skip to main | skip to sidebar

İlmi İle Amil Kişi

  • Entries (RSS)
  • Comments (RSS)
  • Home
  • Posts RSS
  • Comments RSS
  • Edit

Perşembe, Kasım 26

Doğuda Okula Giden Çocuklar Misali

Gönderen İlmi İle Amil Kişi zaman: 05:51
Hani çıkar ya televizyonlarda her kış doğuda okula gitmeye çalışan çocukların çektikleri eziyetler. İşte öyle bir yolculuk yaşadım dün memleket yolunda.

Efendiler, bir yolculuk süresi 10 saati geçtikten sonra o bilindik felsefeye, "Tecavüz kaçınılmaz ise, zevk almaya bakacaksın!" felsefesine dönüşten başka çare yok onu anladım.

11.30'da Edirne'de ki hastaneden hareket ettim. İstikamet doğruca Tarsus ama ben seyahatin bu kadar dolaylı olacağını gerçekten düşünemedim.

Edirne'den Tarsus'a en az 8 vesait ile gelindiğini anladığım vakit iş işten çoktan geçmiş, defalarca ırzına geçilmiş ve fakat hala hayatta olan, o eski Yeşilçam aktrislerinin yansıttığı kaybetmişlik duygusunu çoktan hazmetmiştim. İşte yol haritası;

1-Edirne Hastane- Edirne Otogar(5 Dakika)
2-Edirne Otogar-İstanbul Otogar(2 Saat 15 Dakika)
3-İstanbul Otogar-Cihangir(30 Dakika)
4-Cihangir-Taksim Havaş(5 Dakika)
5-Taksim Havaş-Sabiha Gökçen Terminal(2 Saat 45 Dakika)
6-Sabiha Gökçen Terminal-Pegasus Uçak(15 Dakika)
7-Sabiha Gökçen-Adana Şakirpaşa(1 Saat 30 Dakika)
8-Adana Şakirpaşa-Tarsus(45 Dakika)

Uğraşmayın, 8 saat 10 dakika kaybettim dün yollarda ve buna ek olarak tahmini 240 TL. Fakat yinede değdi, çünkü Tarsus'ta pişirim fırınından çıkacak olan ıspanaklı böreği beklerken şu postu yazıyor olmanın verdiği zevk; paha biçilemez. Ama gerçekten paha biçilemez! Üstelik böreklerin yaklaşık %70'ini benim yiyecek olmam ise işin diğer bir bonusu.

Havaş ilginç bir müessese dostlar! Karlılığın maksimize edildiği ender birkaç kurumdan bir tanesidir diye tahmin ediyorum. İETT ile Taksim'den Sabiha Gökçen'e çift akbil 4 TL'ye gidebiliyorken, Havaş aynı yol için aynı hizmet kalitesinde 12 TL alıyor. Dünün en önemli tespiti budur benim için.

Ayrıca üç tespitim, bir üzüntüm var yazacağım. Üzüntüyü yeni yeni fark ettim.

Ayrıca olanlardan birinci tespitim;

Havaş şöförlerinin bir dizi seri operasyon ile beyinlerinin gözlem ve analize yarayan bölümleri alınmış ve yerlerine 250'şer gram bok koyulmuş. Bunu çok net şekilde iddia ediyorum. Üstelik maliyetten kaçmak için 500 gram bok bile kullanmamışlar. Saat 5'te Sabiha Gökçen'e gitmek için, üstelik herkesin bayram için yola çıktığı bir zamanda Beşiktaş'tan giderek 1. Köprü'den geçmeye çalışan bir zihniyete başka söylenecek söz bulamıyorum. Dün Taksim'den çıktıktan tam tamına bir buçuk saat sonra, Balmumcu'ya yeni varmıştık ki, neden 1. Köprü'ye çıkmak için Yıldız'daki çıkışı kullanmadığının cevabını ise henüz bulamadım. Bulursam paylaşacağım onu. Neyse ki, bilinçli bir vatandaş olan ben ikna yeteneğimi kullanıp şöförü Levent'den 2. Köprü'ye çıkmaya ikna ettimde en azından 20.30 uçuşlarındakiler uçaklarını kaçırmadılar.

