUS çalışan doktorlarla geçirmek varken Jami'nin gelmesi, bir insan daha ne ister!
"Birşey lazım mı?" dedi Jami. "Sucuk bitti a.k.!" dedim. "Ben istemem, sigara var mı lan sizde?" dedi. " Lan çapulcu bi kerede yük olma yavşak herif!" diye çemkirdi Şentut. "Dolar var lan, bozduramadım kaltak!" diye Jami'de seslendi. Ben şaşırmıştım tabii o sıra. Evde gereksiz bir gerginlik oldu. O anda Jami kafasında bulununan kızılderili tüylerini sinirli sinirli çıkarmaktaydı. '' Olm size getirmiştim bu tüyleri ama veresim kaçtı.'' dedi. Evet yanlış okumadınız. Bildiğiniz Jamiroquai veresim dedi. Neyse ki büyümeden sorun halloldu. Çay koyduk Jami'ye şöyle güzel de bir kahvaltı. Tabii yer sofrasındayız bu arada. Kahvaltı bitti, Jaminin kafası yerden kalkmıyor. Yere baktıkça bakıyor. Halı desenide bildiğin Türk halısı işte. Adam hipnotize oldu,şekillerin arasında kayboldu. Şentutla ben bir sigara yaktık kahvaltı üstüne arkaya devrildik. Bu arada kaçamak bakışlar atıyor. Lan ne iş demeye kalmadı. Bir anda anladım. Sigara istemeye çekiniyordu. Artık çocuk dolmuş mu ne olduysa. Sen Jami bir ağla bir ağla piuuuuu. Zannedersin Kızılderili şapkası yağmurda kalmış. Burnu tıkandı ağlarken azeri gibi birşey oldu. Love foolosophy diye şarkı yapan adamın burnunda sümüğü görünce bir anda şarkıdan soğudum. Jami Şentut'a dönerek '' Nan Oğlum kırk yılda bil geliyohoholum, yaptığığığınız şeye baaaakın naan '' diyince, Enseye şaplağı patlattım. ''Olm sanatçı hassas kişiliğine başlatma ne zırlıyosun'' diye bağırdım. Cevap olarak '' heye lan'' dedi. Şentut'a baktım o da Jamiden soğudu soğuyacak. Veresim dediği yetmiyomuş gibi bir de üstüne heye çekti adam.
Demek ki neymiş? "Ne adamlar gördüm üzerinde elbise yok, ne elbiseler gördüm içinde adam yok!" denen söz gerçekmiş. Jamiroquai öyle büyütülecek, bir adam değilmiş ve insanın albümü milyonlarda satsa, sigara çapulculuğu yapıp, "heye" diyebiliyormuş.
Sevgiler ve saygılar.
Oturan Göbek& GüveninHalindenGüvelerAnlar
🌱🌸 Poema Budista 🌺🌿
5 yıl önce
2 yorum:
ahauah yarildim.. ama! farketmedim sanma! bizim blog'a transferi reddetmen yetmezmis gibi,offline hayatta meslektasimi, is arkadasimi hacilayip birlikte "biz mutluyuz" pozlari vermeler falan bardagi tasiran son damladir yani..
Chotaa merak etme abi. Arada böyle güzel fikirler ortaya çıkınca ekstralara gidebiliyorum. Sonuçta eğlenceli bir iş ortaklığı oldu. Ben gereksizayrintilar da büyüdüm olgunlaştım. Transfer sırasında Sitenin bayrağı önünde çekilmiş fotoğraflarım bile var. Düşün artık. O kadar gönülden bağliyim. Bu arada draftlara bak. Orda yeni bir fikrim var.
Yorum Gönder