skip to main | skip to sidebar

İlmi İle Amil Kişi

  • Entries (RSS)
  • Comments (RSS)
  • Home
  • Posts RSS
  • Comments RSS
  • Edit

Cumartesi, Mart 6

Evde Haftasonu

Gönderen İlmi İle Amil Kişi zaman: 12:05
"Süper bir durum evde haftasonu! Onlarca kitap okudum çok entel bir adam oldum." desem de sen inanma. Uzun zamandan sonra evde bir haftasonu geçireyim dedim. Cenk geldi, diziler-filmler izlendi, mis gibi yemekler yapıldı yendi. Ama yine iki sayfa kitap okunmadı. Nedense içimdeki kitap okuma isteğini hala geri getirebilmiş değilim! Oysa okunmadık 3 kitap odamın ucra köşesinde beni beklemekte! Ne zaman okuyacağıma dair ise en ufak bir fikrim yok.

The Grass Roots, The Fireballs, The Leaves! Böyle gruplar vardı eskiden! Bildiğin klasikleşmiş, bir an çok meşhur olmuş ama sonradan nesilden nesile aktarılamamış şarkılar var ya, işte onları yapanlardan bazıları bunlar. Vardır ya hani, böyle saçma sapan bir yerde sigara içerken şarkı kulağınıza çalınır "Vay anasını ne kadar güzel şarkıymış!" dediğiniz cinsten şarkılar bunlar. Yanlız dikkatimi çeken eskilerde adamlar herşeyi grup ismi olarak kullanabiliyorlarmış gerçekten! Ot kökleri, ateş topları, yapraklar... Önüne "the" konabilecek her kelime ile bir araya gelen her 4 kişi bir grup kurmuşlar neredeyse. O kadar bokunu çıkarmışlar ki olayın "The Band" diye grup var. "Acaba!" dedim "Bu işin boku Türkiye'de çıkarılsaydı?". Aklıma birkaç grup adı geliyor şu anda. Gerçekten önceden düşünülüp yazılmış değil bu gruplar bilakis bu post yazılırken attım;

The Soğan Cücüğüs, Çatal and The Kaşıks, The Tantunis, The Overlokçus, The Thes, Hurşit Yenigün and The Passengers...

Her özel isimle grup kurulmaz ki be kardeşim!



Bu grupları düşünürken aklıma bizim böyle mini birler çalışkan ikilerkenki dinlediğimiz şarkılar geldi. Şimdi biz birgün ilkokuldan mezun oluyoruz, kendin pişir kendin yeci gibi bir yerde (Tarsus Mobil Restoran) mezuniyet partisi veriliyor. Kimse tabii olayın ciddiyetinde değil! Ben yeşil bir şortla ve üzerine tişörtle gitmişim, ayağımda spor ayakkabı falan! O derece bir mezuniyet partisi. İşte maksat anneler-babalar bir araya gelsin, "Sınav nasıldı?" geyiği yapılsın. Ondan sonra sınıf öğretmenine ya kalem yada saat hediye verilsin. Neyse, bizim sınıf kızları (ki hiçbir kız grubu arasında bu kadar popüler olmadım) böyle gösteri tarzı birşey hazırlamışlar nedense? Sanki ilkokuldan mezun olduklarında Hollywood'a atılacaklar da oraya izlemeye gelen menajerlere falan kendilerini beğendirecekler! 1 hafta falan gizli saklı çalıştılar gösteriye. Lan işte parti bir başladı aman bir müzikler bir hengame. Çatır çatır kızlar piste çıkıp dizildiler. O zamanın meşhur şarkısı "8.15 Vapuru". Yonja Evcimik söylüyor ve idolü resmen kızların. Herkes dansçı olmak istiyor. Aman aman akıllara zarar! Böyle bir dans başladı kızlardan. Böyle koordine olmaya çalışan 10 tane beyinsiz alakasız hareketlerle bir ritim tutturmaya çalışıyorlar ama gittikçe sıçıyorlar. Sonra baktılar ki olmuyor, sırayla solo atmaya başladılar. Video olsa o zamanlar ve çeksen Youtube için kalıbımı basarım 4 milyar tık alır, trilyoner olursun! Çok miktarda ve çok çeşitde alkol ve ona benzer şeyler içtim ama şu yaşıma kadar midemin daha çok bulandığı bir zaman olmamıştı! Umarım olmaz! Şarkının salak sözlerini yazayım;

Bu sabah 8:15 vapurunda
Onu gördüm karşımda
Dizlerimi titretti
Aşık oldum galiba
Yakışıklı babam gibi
Aşık oldum anam gibi
Nerden çıktı bu adam
Beyaz atlı prens gibi
Ah bir baksa
Uzunları yaksa
Bana demir atsa
Dillere destan olsa
Bu sevda
Aşık oldum galiba
Dillere dolansa
Destan olsa
Bu sevda