İkinci tespit; insanların çok riyakar olduğudur. 75 kişiye yakın insan vardı otobüste. Bir tanesi "Ya Göbek, sen olmasaydın 2. Köprü'ye girip zamanında hava alanında olamaz, ailemizin o mis kokusunu Bayramda tadamazdık. Allah ne muradın varsa versin!" demedi. İnşallah bir mangalı yakmanız minimum 4 saat sürer hayvan herifler. Biraz vefa ulan çok şey istemiyorum!

Üçüncü tespit; kadınların sinirlenince çok mantıksızlaştıklarıdır. Tamam herkes mantıksızlaşır, yani erkeklerde ama kadınlar sanırım düşündükleri herşeyi dışa vurdukları için çok komik görüntüler ortaya çıkabiliyor bazen. Ne yazık ki istisnada uygulayamayacağım bu noktada! Ben dün içerisinde 75 kişinin bulunduğu otobüs saatte 110 Km hızla giderken, şöföre "Biraz daha hızlı gidebilirmiyiz löğtfeeennnn!" diyen bir kınalı yapıncak-kezban karışımı gördüm ki, inanın hepinizi genellememe yeter o yavrucağımız. Üstelik bu laf sisli bir hava varken söyleniyor. Allahım, bu kezbanı tanıyan herkese bilimum sabır ve dayanma gücü ile gerektiğinde ağzının üzerine çat çat vurmak için gereken kuvveti verir inşallah!

Üzüntüme gelmem gerekirse; Şentut dostum 6 ay yok birçoğunuzun bildiği gibi. Adam alışkanlık yapan cinsten bir adam olduğu için biraz etkiledi bu beni. Dün yla çıkacağımızdan ötürü sadece 15 dakika görüşüp bir sigara ile yetinmemiz ise beni asıl üzen şey oldu. Gönül isterdi ki dostumu güzel bir çilingir ile uğurlayayım ama olmadı! Bir daha ki sefere inşallah!

Yarın R. geliyor. 4 saat rötar yapan uçağının durumunu önceden sezen ve çok bilinçli bir şekilde biletini Cuma gününe erteleten R.'yi, bu sene Nobel İleri Görüşlülük Ödülü'ne aday göstereceğimi ilan ediyorum.

Mezara gittim bugün! Rahmetli aile büyüklerimizi ziyaret ettim. Biraz dua gönderdim. Bir adam yeni vefat etmiş olacak ki, henüz mermeri yapılmamış mezarının üstünde çerçeveli resimlerini koymuşlardı. Yanından geçen bir teyzenin lafı ise bana hiçbir anlam ifade etmedi; "Genç mi acaba?". Ulan genç-yaşlı farkeder mi? Adam ölmüş. Daha neyin hesabını yapıyon? Et duanı siktir git! Etmiyeceksen yine siktir git! Manyak karı. Genç olunca daha mı fazla dua edeceksin? Nedir yani senin mevzun? Siktir git!

Babam dedi ki; "Kömürü ben alayım! Sana tozunu verirler!". Bunun mantığını anlamadım. Acaba tipe göre veriyor olabilirler mi bu kömürü? Düşünsene mesela sarışın, yeşil gözlü, iri gögüslü taş gibi bir hatunsun ama sürekli bayramda kömür almaya sen gidiyorsun! Çünkü senin tipin artık bir makam tarafından onaylanmış, sadece sen kömürün en kalitelisini alabilirsin! Sektör haline bile gelebilir bak bu!

Yarın bir iş ilanı görürseniz şaşırmayın; "Sarışın, yeşil gözlü ve iri göğüslü taş gibi hatun kömür alıcısı aranıyor! Urfalılar Kebap Salonu!". İstihdam gerçekten güzel şey.

