Kullarım! Biliyorum beni çok özlediniz ama bildiğiniz gibi ben çok meşgul bir adamım. Biraz daha hoşgürü lütfen. Reklam sektöründe değilim ki her istediğimde kendime zaman ayırayım. Neyse bu kadar serzeniş yeterli sanırım. Tatille başlayalım.
Gittim, gördüm, içtim, sıçtım, geldim! Tatili böyle özetleyebilirim.
Tatil muhabbetine fazla girmeyeceğim ancak birşeyi anlatmalıyım mutlaka, kullanılmış klozetini otobüste kargoya vermeye çalışan Yozgat'lı insandan bozma varlığı. Tipi tarif etmek gerekirse aynı John Abruzzi. Bakınız alttaki dingil.
Bu dallama o kadar beyinsiz bir lavuktu ki, eşyalarının otobüs tarafından kabul edilmemesini yanında kullanılmış bir klozet olmasına değil, eşyalarının çok fazla olmasına bağlayabilecek kadar beyni laçkalaşmıştı. Telefonda öyle açıkladı en azından akrabalarına. Bende kenardan "Ha yani klozet taşıyor olmanla alakası yok yani!" dedim. Annem-babam güldüler. Babam dedi ki; "Seni döverler!". Hemen karşılık verdim; "Neden sen denemiyorsun ha aşağılık zenci?". Annem şaşırdı birden ve dediki "Evladım babanız esmer olabilir ama bir zenci asla değil! Sizi terbiyeye davet ediyorum!". Bu seferde ben şaşırdım ve dedim ki; "Sevgili Anneciğim! Siz bu saray terbiyesini ne zaman aldınız?". Babam dedi ki; "Köyde!". Ben güldüm. Annem gülmeme bozuldu. Babama dedim ki; "Adamım senin kafanmı güzel?". Babam şöyle bir baktı. Anladım susmam gerektiğini ve otobüse bindiğim gibi yollara koyuldum. Bu skeçi ise nasıl yazdım ben bile bilmiyorum.
Tatil dönüşü işe başlamak çoğumuz için zorlayıcıdır ama ben o zorlukları pek yaşadığımı söyleyemem. Yazdıklarımı okurmu bilmem ama buradan Rize'nin hırçın kızına selamlarımı iletiyorum. İki yıldır tatile çıkmamıştım ama sağolsun ben tatildeyken devam eden işlerimin bütün sorumluluğunu aldı ve büyük bir özveri ile çalışıp, tatil boyunca kafamın rahat etmesini sağladı. Böyle arkadaşlar pek yok iş hayatında. Öyle olduğunu sandıklarınız ise kısa zamanda değişiyor. Ama Rize'nin hırçın kızı, biraz farklı olanlardan. Gerçekten değişmez gibi geliyor bana. Üstad olayım ortak yapacam onu kendime. Kim bilir belki başka sektörlerde o ortak yapar beni kendine.
Cihangir mevzusunu herkes biliyor. Ev güzel, ortam güzel. Bir tek Perihan Teyze var üst katta. Kadeş Anlaşması'na imzasını atanlardan. Eski erkek arkadaşıda ateşi bulmuş diyorlar ama her mahallenin vardır böyle efsaneleri. Maksimum tekerleği bulmuştur bence adam. Ama abartmak(!) türk insanın kanında var sanırım. Eski komşumuzun anneside Müzeyyen Senar ile zamanında musiki yarışmasına girmişte, yok efendim Senar ikinci olmuş(samimiyete bakınki efsane "Senar" olarak anılıyor), komşunun anneside birinci. Ama komşunun annesinin, Atatürk'ün samimi arkadaşı olan babası musikiye karşı olduğu için hanım teyzeye izin vermemiş. "Yaaaa bırakkkhhhh yaaa!" diyesim geldide, desem saygısız olurum.
Bakırköy ile Cihangir arasında ki 7 farka gelelim bari;
1- Kızlar.
2- Yol.
3- Kira parası.
4- İnsanlar.
5- Kızlar.
6- Kızlar.
7- Ünlüler.
Ali Poyrazoğlu'nu gördüm geçen gün. Hemen muhabbet etmeye kalkıştı. Dedi ki; "Ooooo! Üstad. Duydum ki buralara taşınmışsın, doğru mu?". Sinirlendim "Ya Ali, bi siktir git ya!" dedim. Bozuldu, döndü arkasını gitti. "Karaktersiz!" diye bağırdım arkasından.
Denetimler başladı bu arada. Bana İzmir'i tekrar sevdiren İzmir kızlarına teşekkür ederim. Sizler olmadan ben bir hiçim.
Patronum konu ne zaman yemek olsa, hafif birşeyler yemek istiyor. Kimse anlayamıyor durumu. Bu arada yazdıklarımı okumaz inşallah diyerekten kendisini İzmir'de giymiş olduğu, "Anadolu Kıraathaneleri Okey Masası Örtüsü" temalı gömleği için tebrik ediyorum. Çok şey yaşadığımı düşünürdüm bu dünyada ama yaşanacak ve görülecek çok şey olduğunu bir kez daha öğretti bana. O gömlek benim olsa, hiç giymeden Anadolu Eserleri Müzesi'ne bağışlardım. (Ayni bağışların KDV'ye tabi olduğu gerçeğini hatırlatmak isterim bu durumda, ama faaliyet kültürel bir bağış olduğu için işlemin KDV'nin konusuna girmediği görüşümüde bildiririm. Neden görüş verdiysem?)
Yarın Hindistan'dan iğrenç müşterilerim geliyor. Yemeğe çıkacakmışız. Dana eti yasak. İneğe tapıyorlar. Tamam etinden, sütünden ve hatta bağırsaklarından falan bile yararlanıyoruz (şırdandan bahsetmiyorum bile) ama tapmaya ne gerek var lan. Kendiize gelin densizler.
Bu konular hakkında tüm söyleyeceklerim bu kadar.
🌱🌸 Poema Budista 🌺🌿
5 yıl önce
4 yorum:
demek artık cihangir.Demek artık taksi dolmuş yok,demek artık mado?kazandibi? ikilisi yok,gecelere akıp eve dönmeden bir bilek güreşmek bile yok.. :d adanaya gelip görüşemememiz der ve konuyu şimdilik kapatırım..
ojjgeldin:D
terbisiz.
ben ve benim gibi reklamci olanlari tenzih etmeliydin.
bos zamanimiz yok hayatim, sadece "multitasking" insanlariz.
bilmem anlatabildim mi.
ole sadece rakamlardan olusmuyor hayatimiz.
keh keh keh
oo genç, cihangir falan. muhasebe, denetleme sektöründe çalışıyosun anladık da bu kadar da belli edilmez ki. bekle biraz, hatta kötü yerlere git, ne bilim anasının nikahında bi yere taşın. sonra çaktırmadan iş değiştirdim falan derken taşınırsın cihangire. ya da biraz etrafa da dağıt götürdüklerinin bi kısmını hayırsız adam! :))
şaka bi yana hayırlı olsun, lafı geçiyodu sürekli de. demekki gerçekleşmiş. gitmesem uğrar bi çayını içer, 5dk önce tanışıp eve attığın kızları tedirgin etmeden olay yerinden uzaklaşırdım. ammavelakin... (bu nası bi laftır ve nası yazılır adlı makaleyi rica ediyorum senden)
Yorum Gönder