"Ah bir baksa"ya kadar sorun yokta bu uzunları yakma olayını anlamıyorum! Neden uzunları yaksın ki? Yani saat 8.15 hava aydınlık! Neden uzunları yaksın? Ayrıca "uzunları yakmak" nasıl bir tabirdir. Ne anlatmaya çalışıyorsun Yonca? 95 senesini rezil ettin zaten, hala kafamı karıştırıyorsun. "Bana demir atsa" var birde. Ah o vapurdaki ben olacaktım o zamanlar hakkaten demir atardım sana. Kenardan köşeden böyle radyatör peteğini kopardığım gibi süratle kafana atardım. Rezil! Ulan ayrıca beyaz atlı prens diyorsun adam seninle birlikte karşıya vapurla geçiyor! Bu nasıl bir hayal gücü? Lan prens vapura biner mi lan? Bu ne naiflik? Vapura binen bir insan ne kadar prense benzeyebilir? Öldürüm seni, omurilik soğanına küçük darbelerle üstelik! Hayır, biz hiç vapura binmedik sanki!

Ulan bu Yonca yetmezmiş gibi üstüne hemen Çıtır Kızlar-Bir Kaç İyi Adam geldi! Çok şikayet ederler ya "Darbe zamanı çok zordu!" diye, onu diyenler bana gelsinler ben bu zamanları anlatayım onlara. Sonra "Yok, darbe zamanı daha bir zordu!" desinlerde bademciklerini yumruklayayım!

Neyse...

Geçen gün ofisten aşağıya ineceğim sigara içmek için asansöre bindim. Bilmeyenlere ofisi anlatayım, bir apartmanın 6. katı. Apartman 8 katlı (Bu kadar alakasızda anlatılamaz herhalde). Asansöre bindim zemine bastım. Asansör yukarı çıktı, sekizinci kata! Kapı açıldı. Karşımda bugüne kadar gördüğüm en salak silüet. Silüet bile değil! Bir boka benzemeyen 30'lu yaşlarında bir dingil dediki "Yukarı mı çıkıyorsunuz?". Lan apartman 8 kat zaten, 8. kattasın! Bulunduğun yerden üst kata çıkan merdiven de yok! Neyin hesabındasın? Nereye çıkacam lan? Daha da çıksaydım yukarı! Saat 4'de melekler ve peygamberlerle toplantım var zaten, uygun olursa Barış Manço'da katılacak, doğru söylüyorsun ben yukarı çıkayım en iyisi! Dedim "Evet!". Kapattı kapıyı asansöre binmeden. Pat, asansör aşağıya indi! Hiç ses çıkarmadım bende! Kapının önünde sigara içmeye başladım apartman kapısının önünde. Benim dingilde asansörü tekrar çağırmış tabii. Bir baktım çıktı kapıdan böyle bana bakaraktan yürüdü gitti! "Kesin SMMM'dir!" diye geçirmeden edemedim içimden. Geberir inşallah beyinsiz herif!

Şehrin getirdiği doğal sinirden, yukarıda bahsettiğim beyinsizlerin getirdiği doğal olmayan sinirden uzaklaşmak için bol bol müzik dinledim doğal olarak. Sıyrılan bir şarkıyı belirteyim de postu şarkısız noktalamayalım.

http://fizy.com/s/1f9x4v

Arkanıza yaslanıp dinleyin, rahatladığınızı hissetmezseniz Samatya'ya gidin! Daha ne yapabilirim ben bilmiyorum?

Hadi kalın sağlıcakla!

Oturan Göbek
0 yorum

Perşembe, Mart 4

Yenilik mi var ne?

Gönderen İlmi İle Amil Kişi zaman: 13:09

Fırından yeni çıkmış simit misali yeni şablonum ile karşınızdayım. Eski formatdan baya farklı. Henüz tamamlayamadım, üzerinde çalışıyorum ama kısa bir özet geçebilirim sanırsam;

Yeni şablonda eskisi ile aynı olan öğeler olmakla birlikte farklı oan öğeler de yer alyor. Muhteşem postlarım zaten duruyor. Listelerim vardı mesela onlar henüz gelmedi. Bettra'dan aldığım tatlı sert uyarı sonucunda listeleri günceledikten sonra tekrar ekleyeceğim.

Biraz daha neşelendirmek için anket widget'ı ekledim. Bundan böyle salak sorularımla sizleri biraz daha neşelendirmee çalışacağım!