Benden şimdilik bu kadar!

Oturan Göbek

P.S.:Boktan bir internet kafede olduğum için günün şarkısını upload edemiyorum. Ama yazabilirim sanırım. Hatta sonrasında link bile atarım. Barıç Manço'dan gelsin.

http://www.youtube.com/watch?v=LmSwWQQe54Y&feature=related

Hakkaten lan! Erken kalkın olum. Namaza falan gidin. Ben gidicem!
0 yorum

Salı, Kasım 24

In Loving Memory Of Freddie Mercury!

Gönderen İlmi İle Amil Kişi zaman: 01:56
24 Kasım 1991'de bir yıldız daha kaydı. Kuzenim dinletirdi bana daha o zamanlar. Ama ben anlamazdım nasıl bir efsane olduğunu! Küçüktüm, cahildim.

"Bak ulan bak! Gavurun teki bismillah diyor şarkıda!" diye yansıtılmıştı kimi zaman. İzleyelim ve dinleyelim; Bohemian Rhapsody!



Ses güzel, piyano mis gibi. Var mı acaba başka böylesi?

Aids manyaklığının aldığı en değerli insan sanırım! Hayır, diğerleri de değerli tabii. Aman neyse, üzüldüm. Geyik yapamıcam.

Freddie, yanına geldiğimde bana da çalarsın artık bir B.R.! Ben gelirken rakıyı kaparım.

Sevgiler ve Saygılar.

Oturan Göbek
3 yorum

Pazartesi, Kasım 23

Garip Huylar Serisi #1 - Şuursuzluk

Gönderen İlmi İle Amil Kişi zaman: 13:47
Yeni bir seri başlatmak istedim nedense birden. İnsanların bana garip gelen huylarından bir demet koyacağım. Yazı dizim uzun süre devam edebilir. Aklıma geldikçe birşeyler yazacağım. Bakalım nerelere kadar götürecek beni bu macera.

Bugün en çok zaman geçirdiğim insanların beni "zor birisi" olarak gördüğünü öğrendim.

Düşündüm "Acaba zor birisi miyim?" diye. Eğer öyleysem durum kötü. Yıllardır gerçekleştirmekte olduğum B.K.G.P.'me (Büyük Kişilik Geliştirme Projesi) çok büyük bir darbe olacağını düşünüyorum. Mesela önceden zor birisi olduğumu kabul ederim ama özellikle son birkaç yılda anlayışlılık ve empati konusunda çok büyük bir mesafe kaydettiğimi, hatta gerçekten çok zor katedilecek mesafeleri öyle veya böyle aştığımı düşünüyorum.

"Beni alanın işi zor!"muş. Hani gerçekten bozulduğumdan falan değil ama tam böyle çocuklarını evlendirme yaşında teyzelerin, mahalledeki yan kapı komşusu olan çiçek desenli şalvar ve yarısı ıslak t-shirt'ü ile gezen sarkık memeli teyzelerle yaptıkları muhabbetlere benzemiyor mu? Alın size tipleme, şalvar falan yok ama memeler yeterince sarkmış. Artık kim bu tiplemeyi üzerine alınıyorsa!

İşte, beni alana "Allah sabır versin!"miş. Ulan acaba bu hayatta kaç kişinin hayatına benden sabırlı adam girmiştir? Hala sabretme konumunda iken, sabredilen kişilerin sabır konusunda beni eleştirmelerini ise "Günün Üstün Zekalı Hareketleri" listemde ilk sıraya sıçıyorum.

Çok düşündüm bunun hakkında, herhalde tek eleştirilebilecek noktam bir olaya sinirlendiğim zaman bunu öyle veya böyle bir şekilde karşı tarafa aktarmam ve ne yazık ki samimiyetin gramını bile hak etmeyen insanlara bile eskiden sürekli, şimdi ise ara sıra samimi eleştirilerde bulunmak. Samimi olmazsan da, riyakar oluyorsun ki bunu kendileri arasında mevcut baskın durum olduğu için zaten çok iyi biliyorlar.