Takip ettiğim bloglar ile birlikte internet sayfalarının da linklerini içeren bir widget var. Henüz tamamlanmadı tabii. Buraya konulmasının amacı ise yazmış olduğum sayfalar haricinde eğlenceli veya ilginç siteleri bana tavsiye etmeniz olacak.

Biraz daha eğlence için "Car Flip" denen zevkli oyunu ekledim. Canınız sıkıldığında açın blogu oynayın. Gerçekten uğraştırıyor oyun ama zevkli işte ne yaparsın?

Her posta resim koymam gerekecek bundan sonra yoksa blog www.gib.gov.tr gibi olacak!

Değişikliğin hikayesine gelince
padawan'ın hevesi sonucu gerçekleşmiş olup, ne kadar teşekkür edinilse azdır. Kendisinin tasarım konusunda ki ince zevki linkteki şablonu oluşturmuştur. E maşallah!

Ben bu yaz ayrılacağım işten. Bazı teklifler var. Ya onları değerlendireceğim yada teftiş kurulu peşinden koşup müfettiş olacağım. Buda bir diğer sıcak simit tarzında haberim olsun siz kullarıma! Bunca emeği, okunmuş onlarca makaleyi ve pek sevgilim KDV Kanunu'nu bir kenara bırakıp başka bir sektöre de el atabilirim. Bakacağız bakalım!

Sıcak simit tadında haberler şimdilik bu kadar! Blog güncellemesini tamamladığım vakit daha bir anlamlı gelecek postlarda görüşmek üzere.

Sevgiler ve saygılar.

Oturan Göbek
4 yorum

Pazar, Şubat 28

Ya sen ne diyorsun?

Gönderen İlmi İle Amil Kişi zaman: 05:17
- Gerçek bir sorunum olduğunu kabul ediyorum! Hem cinslerimin bana "Canım!" demesini sevmiyorum. Bazen dedem der mesela, o zaman da pek zevk almıyorum açıkcası. Dedemin 50 yıl önce askerlik yaptığı İstanbul maceraları içinse yeni bir blog açsam yeridir!

- Fotoğrafçılara acıdım bugün nedense! Foto Kazım'lar, Foto Murat'lar ve Foto Veysi'ler! Çok sade isimleri var elemanların gerçekten! Diğer meslekler böyle mi? Doktor Murat Tonguç, Avukat Hakan Yılmaz veya Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişi Hikmet Görkem. Herbiri ünvanlarının ardına isim ve soyisimleri ile anılırken fotoğrafçılarda ünvan arkasına direkt isim kullanılıyor! Üstelik zaten kısa olan ünvanları birde yuvarlanıyor! Neden çok görüyorsak fotoğrafçı olan birisine tam ünvanı ile hitap etmeyi? İnsan oğlu gerçekten çok nankör kullarım! Böyle olmayın siz ama!

- Efendiler, Star Wars'un tüm bölümlerini izleyenler fark edeceklerdir ki, Usta Yoda serinin son filmi olan "Return Of The Jedi"da, göründüğü diğer filmler olan ilk 3 filmde hareket ettiğinden daha hızlı hareket ediyor!

- "Bucket List" isimli filmi izliyordum haftasonu. İki efsane buluşmuş filmde! Zaten aklıma o tarz filmi yapabilecek 5 kişi gelirdi herhalde an itibariyle ve onlardan ikisi filmde başroldeydiler. Jack Nicholson ve Morgan Freeman. Filmin konusu aslında basit gibi, yani en azından bana herkesin aklına gelir gibi geldi, hayatının son zamanlarında iki adam amansız hastalıklara yakalanıyorlar ve 6 ay ile 1 yıl arası ömürleri kalıyor. Bir liste yapıyorlar, ölmeden önce yapılacaklar listesi! Benim böyle bir listem yok şahsen! Ama yapacağım en kısa zamanda. Başka bir posta kalsın bu mevzu!

- O-game oynuyordum gitti! Kaldırdılar mahkeme kararı ile. O kadar filo bastık, tüm evrenin en büyük filosu bende ama birşey yapamıyorum! Yazık günah değil mi bana?

- Uzun zamandır güzel bir şiir okumadım. Kitaplara da ara verdim! Tek yaptığım okumak adına internet gazeteleri, bloglar ve yine vazgeçemediğim sevgim vergi mevzuatı. Makale, tebliğ ne çıkarsa okuyorum karşıma. İş hayatının normal akışında bunları kullanabileceğim imkanlar olmuyor pek ama arada sırada mali müşavirlere (!) muafiyet-istisna arasındaki farkları öğretmede kullanıyorum. Birşeyler okuyun artık lütfen! Benim için değil lan kendiniz için.