Öyle olmuş, böyle olmuş. Birgün Göbek yine otururken fark etmiş ki; insanın en garip huylarından birisi gerçekleri hiçbir zaman olduğu gibi kabul edememesidir. İster etki bazında olsun, ister tepki.

Bir diğer garip huy ise, insanın cevabına katlanamayacağı soruları sorma isteği sanırım.

Seri'nin ilk postunun sonuna geldim. Devam postlarda görüşmek üzere.

Sevgiler ve Saygılar.

Oturan Göbek.
2 yorum

Pazar, Kasım 22

Sis!

Gönderen İlmi İle Amil Kişi zaman: 23:52
Edirne'deyim, olayın boku çıkmış durumda burada. Görüş mesafesi 20 metre ya var ya yok!

Sabah otelde kahvaltı ederken, ağaçlık araziye doğru şöyle bir gözüm kaydı. "Yunan sınırı çok yakında. Sisten yararlanıp kendimi kamufle edebilirim!" dedim kendi kendime. Gri takımımı giyip, sınırı geçtikten sonra doğruca Atina yolunu tutmaktı planım. Hemen orada bir iş kurar, belki bir kadınla tanışıp evlenir, hayatımı orada kurarım dedim. Sonra Yunan halkı ve toplum yapısı ile olan benzerliğimiz aklıma geldi. Orada da bürokrasi denen engeller topluluğu, tonlarca kağıt ve imza işi vardır diye düşündüm ve vazgeçtim.

Sis, garip bir olay. Bir yandan getirdiği o iç gıdıklayıcı soğukla, insanın iliklerini okşuyor. Bir garip hissetiriyor insana kendini. Sabah uyandığımda mesela, daha dışarının görüntüsüne bakmadan kapıyı açtığım vakit sisli hava bir başka vurdu sanki suratıma. Tatlı bir serinlik veriyor, ilginç bir dinçlik katıyor bünyeye. Bu tarz havanın verdiği üşüme hissi bile bir hoş, kabul edilebilir.

Gariplik bu mu peki? Hayır değil! Gariplik böyle bir duyguya sokarken insanı, aynı zamanda birazda olsa hayatımı anlatması gibi geldi bana. Bakıyorum önüme mesela, müşteriye gelirken, 20 metre ilerisini gerçekten göremiyorsun. Orada ne var, kim var? Belki seni dövmek için bekleyen 10 kişi, belki hayatının aşkı, belki freni patlamış ve seni öldürmeye doğru hızla yaklaşan bir kamyon, belki yeni bir iş imkanı! Herşey olabilir diye düşünüyor insan. Düşünüyor!

Oysa alışmış olmam gerekirdi diye düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi! Kelle koltukta devam eden hayatlar, "Yarın ne olacak?" sorusuyla geçen günler, "Her an herşey olabilir!" mantığı veya "Carpe diem, başka bişey demiyem!" aforizmasına bağlı insanlar. Yarın ne olacağını bilmeden ve düşünmeden devam eden yaşamlar. Ben ve çevremdekiler özet olarak bu tarz insanlar. Ama yinede insan sisi görünce sanırım kendine odaklandığı için daha bir filozoflaşıyor bu konuda.

Bugün karar verdim bende o zaman, insan hayatında 1 gün, metrelik ölçü sisteminde 20 metre mesafeye eşit. Normal bir insan ortalama olarak 60 metre mesafeyi detaylarıyla görürmüş. Bu yüzden bende sadece 3 gün sonrasını görebildiğimi düşünüyorum. Sisli günlerde bu mesafe ise 20 metreye indiğinden sadece yarını düşünebiliyorsun. Psikolojik bir mevzu anlayacağınız!

Keskin nişancıları düşündüm de şimdi. 2.600 metreye nokta atış yapan adamlar var. O mesafeden adam hedefi öyle hesaplamış ki, silahın sesini duymadan seni yere indirmiş oluyor. Böl işte 20'ye onu 130 eder. 130 gün sonrasını bile görüyor adam. Ne planlar yapar ve uygular o adam? Ne mutlu ona.

Bu sis olayı beni biraz olumsuz etkiledi sanırım. Bir daha ki sefere görüşmek üzere!

Sevgiler ve saygılar.

Oturan Göbek

P.S.: Günün şarkısı olayına bende giriyorum. Brett Dennen-Ain't No Reason gelsin. Hiiiiyeeep Beraberrrrrr!


0 yorum
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa
Kaydol: Kayıtlar (Atom)

Takip Ettiklerim

  • .z.
    Este es mi primer post! :3
    6 yıl önce
  • BETTRA
    8 yıl önce
  • daçe der ki
    Gökdelenin Tepesinden İnsan Manzaraları
    9 yıl önce
  • M.
    Bir gece sabaha karsi
    13 yıl önce
  • BİRBİZEKSİKTİK
    Unwell
    13 yıl önce
  • special n'
    ..
    13 yıl önce
  • r.d
    Toilet Paper
    15 yıl önce
  • direnk | knerid
  • and...

About Me

Fotoğrafım
İlmi İle Amil Kişi
Profilimin tamamını görüntüle

İzleyiciler

Tamam ama niye?

Gereksiz bilgeliğe giden yol burdan geçer!

Blog Archive

  • ► 2010 (26)
    • ► 09/26 - 10/03 (1)
    • ► 09/05 - 09/12 (1)
    • ► 08/22 - 08/29 (1)
    • ► 08/08 - 08/15 (1)
    • ► 07/18 - 07/25 (2)
    • ► 07/11 - 07/18 (1)
    • ► 06/13 - 06/20 (1)
    • ► 05/23 - 05/30 (1)
    • ► 05/02 - 05/09 (1)
    • ► 04/25 - 05/02 (1)
    • ► 03/21 - 03/28 (1)
    • ► 03/14 - 03/21 (2)
    • ► 02/28 - 03/07 (3)
    • ► 02/21 - 02/28 (1)
    • ► 01/31 - 02/07 (1)
    • ► 01/17 - 01/24 (3)
    • ► 01/10 - 01/17 (3)
    • ► 01/03 - 01/10 (1)
  • ▼ 2009 (57)
    • ► 12/27 - 01/03 (3)
    • ► 12/20 - 12/27 (1)
    • ► 12/13 - 12/20 (4)
    • ► 12/06 - 12/13 (1)
    • ► 11/29 - 12/06 (3)
    • ▼ 11/22 - 11/29 (4)
      • Doğuda Okula Giden Çocuklar Misali
      • In Loving Memory Of Freddie Mercury!
      • Garip Huylar Serisi #1 - Şuursuzluk
      • Sis!
    • ► 11/15 - 11/22 (3)
    • ► 11/08 - 11/15 (1)
    • ► 11/01 - 11/08 (5)
    • ► 10/25 - 11/01 (2)
    • ► 10/11 - 10/18 (4)
    • ► 10/04 - 10/11 (5)
    • ► 09/27 - 10/04 (1)
    • ► 09/20 - 09/27 (4)
    • ► 09/06 - 09/13 (1)
    • ► 08/30 - 09/06 (2)
    • ► 08/23 - 08/30 (1)
    • ► 08/16 - 08/23 (2)
    • ► 08/09 - 08/16 (2)
    • ► 07/12 - 07/19 (1)
    • ► 07/05 - 07/12 (1)
    • ► 06/21 - 06/28 (1)
    • ► 06/14 - 06/21 (5)
 

© 2010 My Web Blog
designed by DT Website Templates | Bloggerized by Agus Ramadhani | Zoomtemplate.com