-
Direnk'in yazısını okudum bugün! Tıkla git bak oradan! "Bu çocuk tam bir çılgın olmalı." diye geçirmedim değil içimden. Fakat şu anda ortak bir derdimiz olduğu da kesin, kitaplık seçimi. Pek nevi şahsına münhasır olan Direnk'in seçimleri daha bir ileri fizik ürünü gibi kaçarken ben daha sade ve portable modellere ilgi duyuyorum.


- Ofis ortamının iyice boku çıktı artık. Demir alma vakti geliyor yavaştan. Tutarsız, fırsatçı ve bencil insanların olduğu yerde geçirilen her dakika insanın ömründen boşa gitmektedir sanırım. Yeni fırsatları değerlendirme zamanı, yeni yollara sapma zamanı geliyor. Fal gibi oldu lan! "Üç vakte kadar" geyiği olmadan üstelik! Ne ilginç blog benimki.

- Çok fazla yazamadığım için "Günün Şarkısı" geyiğine girmeyeli de baya bir oldu. Önlem olsun diye
belirsiz ama uzun olduğu bilinen bir sürenin şarkısı gelsin. Biraz idare eder en azından sizleri.


Zaman mevsim değişimi zamanı. Bahar sizleri aldatmasın, kısa bir süre kalın giyinmeye devam! Kedilere özellikle bu mevsimde biraz daha sabırlı yaklaşalım!

Hadi ben kaçar yine!

Sevgiler ve saygılar.

Oturan Göbek
2 yorum
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa
Kaydol: Kayıtlar (Atom)

Takip Ettiklerim

  • .z.
    Este es mi primer post! :3
    6 yıl önce
  • BETTRA
    8 yıl önce
  • daçe der ki
    Gökdelenin Tepesinden İnsan Manzaraları
    9 yıl önce
  • M.
    Bir gece sabaha karsi
    13 yıl önce
  • BİRBİZEKSİKTİK
    Unwell
    13 yıl önce
  • special n'
    ..
    13 yıl önce
  • r.d
    Toilet Paper
    15 yıl önce
  • direnk | knerid
  • and...

About Me

Fotoğrafım
İlmi İle Amil Kişi
Profilimin tamamını görüntüle

İzleyiciler

Tamam ama niye?

Gereksiz bilgeliğe giden yol burdan geçer!

Blog Archive

  • ▼ 2010 (26)
    • ► 09/26 - 10/03 (1)
    • ► 09/05 - 09/12 (1)
    • ► 08/22 - 08/29 (1)
    • ► 08/08 - 08/15 (1)
    • ► 07/18 - 07/25 (2)
    • ► 07/11 - 07/18 (1)
    • ► 06/13 - 06/20 (1)
    • ► 05/23 - 05/30 (1)
    • ► 05/02 - 05/09 (1)
    • ► 04/25 - 05/02 (1)
    • ► 03/21 - 03/28 (1)
    • ► 03/14 - 03/21 (2)
    • ▼ 02/28 - 03/07 (3)
      • Evde Haftasonu
      • Yenilik mi var ne?
      • Ya sen ne diyorsun?
    • ► 02/21 - 02/28 (1)
    • ► 01/31 - 02/07 (1)
    • ► 01/17 - 01/24 (3)
    • ► 01/10 - 01/17 (3)
    • ► 01/03 - 01/10 (1)
  • ► 2009 (57)
    • ► 12/27 - 01/03 (3)
    • ► 12/20 - 12/27 (1)
    • ► 12/13 - 12/20 (4)
    • ► 12/06 - 12/13 (1)
    • ► 11/29 - 12/06 (3)
    • ► 11/22 - 11/29 (4)
    • ► 11/15 - 11/22 (3)
    • ► 11/08 - 11/15 (1)
    • ► 11/01 - 11/08 (5)
    • ► 10/25 - 11/01 (2)
    • ► 10/11 - 10/18 (4)
    • ► 10/04 - 10/11 (5)
    • ► 09/27 - 10/04 (1)
    • ► 09/20 - 09/27 (4)
    • ► 09/06 - 09/13 (1)
    • ► 08/30 - 09/06 (2)
    • ► 08/23 - 08/30 (1)
    • ► 08/16 - 08/23 (2)
    • ► 08/09 - 08/16 (2)
    • ► 07/12 - 07/19 (1)
    • ► 07/05 - 07/12 (1)
    • ► 06/21 - 06/28 (1)
    • ► 06/14 - 06/21 (5)
 

© 2010 My Web Blog
designed by DT Website Templates | Bloggerized by Agus Ramadhani | Zoomtemplate.com